sinsilik yapmasın, birilerine gaz vermeyi terk etsin, çıksın 100.000 oyla Cumhurbaşkanlığına adaylığını koysun, vaadlerini sıralasın, "ben rasyonel hukuku tanımıyorum" desin, İspata dayanan objektif hukuk kriterleri benim kitabıma uymuyor desin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini tanımıyorum desin. Avrupa Konseyi'nin hukuksuz bulduğu yargı kararlarına yönelik ikaz ve çağrılarına karşıyım desin. Fitneciliği meslek edinmekten daha onurlu bir duruş olur!
Sabi sübyana beddua okumaya utanmıyor musunuz?! Allah bir tek sizi mi haklı görüyor, sizi mi tutuyor futbol takımı tutar gibi. Kendinizi hiç mi dara çekmezsiniz?! Allah'ı bile kendinize memur ettiniz. En büyük müşrik sizsiniz! Allah sizi bize imtihan diye verdi: Yalan, iftira, gasp, lanet, fitne, beddua... Hepsi de sizde var..!
Devlette önemli makamlarla kurduğunuz yakınlığı, kurumsal kadrolaşmanızı farklı toplum kesimlerinin ayağını kaydırmak için kullanmaktan geri durmuyorsunuz. Geçmişte size yapılanların acısı aynı yol ve yöntemlerle çıkarmaya çalışıyorsunuz.
* Anayasalar elbette sorgulanamaz değildir, ancak toplumun her kesiminin devlet çatısı altında uyumla yaşamasına olanak sağlayan toplumsal sözleşmelerdir.
* Parti liderlerinin, inanç önderlerinin yüksek kürsülerden hukuku hiçe sayan, eksiklikleri olmasına karşın Anayasayı ve kurumları itibarsızlaştıran söylemleri, toplumu tutunacak ortak hiçbir dalın kalmadığı bir kaosa sürüklemektedir.
* Basında Cübbeli Ahmet olarak bilinen kişi sıradan biri değildir; bir cemaatin kanaat önderidir. Kullandığı ifadeler yasaların ve ortak ahlaki değerlerin dışına çıkmaktadır.
Apoletli veya cübbeli, yıkıcı, bölücü ve ayrıştırıcı bir zihniyetin hakimiyeti altında çoluk çocuğumuzla güvende değiliz. Kundaktaki çocuğa beddualar dizenlerin takipçileri bu durumdan kendilerine elbette vazife çıkarırlar. Kim bilir kaç genci, kaç kadını, kaç çocuğu kirli tuzaklarının ara malzemesi yaparak hayatlarını kaydırdılar.
Böylesi ayrıştırıcı bir dile sahip kanaat önderlerinin öne çıktığı bir toplumda haktan ya da hukuktan bahsedilemez. Bu cemaate mensup bir polis, bir yargı yetkilisi ya da yalancı şahitlikle kullanılan zengin bir cemaatçinin bir metresi... Hiçbiri değilse kurdukları tehdit/şantaj ağıyla istedikleri kişiye istedikleri işi yaptıran bir paramiliter yapılanma... Toplumda ve devlet kurumlarında hatırı sayılır güce ulaşan cemaatlerin ve hemşerilik çıkar ağlarının kendi networkleri üzerinden ipini çektikleri kişilere neler yaptıklarını bizzat tecrübe ettik. Üstelik varlığını sürdüren askeri vesayetin kirli yol ve yöntemleriyle paralel yürüyen bir paramilitarizm bu. Böyle devlet ahlakı olmaz.