Siber zorbalıklara maruz kalan çocuklar organize suçlarda araçsallaştırılıyorlar
Gençlerin ergenlik zaaflarını kullanarak tuzağa düşüren siber çeteler ve yerellerdeki işbirlikçileri kontrolsüz bir güce ulaştılar. Özellikle anne-baba iletişiminin ve kontrolün zayıf olduğu ailelerde bilgisayar başından kalkmayan, ellerinden akıllı telefonları düşmeyen çocuklar en riskli grubu oluşturuyor.
Bu çocuklar internetteki psikolojik yönlendirmelerin ve akran etkileşimiyle dahil oldukları grupların etkisinde kalıyorlar. İçine çekildikleri "ödül/suça ortak olma/tehdit/şantaj" döngüsünün hem etken hem de edilgen üyelerine dönüşüyorlar. Çocukların %96’sı karşılaştığı zorbalığı anne babasına ya da öğretmenine anlatmıyor. Siber çetelerin koordine ettiği yerellerdeki/kurumlardaki organize suçlara ortak edildikleri için ketumluğa bürünüyorlar.
Psikolojik yöntemlerle tuzağa çekilen çocuklar ilk önce kendilerine, ileriki zamanlarda da kendilerinden daha zayıf olanlara zarar verebilecek telkinlere maruz bırakılıyor. Mesela hayvanlara ağır işkencelerin yapıldığı videolar izletilen çocuklar, gördüklerini uygulama ortamlarıyla buluşturuluyor. Akranları arasında kendilerini ispatlama ihtiyacı duyan bu gençler maalesef şiddet uygulayan soğukkanlı bireylere dönüşebiliyorlar.
İnternet ve sosyal medyada oluşturulacak etik kuralların ve bunlara uygun yeni hukuki düzenlemelerin, güvenlikle ilgili önleyici sistemlerin hayata geçirilmesiyle birlikte umuyoruz ki bu sancılı süreci toplum olarak daha fazla hasar görmeden atlatabiliriz. Ailelerin tuzaklara karşı yapması gereken ilk şey çocuklarının onlara güven duymalarını sağlamak olmalıdır.
Bu çocuklar internetteki psikolojik yönlendirmelerin ve akran etkileşimiyle dahil oldukları grupların etkisinde kalıyorlar. İçine çekildikleri "ödül/suça ortak olma/tehdit/şantaj" döngüsünün hem etken hem de edilgen üyelerine dönüşüyorlar. Çocukların %96’sı karşılaştığı zorbalığı anne babasına ya da öğretmenine anlatmıyor. Siber çetelerin koordine ettiği yerellerdeki/kurumlardaki organize suçlara ortak edildikleri için ketumluğa bürünüyorlar.
İnsan psikolojisinin derinliklerine hakim güç odakları bu çocukları istedikleri telkinlere açık hale getiriyor. Yapay zeka destekli programlarla çalışan siber çeteler, aynı çevredeki/okuldaki çocukları eş zamanlı olarak yönlendiriyorlar. Böylelikle akranlar arasındaki yeni "norm"ları istedikleri biçimde inşa ediyorlar.
Siber çetelerin etkileşim alanına giren çocuklara ağır şiddet videolarının, yaşlarına uygun olmayan pornografik içeriklerin izletilmesi psikolojik yönlendirmenin ilk basamağını oluşturuyor. Çocukların iradeleri bu yöntemlerle kırılıyor. Komutlara itaat etmeleri sağlanıyor.
Psikolojik yöntemlerle tuzağa çekilen çocuklar ilk önce kendilerine, ileriki zamanlarda da kendilerinden daha zayıf olanlara zarar verebilecek telkinlere maruz bırakılıyor. Mesela hayvanlara ağır işkencelerin yapıldığı videolar izletilen çocuklar, gördüklerini uygulama ortamlarıyla buluşturuluyor. Akranları arasında kendilerini ispatlama ihtiyacı duyan bu gençler maalesef şiddet uygulayan soğukkanlı bireylere dönüşebiliyorlar.
İnternet ve sosyal medyada oluşturulacak etik kuralların ve bunlara uygun yeni hukuki düzenlemelerin, güvenlikle ilgili önleyici sistemlerin hayata geçirilmesiyle birlikte umuyoruz ki bu sancılı süreci toplum olarak daha fazla hasar görmeden atlatabiliriz. Ailelerin tuzaklara karşı yapması gereken ilk şey çocuklarının onlara güven duymalarını sağlamak olmalıdır.
İnternet Çetelerinin Kumanda Ettiği Bir Nesli Korumak mümkün müdür?
Sapkın siber çetelerin ağına düşen çocuklar organize suçlarda araçsallaştırılıyorlar: bknz.
Sapkın siber çetelerin ağına düşen çocuklar organize suçlarda araçsallaştırılıyorlar: bknz.