Türk lokumu denilince aklıma o vahim olay geliyor

Kaç yıl geçti hala aklımda... 2002 yazında İngiltere'ye giderken yanımda ne götürsem diye düşünürken lokumun iyi fikir olduğuna karar vermiştim. Makbule geçsin diye Kadıköy'deki tarihi Osmanlı lokumcularından birinden 4-5 kutu aldırmıştım. Londra'da lokumları kime verdiysem bir sonraki görüşümde hemen hepsinin suratı bi tuhaf hal almıştı; kardeşimin Golders Green'deki ev sahibi yaşlı Mr. Johnson, kurstaki arkadaşlar, abimler... Sınıftan erken çıkmam gerektiği için bir kutu lokumu arkadaşlara bırakıp öyle çıkmıştım. Meseleyi doğal olarak anlamamıştım. Onlar da nezaketlerinden bir şey söylememişler.  Ama abimlere verdiğim o son kutu meselenin ne olduğunu ele vermişti. Meğer lokumlar iki günde kurtlanmış. Üzerlerindeki hindistan cevizleri beyaz kurtçuklara dönüşmüş.  Osmanlı minyatür resimli afilli Turkish Delight kutularından etrafa kurtçuklar saçılmış. Hayat tarihçemde yerin en dibine girdiğim olaydır. Üstelik kurstaki sınıf Birleşmiş Milletler masası gibiydi; Çin'den, Japonya'dan, Rusya'dan, Güney Kore'den, İspanya'dan, Fransa'dan, Almanya'nın hem doğusundan hem batısından, İtalya'dan, Avustralya'dan, Avrupa'nın hemen her yerinden öğrenci vardı. Hocamız da espirili bir İrlandalıydı. Keşke Osmanlı lokumu yerine Kürt Pestili götürseymişim. Hem bir Kürt olarak özüme daha uygun bir ikram olurdu...


 

Bu blogdaki popüler yayınlar

Akran ve siber zorbalıklarıyla çocukları kullanarak evlerin içine sızıyorlar

Film yapımcısı gibi çalışan kurgu ekipleri ve troll ağları

Hz Musa'yı Isıran Köpek