Suça bulaştırılan Ülkücü gençler ve onların katlettiği bizim gençlerimiz
KÖTÜLÜK ANCAK BAŞKA KÖTÜLÜKLERİ DOĞURUR
Sinan Ateş suikastı ile ortaya dökülen hakikatlerden ortak bir yargıya varabiliriz: Devlet destekli yapılanmalar gençleri bozuk para gibi harcamaktan imtina etmiyorlar. Kentin yoksul kesimlerinden devşirdikleri gençleri kendi statükolarını tahkim etmenin aracı olarak kirli tezgahlarda kullanıyorlar.
Cezaevlerine kısa bir süreliğine giren ya da suç kaydı olan gençleri paramiliter suç yapılanmalarına dahil etmenin bir MEKANİZMASI var. Ve bu mekanizmanın ana kumanda masası milliyetçi vatansever geçinen ağababalarının elinde... KENDİ GENÇLERİNİ harcadıkları yetmezmiş gibi BİZLERİN GENÇLERİNİ, ALEVİ VE KÜRT GENÇLERİ de bu sözde vatanperver oluşumların kumanda ettiği çeteler eliyle kirletiyorlar. Kürtler de hasımlarının yol ve yöntemlerini izleyerek gardını alıyor. Hasmına karşı gardını alırken tıpkı Ülkücü gençlerin yaptığı gibi kendi kampındaki insanları da harcıyor. Kötülük kötülüğü doğuruyor.
Gençlerin para-militer çeteleşmeler eliyle harcanmasının önüne sadece üst akılla ve siyasi iradeyle geçilebilir.
Üzerinde çalışılan bir diğer başlığımız: TONLARCA UYUŞTURUCUYU ÜLKE LİMANLARINA GETİREN KARTELLER - Latin Amerika'nın uyuşturucu kartellerinin yerellerdeki işbirlikçileri vatanseverlik kılığına bürünüyor.
Uyuşturucu çetelerini üzerimize salan derin/paralel odaklarla bir meselemiz var
