Welcome to Ela's Republic Şinpū Tokubetsu Kōgek

 

Kolay mı bütün ömrünü partisine adamış bir insanı psiko-siber ayak oyunlarıyla değersizleştirip bir kenara atmak; tek bir cümleden büyük manalar çıkarıp bütün siyasi geçmişini çöpe atmaya çalışmak. Algı oyunları "ötekine" karşı yapıldığında iş tutuyordu, ancak "iç hasımlara" yöneltilince algıyı yönetenlerin ipi de pazara sürüldü. Muharrem İnce'ye Can Ataklı gibi üst perdeden "sokağa çıkamazsın" diyenlerin bu lafı öyle boşuna söylemediğine emin olabilirsiz. Eskiden derin devletin istihbarat ve ordu teşkilatları bu işleri yapıyordu, şimdilerde teknolojinin nimetleri sayesinde 17-18'lik ergen troll ordusuyla ucuza kolayca hallediyorlar. Aynı gelenek 21 yıl önce (ılımlı) siyasal İslam iktidarı tarafından devralındı. Derin devlet oldu Paralel Devlet. Sonrası herkesin malumu... Koskoca ülkeyi algı manipulasyonlarıyla yönetemezsiniz. Ya hep beraber batarsınız ya da siyasi çatışma zeminine bir miktar etik değer katarak çıtayı yükseltir, hep birlikte düze ç...

* Etnisite - Yedi Göbekten Kürt   * Öz Yurtları - Andromedan Takım Yıldızı

"ASKERİ DARBENİN ÜRÜNÜ 1982 ANAYASASI İLE CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ ARASINDA KAN UYUŞMAZLIĞI YOK" " Anayasalar bir yandan devletin temel yapısını kuran, öbür yandan devlet ile birey arasındaki ilişkiyi tanımlayan belgelerdir. Türkiye’de seçimlerden sonra yeni ve gerçek bir demokratik rejime geçilecekse yeni bir anayasa yapımına gidilmesi kaçınılmaz. Askeri yönetimin ürünü olan 1982 Anayasası ne denli değiştirilirse değiştirilsin, toplumu içine soktuğu cenderenin izlerini hala taşımakta. Bunun üstüne Türkiye’nin demokrasiyle olan bütün bağlarını koparan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi monte edildi. Aslında 1980 darbesi rejimi ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kurduğu rejim birbirlerini tamamlayan nitelikte. O nedenle 1982 Anayasası ile bu anayasanın bir bölümünü oluşturan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi arasında bir kan uyuşmazlığı yok." Rıza Türmen  Yeni bir Anayasaya biçim verecek ilkeler: 

Ülke siyasetine yön veren iki ana eksende - Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı - Kürt coğrafyasından doğan ve ağırlıklı olarak Kürtleri temsil iddası taşıyan iki siyasi partinin (Hüda-Par ve HDP) şiddetle ilişkili olması ya da ilişkilendirilmiş olmaları tesadüf müdür?  Her iki siyasi hareketin kriminaliteyle ilişkilendiriliyor olmaları anti-Kürtçü müesses nizamın arayıp da bulamayacağı bir KÜRT ALGISINA hizmet etmiyor mu?  Bu kısır döngüyü kıracak güç, Kürtlerin kendi özgün ve zengin kimliklerinin hiçbir güç odağı tarafından ipotek altına alınmaksızın görünür olmasında saklıdır, ama nasıl? " ... PKK Kürt kimliğinin inkârını karşı şiddet ile yıkmıştır. Ve bu özelliği ile tarihe geçmiştir. PKK aynı zamanda Kürt siyâseti üzerindeki silahlı vesayeti dolayısıyla Kürt siyasetini kriminalite içinde tutarak Kürt toplumunu ipotek altına almakta ve siyasi meşruiyet krizi içinde tutmaktadır..." Sosyolog Mücahit Bilici Benzer bir yorumu Hizbullah için de yapmak mümkündür.

 

 Annem anlatırdı. Dedelerin köye gelmesi bir şenlik havasında karşılanırmış. Küsler barıştırılır, Cem yapılır, adaleti sağlayan akli selim her sene yeniden tazelenirmiş.

 

Ses ve yüz algoritmasıyla çalışıyorlar, işin piyasasını kurmuşlar...  Kamusal alanda  veya çevrenizde kullanacakları kişileri sizinle aynı karede gösteriyorlar. Kamusal alan; adliye koridorları olabilir, metro gibi ulaşım araçları, sokak ya da bir market olabilir. Sizi zan altında bırakmaya programlı itibarsızlaştırma düzeneğine çalışan bu adamlar eşlerini, sevgililerini içerik üretmekte kullanıyorlar. İnsanımızın maalesef anonim kimlikteyken yemeyeceği halt yok. Üç beş kuruş için eşinin, sevgilisinin özel görüntülerini satmayı "kılçıksız iş" gören binlerce tıynetsiz insan var.  Dijital teknolojiyi en iyi bildikleri işlerde kullanıyorlar: fuhuş, yalan, iftira. Telefon sinyallerini aynı yere denk getirerek üç film birden çeviriyorlar. Sizi zan altında bırakmak için kurmayacakları tezgah, söylemeyecekleri yalan, atmayacakları iftira yok. Bir de zengin mütedeyyinlerin METRES SİSTEMİ meselesi var. Kadına da çocuğa da ganimet gözüyle bakan kirli bir zihniyetin kaset/kumpa...

 BİR KÜRT DÜNYAYA BEDELDİR.

 via alismetamorphosis.blogspot  İroniyi bolca kullanan renkli karakterli espritüel biri olabilirim ancak ömrümün hiçbir evresinde kendini ya da öz değerlerini bilmeyen biri olmadım. Bizler " Eline, beline, diline sahip ol " düsturuyla yetiştirildik. Kültürümüzün ve inancımızın en temel hassasiyetleriyle oynayanlarla görülmesi gereken bir meselemiz var. Sapkın  zihniyetlerine çağın dijital teknolojisinin imkanlarını ekleyerek bizi aşağı çekmeye çalışanların  bin yıllık hilelerine  yenik düşüyoruz. Bu kısır döngüyü kırmaktan başka seçeneğimiz yok. Emniyet ve Yargı birimlerini benim, ailemin, *   Alevi Kürt toplumunun  onur ve şerefini  yalan, iftira ve kumpaslarla  manipule edenler, umuyorum kamuoyu nezdinde ifşa edilerek hak ettikleri cezalara çarptırılırlar. Kurumsal destekli manipulatörlerin işi niçin bu kadar kolay?.. (* )  Annem ve kardeşlerim hangi kanallardan kimler tarafından kandırıldıklarını itiraf etmedikleri sürece bu mes...

Gerçek sosyalistlerin o kadar çok parodisini yapmışlar ki Sayın Nurullah Ankut'un konuşmasını ilk etapta parodi zannediyor insan... İşte..! kapitalist sömürü sistemi sizin algı ayarlarınızla oynayan, doğru ile yanlışı ayırt etmenize engel olan insana ve doğaya düşman bir sistemdir.  HKP Başkanı Nurullah Ankut'un 2015'te TRT Seçim Konuşması

Çağın siber çeteleri ve yerel işbirlikçileri yeni bir savaşın aracı olarak çocukları kullanıyor. 90'ların sonu - 2000'lerin başlarında dünyaya gelen Z kuşağı internet dünyasına doğdu. Bilgisayara ve sanal dünyaya en fazla adaptasyon ilk defa bu jenerasyonla gerçekleşti. İnternetle ve bilgisayar oyunlarıyla erken yaşlarda tanışan Z kuşağının, dünyayı ve çevresini algılama biçimi önceki jenerasyondan keskin biçimde ayrıldı. Neslin korunmasını, toplumsal ve kültürel değerlerin yeni nesle aktarılmasını istemek bir lükse dönüştü. Çünkü yeni dünyanın yeni değerlerini bizler değil bilgisayar ve internet dünyasını yönetenler inşa ediyor. Elbette hepten kötü olduklarını söyleyemeyiz.  Bilgi çağı insanlık aileminin en parlak çağı olabilir. Ancak bir jenerasyonun "ipini" eline alanların yekpare bir güç olduğunu düşünmek safdillik olur. İyi niyetli olanlar kadar kötü niyetle hareket eden odaklar da var. Bunun önüne ancak halkın sağduyusu ve toplumun en üst mertebedeki uzlaşısıyla...

Saksıda büyüttüler bizi; ne iti-kopuğu, ne kaltağı, ne ibneyi* tanıyabildik ilk bakışta... ( *düzgün ve dürüst ibneleri tenzih ederim ). Meğer herkes gözümüzün önünde birbirini dikiyormuş, eşini, dostunu aldatıyormuş ama bizim gözümüze perde inmiş, görememişiz. Size göre eski bize göre yeni dünya düzeni... Hayal kırıklığısın hayat. 

SAYGIN BİR DEVLET ÇATISI ALTINDA ÇOCUKLAR -  IRKI, MEZHEBİ, CİNSİYETİ NE OLURSA OLSUN - HER ONURLU İNSANIN KIRMIZI ÇİZGİSİ OLMALIDIR. Kolluk kuvvetleri işlerini 90'lı yılları hatırlatan uygulamalarla görüyorsa hukuki yasalar yerine orman kanunlarıyla yönetiliyoruz demektir.  Çocuklarımıza yapılan kötü muameleyi ve işkenceyi kınıyorum. Tekçi devlet ideolojisini el kadar çocuklara yasa ve ahlak dışı yöntemlerle dayatan KURUMSAL ZİHNİYET hâlâ palazlanıyorsa, orada devletin saygınlığından bahsedemeyiz. Buna yol açanlar ya çatışmadan beslenen dünün suç şebekesi Jitemcilerin ardıllarıdırlar ya da devlet zaten yekpare bir yapıdan ziyade yamalı bohçadan farksız başıboş bir kurumdur.  Türkler bu işkenceleri onlarca yıl görmek istemediler. Bir avuç vicdanlı aydının dışında kalan milyonlarca insan sırf rahatları kaçmasın diye üç maymunu oynadılar. Görenler de "oh olsun" dediler. Kürtleri insan yerine bile koymak istemiyorlar. İlkellik, gericilik bu değilse nedir? Sistemin inşa...

".

verelim fon müziğini arkadaşlar

Pervin Chakar gibi bir değeri bize kazandıran kişinin Osman Kavala olduğunu öğrendim... Kavala'nın bursu olmasaydı belki de Pervin Chakar gibi bir kıymeti kimse tanıyamayacaktı. 

 Türkiye siyaseti hassas kalpler için bir cehennemdir. Kılıçdaroğlu Maocu olmadığı için sitem ediyor...

Toplum olarak hızla yoksullaşmamız pahasına niçin mevcut yönetimde ısrar edildiğini anlamış değilim. Yeni gelen iktidar kedi kurban edip pagan ayinleri mi düzenleyecek, camileri yıkıp yerine ziggurat mı yapacak. Nedir yani? Bir avuç azınlık dışında ülke olarak ge çi ne mi yo ruz arkadaş, bu kadar net! Hiçbir ideolojinin, siyasetin bütün toplumun bekasını kendi bekasına bağlama hakkı yok. Başarılar olduysa da bunlar başarısızlıklarla birlikte kabul edilebilmeli. Siyasi sorumsuzluk geleneğinin toplumda ne kadar olağan karşılandığını görüyoruz. Deprem ve sel afetlerinin mühendislik hatalarıyla, bütüncül olmayan rantiyeci politikalarla birer felakete dönüşmesinin sorumluluğunu taşıyan, hatalarından hicap duyup istifasını veren tek bir DEVLET ERKİ yok. Toplum pasifize edilmiş durumda. Devletin propaganda araçları eğer ki halkı bu denli eblehleştiriyorsa, yönetim kademelerinde söz sahibi olanların vatanseverliğinden bahsedemeyiz.  Her müsibete bir "dış sorumlu" bulunup fatura oraya...

İlk Kürtçe sesli kitap uygulaması ile g eniş bir kütüphaneye erişebilirsiniz. Dengepirtukan - Google Play Store

Beş yaşına kadar parmak ya da yalancı emzik emen yüz tipolojisi. Nerede görsem tanırım... İçinde fırtınalar kopsa da ne kadar masum...

HDP Kürtlere çoğulculuk geleneğini taşıdı. Partinin ağırlığını oluşturan Kürtler, aktivizm yapmaktan ve sürekli olarak cezaevi tehdidi altında kalmaktan kendi öz kimlikleriyle ilgili hedeflerde geri planda kaldılar. Binlerce yıllık anayurdumuzda sömürgeci uygulamaların, müstemlekeci zihniyetin karşısında Kürtler için; henüz tutuklanmamış vekillerden oluşan HDP, Kürtlükle ticari anlaşmalar yapan AKP ya da "Kürt kökenlilere" kucak açan CHP dışında, Kürt milliyetçisi siyasi oluşumlar da var. HAK-PAR bunlardan biri. İmza: Yüksek Seçim Kurulu Denge ve Denetleme Uzmanı profesör Ela Midirius 

Büyük bir direniş ve savunma hattının kurulduğu Çanakkale'de 18 Mart 1915 zaferiyle İngilizlerin başını çektiği düşman ittifak güçlerinin başkent İstanbul'a geçmeleri üç yıl ertelendi. Ancak bu üç yılın ardından, Boğazları itilaf devletlerine açan Mondros Mütarakesi'yle birlikte Çanakkale geçildi ve İstanbul 13 Kasım 1918 tarihinde İngilizlerin başını çektiği askeri donanma tarafından işgal edildi... Tarihin ve konjontürün ne zaman ne getireceği tam olarak kestirilemez. Savaşların öngörülen ve öngörülemeyen birçok neticeleri vardır. Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusunu oluşturan Anzakların kendi ulus kimliklerini ülkelerinden binlerce kilometre uzakta bulunan Gelibolu'daki varlıkları sayesinde elde etmeleri gibi. Ya da İngilizlerin başını çektiği ittifak güçlerinin Boğazlardaki hakimiyetinin üç yıl ertelenmesinin Bolşevik Devriminin önünü açması gibi...

  TBMM 27. DÖNEM MİLLETVEKİLİ SANDALYE DAĞILIMI

Yıllardır adını bile unuttuğumuz Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Emek ve Özgürlük İttifakına ilişkin yazılı basın açıklamasıyla kendisini bizlere anımsattı. Açıklamayı ittifakın omurgasını oluşturan HDP'nin kendi partisi ve seçmenlerini gözetmesine aba altından sopa gösteren bir açıklama olarak okuyorum. Bildiride geçen Demirci Kawa ve Kürdistan  ifadelerini ise bir tür duygu sömürüsü ve örtük bir algı manipulasyonu olarak yorumluyorum. İttifaktaki dengenin ittifak lehine olduğu kadar, siyasi partilerin kendi öz iradelerine/varoluş sebeplerine, görüşlerine ve hedeflerine de hizmet etmesi gerektiği kanısındayım. Eğer sosyalizm ideolojisi tek bir çizgi olsaydı niçin ittifakta birden fazla sosyalist parti var sorusu akla gelirdi. HDP ittifak bileşeni diğer kardeş partilerden farklı bir motifi olan, kendine özgün bir davayı bünyesinde barındıran bir siyasi harekettir. Bu haklı davanın  - her zaman Kürtlere en büyük diyetlerin ödetilerek yapıldığı gibi-  tüm ezilenler lehi...

Kimi Ak Parti taraftarları, yani mevcut siyasi iktidardan nemalananlar, dini duyguları istismar eden eylem ve söylemlerden geri duramıyorlar. Siyasal İslamcıların çoğu bunu önemsemiyor. Sadece benzer bir dili kullanıyor olmaları üzerinden bu siyaseti yakın görüyor ya da Türk siyasetindeki ehven-i şer çıkmazına takılıyorlar.  Demokrasiyle veya farklı yaşam biçimleriyle temelde sorunu olan siyasi oluşumlarda, "öteki"yle yan yana gelme kültürü yoktur. Bu durum seküler siyaset için de böyle, dinci muhafazakarlar için de. Siyaseten dahi olsa yan yana görüntü vermekten ödleri kopuyor. Ülkenin iki ana eksenindeki radikal uçlar, her iki tarafı ürkütme vazifesi gördüğünden, bu durum bir süre daha böyle devam edeceğe benziyor. Ta ki Avrupa'dakine benzer "yan yana durabilme" becerisini kazandıracak olan demokrasi kültürü toplumumuz tarafından içselleştirilinceye kadar. Ancak dünyanın büyük silah kartelleri bunu istemeyecektir. Bizim coğrafyamızda da insan kanı bir süre dah...

Siyasi ikballeri uğruna sapkın tarikatlerden, mafya yapılanmalarından medet umanlar bugün karşımıza geçmiş bizlere devletin bekasından bahsediyorlar.  Devletin mekanizmaları çocuklara ve gençlere sınıfsal, etnik ya da inanç farkı gözetmeksizin eşit derecede ihtimam göstermiyorsa, orada parlak bir gelecek beklemeyin. Günü kurtarmak adına "öteki"nin evini yakanlardan kimseye hayır gelmez.! Günü kim kurtarırsa kurtarsın her daim yanacak "öteki evler" vardır. - İki dil bilen, iyi yetişmiş, eğitimli, varlıklı ailelere sahip gençler… Peki niçin Adnan Hoca gibi birinin kölesi olmayı seçiyorlardı? Sadettin Tantan: "Asıl araştırılması gereken bu. Vaktimiz olmadı. Mesela Hizbullah terör örgütü insanları evlerin bahçesine gömdüğünde, o konudaki tüm yetkin insanları toplayarak araştırma başlatmıştık. Bu insanlar nasıl oluyor da amcasını, dayısını, babasını yargılıyor, bilgisayar ortamında arşivliyor ve gömüyordu? Bunu yapmıştık. Bizim vaktimiz olmadı ama şimdi Adnan Hoca...

Sadece CNN değil, ulusal çapta yayın yapan tüm kanallar "ötekileştirilen" siyasi partilerin kendilerini tanıtmalarına fırsat vermelidir. Hiç değilse 30 milyon Kürdün buna hakkı vardır.  CNN Türk kanalında Tarafsız Bölge programına konuk olan Hüdapar'ın Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu partisiyle ilgili "doğru bilinen yanlışları" düzeltme olanağı buldu. Zekeriya Yapıcıoğlu programa renk kattı. Reytingi yüksek bir program oldu. Kanalın sık sık verdiği aralardan ve aldığı reklamlardan anlaşılıyor. Bu formatı AYRIM GÖZETMEKSİZİN sürdürmeleri hem kamuoyunu muhataplarıyla buluşturmaları hem de reytingleri yükseltmeleri açısından yerinde olacaktır. Bir sonraki programa HDP'den ya da HAKPAR'dan bir temsilci katılırsa, Kürtlere arkadan atıp tutanlar sorularını muhataplarına yönelme şansı da bulmuş olurlar. Yanlışlar düzeltilir, yalanlar çürütülür. Kamuoyuna saygı için bunu yapmaları gerekir. Zira bizler seçmen kitleleri olarak ötekileştirilen siyasi partilerin şeytanl...

Beşeri, hayvani mertebeden insani mertebeye taşıyan, insanlık tarihi boyunca şekillenen ve bir şekilde damıtılarak evrensel ahlaka evrilen sınırlayıcı/kural koyucu ahlaki bir ilkeyi sadece dini inanç çerçevesinden yorumlayabiliyor. Başka türlüsünü kendi lügatına göre anlaması zor ve hatta imkansız. Bu anlamda Edip Yüksel'in inançlı biri olması sadece ateisteler açısından değil tüm dünya toplumları açısından da çok kıymetli. Maazallah ya inançlı olmasaydı?! Yüksel'in hatalar dolu teşbihlerinden ve sevimsiz analojilerinden sonra bir ateist de çıkıp kendisine şunu söyleyebilir: İspat edemediğin bir yaratıcının varlığına ve onun tarafından indirilen kitaba göre yasak olan bir şeyi yasak görüyorsun. Ben ise bunun hayvani bir  eylem olduğunu bildiğim için yanlış olduğunu biliyorum. Çünkü hayvanlarda bu ayrım yok. Ancak bizler hayvan değiliz, insanız. 

Bir şeyi eleştirmek ayrı, onu yerin dibine sokmaya çalışanlara bilerek/bilmeyerek destek olmak ayrı. Ergenliğini aşamamış, dürtüleriyle hareket eden bir toplum olmaktan çıkmalıyız. TOPLUM OLARAK İTİDALLİ OLMAYI ÖĞRENMEK ZORUNDAYIZ. Elbette hiçbir siyasi parti eleştiriden muaf değildir. Kürt halkının özlük hakları için yürütülen, sisteme entegre politikalarındaki başarısızlığı eleştirirken HDP'yi ti'ye almanız, kadrolu trollerin ergence espirilerinize gaz vermesi, sizin de onların topuna girmeniz falan... Hiç yakışmıyor... Not: Mesele imaj yıkmaksa imaj yıkmak bizim işimiz

Benzer bir soru Alevi, Sünni, Şafi Kürtler başta olmak üzere dindar Kürtler için de geçerlidir.  İNSAN, ÖZÜ İTİBARIYLA SINIFLAR ÜSTÜ BİR VARLIKTIR. O HALDE  KÜRTLER OLARAK; "Haklarımızı dile getirmekten, öncelik olarak belirtmekten asla vaz geçmeyin. Modern, adaletli, vicdanlı, güvenli, güvenceli, konforlu bir hayatı sadece toplumumuz için değil, tüm dünya için istiyoruz. Bireylerimiz …’lileşmediği sürece bunu gerçekleştirme şansını yitirmeyiz. Süreç ilerlerken lütfen kendinizi …’lileşmekten koruyun..." "…’lileşmek" - ideolojik ya da dinci akımlara kapılarak Kürtlüğünü ikinci planda tutmanın da ötesinde, kendisine Kürtlüğünü unutturanların payandası olmakla alakalı.

Çakma hümanistler. Bıyık altından nasıl da gülüyorlar Kürtlerin haline. Eh, haksız da sayılmazlar..! Görünenin ardındaki niyette aslında şunu konuşuyorlar: "Kürtler öyle gerici öyle akılsız bir millet ki devletimiz bir yandan Hizbullah'ı bir yandan PKK'yı dayadı bunlara. Adamlar tavuk boğazlar gibi birbirini boğazlıyor ha ha ha..." . Bu kesim hep böyle. Ciğerleri kaç para eder, orası muamma. Birileri destek vermese gıklarını çıkaramazlar. 15 Temmuz 2016 gecesinde erkenden göbek atmaya başlayan ekip. Gecenin rengi değiştiğinde  - ordu hep onları kurtarırdı oysa - kös kös yeni entrikalar, yeni yol ve yöntem arayışlarına girdiler. Bakmayın siz "darbe kötüdür" lafazanlıklarına. Hümanizmle ya da demokrasiyle özde alakaları yoktur. Keyiflerinin derdindeler. Apoletli baba ve zıpçıktı finomen oğlu özelinde devam edersek, zihniyet açısından yüz yıl evvelin dünyasında yaşıyorlar , müstemlekeci farmason Türk ırkçıları dünyasında. Bu denli sığ, bu denli şahsiyetsiz ve ...

 

 

Savaşlarda esirlere uygulanan türlü işkencelerden sado-mazo cinselliğe evrilen shibari. İnsanlığa düşman piyasacı düzen işkenceyi bile "tercih" olarak sunuluyor. Günümüzde küçük gruplar arasında performans sanatı olarak tanıtılan 'Şibari’nin kökeni savaşlarda esirlere uygulanan bir tür kelepçe ve işkence yöntemi olan Hojo-Jutsu’ya dayanıyor. Shibari (Şibari) kelime olarak “Bağlamak” anlamına geliyor.  Piyasacı mantık, tercihlerle şekillenir. Tercihler ise hangi güç odaklarının işine yarayacağıyla ilgilidir. İnsanları sürekli olarak tüketime yönelten mevcut sistem, bununla yetinecek gibi görünmüyor. Kapitalist sistemin güçlü araçları, köleliğin lağvedilmesi için verilen insan hakları mücadelesini zor kullanmadan hızla geriye sarıyor. Bunun için işgal edebileceği iğdiş edilmeye hazır genç ve körpe beyinlere ihtiyaçları var. Onu da internetin yüzde yüzünü işgal eden fenomen pazarlamanın dahil edildiği reklam piyasasıyla ve  internetin yüzde yetmişini işgal eden porno sektörü...

PAKURD Genişletilmiş Divan Deprem ve Doğal Afetler Komisyonu tarafından, Maraş merkezli iki büyük deprem hakkında hazırlanan raporda, deprem bölgesinin coğrafi, siyasi ve demografik yapısına yönelik tespitlere ve ayrıca can kayıpları, yaşanan ihmaller ile alınması gereken önlemlere dikkat çekildi.  Raporda depremle ilgili tespitler ve alınması gereken önlemler 32 başlık altında şu şekilde sıralandı: 1- Depremin etkilediği 10 ilimizde konutların büyük çoğunluğunun zayıf zemin özelliklerine sahip verimli tarım arazilerine kurulduğu ve zemin sıvılaşması sebebiyle çok fazla yıkımın oluştuğu görülmüştür. 2- Jeoloji raporlarının sahada sondaj yapılmadan hazırlandığı görülmüş, şehir planlama süreçlerinde zemin-etüt raporlarının dikkate alınmadığı sonucuna ulaşılmıştır. 3- 2000'li yıllara kadar hazır beton sektörü Türkiye'de yok denilecek kadar azdır. Bundan dolayı konutlarda kullanılan betonlar inşaat sahasında dökülerek el ile yerleştirilmiştir. Bu şekilde üretilen betonların dayanım...