Kürtler Türk değildir, Türklüğü de matah bir şey olarak da görmezler


"KÜRT SORUNU"NUN SORUNU

[Farklibakiş.net / İrfan Burulday]

Kendini ulus-devlet parametreleriyle tanımlayan Türkiye Cumhuriyeti’nde ikinci ya da eş değer bir kimliğin kabul edilemezliği, söz konusu çokuluslu toplumsal ve siyasal örgütlenmeye imkân tanımamaktadır. Osmanlı tarihi bu alanda bize bir laboratuvar hizmeti görebilir, ancak yapısal olarak Türkiye’nin bu alandaki manevra alanı çok daha dardır ve bu da “Kürt sorunu”nun anayasa merkezli çok uluslu bir yapı çerçevesinde ele alınmasına olanak tanımaz.  

Dolayısıyla sorun, öncelikli olarak ulusal bir sorun olmasının yanı sıra mekânın/coğrafyanın yönetimini de içeren bir siyasal çözüme ihtiyaç duymaktadır. Ancak egemen siyasal kültürün baskılama politikası ve bölünmeye odaklı güvenlikçi zihniyeti buna izin vermemektedir.

“Kürt sorunu” üzerine yapılan tahlil ve değerlendirmelerde ulus teorisini ve bu teorinin hangi temeller üzerine inşa edildiğini göz ardı etmemek gerekmektedir. Soruna özgü üç ana parametreden müteşekkil olan ulus, mekân/coğrafya ve “siyasal olan” gibi ilke kavramlardan anlaşıldığı kadarıyla,   “Kürt sorunu” ilk defa teorik düzeyden amprik bir düzleme hareket imkanı elde ederek siyasal bir kuram oluşturmaya çalışmıştır. Sorun, Kürt politik kültüre kadar uzanan tarihsel bir süreci ifade eder... Bu bağlamda “Kürt sorunu” modern siyaset felsefesine özgü bir kuram etrafında şekillenmeye başlar ve “Kürt sorunu” varlığını ulus ve ulusun geleceğine ilişkin tartışmalara bırakır.

 “Kürt sorunu”nu ele alan, onu inceleme konusu edinen ve ulus merkezli siyaseti önceleyen bir tartışma, sorunu kendi içinde bir çözüme ulaştırabilir. Haliyle politikada kendini merkeze alan ulusal sorunun siyasal istenci ancak bununla mümkün olur.




Bu blogdaki popüler yayınlar

Akran ve siber zorbalıklarıyla çocukları kullanarak evlerin içine sızıyorlar

Hz Musa'yı Isıran Köpek

Film yapımcısı gibi çalışan kurgu ekipleri ve troll ağları