Akla vicdan gereklidir, vicdana da akıl. İsrail'i onlarca yıl salt akıl ayakta tutarken vicdansızlığı onu içten içe kemiriyor. Hamas ve İslami Cihad ise hem aklı hem vicdanı terk etmiş görünüyor. Şeytan tam da böyle ayartır. Sizi kin ve nefrete boğar ve hata yaptırır. İnsan hakları örgütlerinin raporlarına göre 2008'den şu an süren çatışmanın öncesine kadar yaklaşık 150 bin Filistinli İsrail tarafından öldürüldü. Ancak bütün dünya bugün sadece İsrail'li masum bebeklere, çocuklara ve kadınlarına yapılan zulmü konuşuyor.
Bizde de durum aynı. Gerçek ile bağlarını koparanların aklı ve vicdanı dışarıda bırakarak intikam duygusuyla hareket etmesi Kürt'leri toplu halde uçuruma sürükledi. İstatistiklere dahi girmeyen nice gencimiz istihbaratın hakim olduğu seküler Kürt siyasetinin gölgesinde kent gerillacılığına kalkışıp hendeklere gömüldüler. Muhafazakar Kürt kimliğiyle siyaset yapan Hüda-Par gibi partilerin ise sistemin asıl hedef aldığı etnik Kürt kimliklerini geri planda tutarak Türk muhafazakarların ümmetçlilik politikalarının "ameleliğini" yaptığını görmekteyiz.
"Taş atan Kürt Çocukları"na Pozantı Cezaevi'ndeki sistematik istismar ve zulüm, Filistinli taş atan çocuklarınkinden çok farklı değildi. Güvenlik gerekçesiyle Kürt köyleri yakıldı. Yerinden yurdundan zorla sökülen Kürtlerin Filistinlilerden bir farkları yoktu. Kürt illerinde toplu mezarlar çıktı ama bu durum Türkleri hiç rahatsız etmedi. Tıpkı İsraillilerin Filistinlilere yapılan zulümden rahatsız olmadığı gibi...
Devletin "faili meçhul"lerine eklenerek hendeklere gömülen binlerce Kürt gencinin hali İsrail zulmüne karşı öz savunma yapan Filistinli gençlerin halinden ne kadar farklıdır sizce? Eline silah bile almadan cezaevlerinde ömür çürüten binlerce Kürt var. Onların durumu İsrail hapishanelerinde ömür çürüten Filistinlilerden farklı değil.
Bitmeyen OHAL koşulları altında Kürt'lerin yaşadığı zulmün istatiği bile tutulamadı. İnsan haklarına ömrünü veren avukat Eren Keskin gibi insanlar devletin tüm baskılarına rağmen başta Kürt halkının yaşadığı hukusuzlukları, baskı ve zulmü kayıt altına almak için mücadele veriyorlar. Ancak toplum nezdinde sürekli olarak kriminalize edilip itibarsızlaştırılıyorlar. Pozantı Cezaevi'nde sistematik şiddete ve istismara maruz kalan Kürt çocuklarının sesi olan ve bunu haber yapan gazeteci suçlu bulunuyor. İnsan hakları ihlallerini kayıt altına almaya kalkışanları itibarsızlaştırmak için cehennem kaçkını tecavüzcü paramiliter çeteler harekete geçiriliyor.
Türkiye'de sistem böyle işliyor. İsrail mi burayı örnek alıyor biz mi onları örnek alıyoruz bilinmez.
Onlarca yıl aşağılanma, işkence, zulüm gören bir halktan İYİ olmasını bekleyemezsiniz. Filistinli kötüyse, Kürt teröristse bunu inşa eden devlet aklını sorgulamak gerekir. O devletin kendine bi çeki düzen vermesi beklenir.
Devlet devlet gibi davranmazsa baskı ve terörün asıl kaynağı olarak varlığını bir biçimde sürdürür. İsrail kadar güçlü olanlar yanlarına dünyanın egemen güçlerini çeker. Ancak dünya kamuoyunda devlet olarak saygınlıkları kalmaz. Sözlerine itibar edilmez.