Yalın bir Türkçe metinde geçen cümleler herkesçe nasıl farklı anlaşılıyor, anlamış değilim...
"Aşırı milliyetçi savruluşu"u ben devletin aşırı milliyetçi savruluşu olarak okudum. Ve cümlenin devamında devletin "aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olarak" ortaya çıkan pkk'nın çark ettiği ideolojik evreler sıralanıyor. Cümlenin hemen öncesinde "demokratik siyaset kanalları kapalı olan" devletten bahsediliyor: "Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK’nin; güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır.". Sonrasında gelen "aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olarak"taki gizli özne "siyasi kanalları kapalı olan devlet" olsa gerek. Zira, 1980 askeri darbesinin ardından Kürtçe resmi ve özel hayatta resmen yasaklanmıştı. Kürtçe yasağı hukuki olarak 1991 yılında kalktı.
Çağrının son paragrafında geçen bazı ifadelerin* de tv ekranlarında benim anladığımdan çok farklı biçimde ele alındığını izledim. *"Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.“ yani pkk militarist yöntemlerle bitirilemedi. Ama PKK da kendi kısır döngüsüne hapsoldu. Bu sebepten ötürü "varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi" Öcalan da kendi kurduğu örgütü feshetme kararı aldığını ifade ediyor. Çağrıya göre iki tarafın da kaybettiği bir pat durumu var.
Öte yandan Öcalan'ın "takdir alma arzusu" meselesine katılıyorum. Kürtlüğü Türkçe el yazısıyla yazdığı çağrıyla bile küçültmüş oluyor. Çağırıyı yaptığı asıl kitle ise Kürt halkı. Tam anlamıyla bir F.Fanon okumasıyla anlamlandırılacak süreçler bunlar.