Hafıza - 2009 - Habur'da karşılanan Barış Grubunun başına gelenler

Basına "PKK'ya Silah Bıraktırma" başlığıyla lanse edilen sürecin gerçek bir barışa ve refaha evrilmesinin belli başlı koşulları vardır. Bunların başında hukuki güvenceler, Kürt toplumuna en temel haklarının resmi olarak teslimi ve demokratik reformlar geliyor. Bu reformlar ve hukuki güvenceler olmadan gerçek ve güçlü bir uzlaşı mümkün görünmüyor.

Buna dair örnekleri yakın tarihimizden biliyoruz. 2015'teki çözüm sürecinde hiç kimse ne olup bittiğini anlamadan masanın devrilmesi, daha öncesinde Oslo Barış Görürşmeleri ve 2009'da Habur'dan silahlarını bırakmış PKK'lıların devlet tarafından kabul edilmesiyle somut bir evreye taşınan sürecin araya gizli bir el girmişcesine bozulması yakın tarihte yaşanan olumsuz örnekler. 

Her barış ve uzlaşı girişiminin ardından baskıcı politikaların ve militarist önlemlerin gelmesi, çatışmalı sürecin tekrar başa sarması, Kürtlerin kitlesel göçlere zorlanması, hak talep eden herkesin terörist olarak yaftalanıp dört duvara hapsedilmesi biz Kürtlerin kaderi olmamalı.

Herkesin kaybettiği bir denklemden ne Türk toplumuna ne de Kürtlere hayır gelir. Ancak bu denklemsizlik halinin ve uzlaşı görüntüsünün ardından gelen dayatma ve tutuklamaların süreğen olması belli ki birilerinin işine geliyor.  

OYSA;

* Kürtlerin talepleri ne Öcalan'a ne de herhangi bir siyasi partiye endekslidir. Meselenin ulusal haklar temelinde çözüme ulaştırılması devlet eliyle mümkündür. 

* Kendi anayurtlarında otokton bir halk olan Kürtlerin Türk olmaya zorlanması 21.yy'da utanç duyulması gereken köhnemiş bir politikadır. 

* Temel hakların en başında anadilde eğitim gelmektedir.

* Kürt çocukları temel eğitimde Türkçenin yanı sıra Kürtçe anadilde yazıp okuyabilmeli, bunun şartları eğitim sistemi içerisinde oluşturulmalıdır. (Olması gereken ve ideal olan Kürtçe eğitimde Türkçenin ikinci dil olmasıdır. Dünyadaki benzer tüm örneklerde durum bu yöndedir. Ancak mevcut şartlarda dilin yok olması gibi bir tehditle karşı karşıya kalan Kürt halkına ne yazık ki böyle eksik seçenekler kalmaktadır.)

* Ve elbette siyasi tutsakların serbest bırakılması yeni bir barış ve refah sürecinin mihenk taşları olacaktır. 

PKK lideri Öcalan'ı bubi tuzağı gibi kullanmak devlet adabına yakışmıyor

[Hafıza ] 

HABERLER

Kandil ve Mahmur'dan gelen 34 kişilik gruptaki Gençdal, "örgüt propagandası" suçlamasıyla tutuklandı. Öcalan'ın çağrısıyla Türkiye'ye dönen gruptan 17 kişi de hapisle yargılanıyor.

"Barış Grubuna 77,5 Yıl Hapis" - (2012)

Kürdistan Özerk Bölgesi'ndeki Kandil ve Mahmur kampından Ekim 2009'da Türkiye'ye gelen yedi Barış Grubu üyesine toplam 77,5 yıl hapis cezası verildi.

Ne olmuştu?

19 Ekim 2009'da Kandil'den sekiz PKK'li ve Mahmur kampından 26 mülteci, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın çağrısı üzerine, barış ve Kürt sorununa çözüm sürecine destek vermek için Türkiye'ye geldi.

Habur sınır kapısından gelenleri onbinlerce insan karşıladı. Grup Habur'da ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı.

Kürt sorununun demokratik çözümü tartışmaya açılmışken, hükümetin politikası kısa süre sonra değişti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan "Şov yapıyorlar" diye tepki gösterdi.

Demokratik Toplum Partisi (DTP) kapatıldı; Kürt siyasetçiler ve hak savunucuları Kürdistan Topluluklar Meclisi (KCK) operasyonlarıyla cezaevine gönderildi.

Grubun 26 üyesi hakkında da davalar açıldı, tutuklama kararları verildi. Tepkilerin ardından Avrupa'dan gelmesi planlanan barış grubu kararından vazgeçti. [Kaynak: Bianet]




Bu blogdaki popüler yayınlar

Akran ve siber zorbalıklarıyla çocukları kullanarak evlerin içine sızıyorlar

Hz Musa'yı Isıran Köpek

Film yapımcısı gibi çalışan kurgu ekipleri ve troll ağları