İnsan bilincinin algılayamadığı ses ve görüntü efektlerine ne kadar maruz kalıyoruz?

Çağın yeni teknolojileriyle sadece düşünceler değil duygular da manipule ediliyor. 

Kapitalizmin tüketime olan ihtiyacı arttıkça firmalar daha fazla ürün satabilmek için sürekli olarak yeni yol ve yöntemler bulmak zorundalar. 

Hukuken çerçevesi belirlenmiş örtük veya açık reklamların dışında, insanları belli ürünlere yönlendiren faaliyetlerin olduğunu sanırım herkes fark etmiştir. Akıllı cihazlardan ortam dinleme dahil yasa dışı veri akışları var. Konuştuğunuz konuyla ilgili reklamlara maruz kaldığınız oluyordur. Sizi tüketime özendirmek için her yolu deniyorlar. 

Beni asıl ilgilendiren meseleye gelmek istiyorum.  

Algı manipulasyonunun, firmaların ürün satışını artırma hedefinin dışında, kullanıldığı farklı alanlar var. Mahkeme kararlarını etkileyebiliyorlar. Psiko-siber düzeneklerle istenilen algıyı oluşturabiliyorlar. Daha ileri aşamalarda akıllı telefonlar üzerinden eşik altı seslerle bir kişinin veya grubun bir olaya, kişiye veya  gruba ilişkin hangi kanıya sahip olması gerektiğini belirleyecek güce sahipler. Bunun mümkün olduğunu ispatlayan çokça kanıt var.

İstanbul Anadolu 19. Aile Mahkemesinde görülecek dava duruşmasını beklerken  karşımdaki bankta iki kadın ve üzerinde avukat cübbesi olan kerli ferli bir adam grup halde oturuyorlardı. Onların hemen yakınındaki başka biri elindeki telefonuyla meşguldü. O gruptan değildi ama sürekli onları gözlüyordu. Ben bu kişinin kim oldğunu biliyordum. Ancak o benim onu tanıdığımı bilmiyordu. 

Yanındaki insanları gizlice izleyen bu adam bir subaydı. 15 Temmuz 2016 darbe kalkışmasından sonra Deniz Kuvvetlerinden ihraç edilen bir subay. Göreve iade davası sürerken derin bir bunalıma giren, kendisini alkole veren, tüm ümitleri tükenmişken göreve iade edilen ilk gruptandı.

15 Temmuz 2016 Darbe Kalkışmasının hemen ardından TSK'dan ihraç edenler arasında göreve ilk iade edilenlerin dava soruşturmalarına bakan Emniyet mensupları da sonradan fetö'nün Emniyet yapılanması davalarında sanık oldular. Göreve hızla iade edilen ilk gruptaki subaylarla "derin" güç odaklarının pazarlıklar yapmış olabileceği de akla getirilmelidir. O pazarlıklardan birinin benim ve ailem aleyhindeki kurumsal arka plana sahip saldırı düzenekleri olduğu aşikardır. 

Elinde telefonla üç kişilik grubun hemen yakınında bi işler karıştıran Gökhan adındaki o subay, yıllardır bana hayatı zindan eden, adi iftiralarla itibar suikastını başlatan, yargıdaki güç ilişkileriyle oğlumu 12 yaşındayken elimden alarak benden izole eden  TMSF avukatı ve eski eşimin eşi Nagihan Gür Altaylı'nın kızkardeşi Reyhan'ın eşidir.(***)

Benim duruşma saatim geldiğinde yukarıda bahsettiğim üç kişi hemen arkamdan  mahkeme salonuna girdiler. Yakınlarında oturan subay ise çekip gitmişti. 

Çocuğumu kirli tezgah ve kumpaslarla benden koparan aileden bir subayın o saatte, benim duruşmamın olduğu mahkemenin önünde ne işi vardı? Dava duruşmama giren ve izleyici koltuğunda oturan o kişiler kimdi? Elindeki akıllı telefonla bir şeyler karıştırırken gizlice bu insanları gözlemleyen o subayın tam olarak ne yaptığını bilen kişi veya kurumlar var mıdır?

Bunları ciddi olarak soruşturması gereken liyakat sahibi kadrolar maalesef yok.

Tahminim şu yönde: Duruşmam esnasında salonda hemen arkamdan mahkeme salonuna giren o grubun benim hakkımda bir kanıya varmaları için orada olduklarını düşündüren bir hal vardı. Mahkeme kapısında bu grubu gizlice takibe alan bahse konu subayın elindeki telefonla eşikaltı ses yönlendirmesi gibi basit bir uygulamayla hakkımda verecekleri kanıyı manipule etmeye çalıştığı düşünülebilir. 

Bunlar teknik olarak imkan dahilindeki olaylar.

Daha beterine geliyorum.

Oğlum 12 yaşından bu yana babasının evinde benden izole edilerek karanlık güç odaklarına çalışan insanların teknik ve  psikolojik istismarlarına açık hale getirildi. Oğlum'a 2017 Ekim ayından bu yana yılda en fazla iki defa telefonla ulaşabiliyorum. Ve o telefonların neredeyse hepsinde sıradışı bir hışırtı ve hat kirliliği sorunu yaşandığından sağlıklı iletişim kuramıyorum. Oğlum zaten yıllardır babasının istismarcı avukat eşi tarafından duygusal açıdan benim aleyhimde manipule ediliyor. Buna telefon ve internet üzerinden yapılan teknik dış uyaranlar da ekleniyor.

Aynı saldırı yöntemleri yedi yıldır devam ediyor. Oğlum benimle iletişim kurduğunda bir anda modunun düştüğünü ifade ediyor. Ve buna genellikle mantıklı somut bir gerekçe de üretemiyor. Ona ulaşmak için yaşadıkları Kartal Kentplus sitesine gittiğimde birçok olayla karşılaştım. Polis kayıtları var. Yukarıda bahsettiğim subayın annesi de bu işin içinde. O yıllarda evlerinde yatılı kalan Türki Cumhuriyetlerinden yardımcı kadın konuşsa emimin çok şey açığa çıkar. Ama konuşturmazlar. Oğlum sırf benimle görüşmesin diye yapmadıkları kalmadı. Çocuğuma zarar verdiler. 

Ben oğlumun büyümesini ve olayları yetişkin bir zihinle doğru biçimde değerlendirecek yaşa gelmesini bekledim. Çünkü devletin ilgili birimleri, geçen yüzyıldan kalan araçlarla ve sığ bir bakış açısıyla olayları değerlendirmeye çalışıyor ve elbette bunda başarısız oluyor.


 [***Ankara'dan iş için İstannbul'a gelen Çorumlu teknik ressam Özcan Mad isimli şahsın Nisan 2015'te Kadıköy Victor Levi'de buluştuğu subay bu muydu? Ozcan Mad aynı gün Alis'i yani beni de ziyaret etmişti: Kumpaslara ilişkin ayrıntılar ve daha fazlası için: Bknz.



Bu blogdaki popüler yayınlar

Akran ve siber zorbalıklarıyla çocukları kullanarak evlerin içine sızıyorlar

Film yapımcısı gibi çalışan kurgu ekipleri ve troll ağları

Hz Musa'yı Isıran Köpek