Siyasetin ana eksenini tayin edecek olan 2024 yerel seçimleri yaklaşırken

Yerel seçimler yaklaşırken toplumda görülen 3 ana hat var: 

1 - AK Partinin başını çektiği milliyetçi muhafazakarlar

2- Gidişattan endişe duyan seküler sosyal demokrat kesim

3- Demokratik taleplerle öne çıkan Kürtler

Bu üç ana hattaki kesişim ve dağılım kümeleri Türkiye siyasetini belirleyecek.

Benim şahsi olarak bu sürece tavrım boykot olacak. Çünkü oy verme yaşımdan bu yana hemen her seçimde, hangi siyasi parti Kürt ve Alevi kimliğimden doğan gasp edilmiş haklarımın teslim edilmesini hedefleyen bir programa sahipse ona oy verdim. 

Ancak vatandaş olarak kullandığım oyun defalarca boşa gittiğini, benim oyumla Meclis'e giren vekillerin aşağılandığını ve hatta derdest edildiğini, Kürtlerin oylarıyla seçilmiş onlarca belediyeye kayyumların atadığını gördüm. 2015 seçimlerinde YSK'nın seçimlere dahil ettiği legal bir parti olan TBMM'nin üçüncü büyük partisine oy verdiğimi sosyal medyada açıkladığım için paralel devlet yapılanmasının örgütlü Bylock ve türevi networkleri ve adi çeteler eliyle kriminalize edildim. 

Yapılanlar devletin gizli eliyle vatandaşa kurulmuş bir tuzaktır. Sazan avı için önce siyâsi bir parti kuruluyor, ardından partililere ve seçmenlerine yönelik cadı avı başlatılıyor. Yıllardır aynı yöntem tekrar tekrar vizyona giriyor. 

Cehennem kaçkını çetelerin en kolay saldırıya geçtiği Alevi Kürt toplumundan bir yurttaş olarak üçüncü şahısların şahsi menfaatleri uğruna kurumsal araçlarla hedef gösterildim. Yargıda ve Emniyet birimlerinde etnik ve mezhepsel aidiyetlerde devlete yakınlık ölçüsünde DEVASA BİR ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ gibi hareket edildiğine defalarca tanık oldum ve yıllar içerisinde sistematik olarak bunları kayıt altına aldım. 

Böyle bir kurumsal çürüme karşısında benim yurttaş olarak vereceğim hiçbir oyun onur ve haysiyetimizi hedef alan örgütlü yapıyı zayıflatacağına yönelik herhangi bir olumlu inanç taşımıyorum. Bu sebeple boykotun devlet nezdinde görünmez olan Kürtler ve Aleviler açısından en makul seçenek olduğuna inanıyorum. 

Ancak elbette her seçimde olduğu gibi müesses nizamın bir kısım Kürtlere ve Alevilere sermayede ve siyasesette yem olarak vadettiği paylarla yüz yıllık onursuzluğa ortak olmakta beis görmeyecek Aleviler ve Kürtler bulunacaktır. Onlar "Cem evi cümbüşevi" ile "Kart Kurt Kürtler" masalına kendi oyları ve vergileriyle canı gönülden destek vermeye devam edecektir. Paralel/Derin Devletin aparatı narko, fuhuş ve troll bataklığında ilk bizim gençlerimizi harcayanlarlarla, Suriyeliler gelen kadar en kalifiyesiz işlere bizleri koşturanlarla siyaset ve sermaye işbirliklerini sürdüreceklerdir. 

Yıllarca yüksek sesle duyurmaya çabaladığm ağır hak ihlallerine göz yumanlardan samimi ve onurlu bir duruş beklemiyorum.  Kendisini özellikle KÜRT KARŞITLIĞIYLA VAR EDEN sağ ve sol paramilitarizm, ilk fırsatta çağa uyarlanmış araçları ve toplum tabanındanki networkleriyle yaşam alanlarımızı gasp etmeye, bizleri sefil yalan ve iftiralarla itibarsızlaştırmaya, Alevi Kürt toplumuna, ailelerimize varana kadar nifak tohumları ekmeye devam edeceklerdir.

Hakim etnik kimliğe ve mezhebe halel gelmesin diye kabul edilemez eylem ve söylemlemleri PROFESYONEL DİKKAT ÇELDİRMELERLE bizlerin hanesine yazan bir otomasyonla  hareket ediyorlar. Size bir solukta onlarca somut örnek sıralayabilirim. BU İŞİN KURUMSAL BİR ARKA PLANI OLDUĞU MUHAKKAK: Bknz. Kendi şahsi tarihçemde ve yedi yıllık dava sürçlerimde konuya ilişkin HAK İHLALLERİ VE İLKESİZLİK orta yerde duruyor.




Bu blogdaki popüler yayınlar

Akran ve siber zorbalıklarıyla çocukları kullanarak evlerin içine sızıyorlar

Film yapımcısı gibi çalışan kurgu ekipleri ve troll ağları

Hz Musa'yı Isıran Köpek