Toplumdaki feminen erkeklik ya da dini literatürde geçen hünsa olgusu

Roman toplumunun sempati duyduğum özelliklerinden biri; kendi toplumlarındaki çeşitliliği olduğu gibi görmeleri ve kabul etmeleridir. Her zaman olduğu gibi bu konuda da samimiler. İnkar etmiyorlar. İkiyüzlülük yapmıyorlar. Romanlardan kimse çıkıp Hünsalığın ya da feminen erkekliğin propagandasını yapma gereği duymuyor ya da kendi kişilik özelliğini, cinsel yönelimini toplumunda bir norm haline getirme uğraşısı içerisine girmiyor. Bu olgu daha geniş çerçeveden ve hatta küresel boyutta değerlendirildiğinde durum değişiyor. Toplumun kendilerine yönelttiği şiddetin, eziyetin acısını çıkarmak için kolları sıvıyorlar. Finansal güce ulaştıklarında lobiler kuruyorlar. Tam da bu nedenle farklılıklar GÖRÜNÜR olduğunda kabul de kolaydır. Kabul varsa saygınlık gelişir. İnsan olmaktan kaynaklanan bir saygınlıktır bu. Saygınlık varsa öfke ve kin zemininde karşı şiddet doğmaz. Lgbti+++ meselesine bakışımın ana çerçevesi budur. 



Bu blogdaki popüler yayınlar

Akran ve siber zorbalıklarıyla çocukları kullanarak evlerin içine sızıyorlar

Film yapımcısı gibi çalışan kurgu ekipleri ve troll ağları

Hz Musa'yı Isıran Köpek