HÜNSÂ الخنثى Çift cinsiyetli veya cinsiyeti belirsiz kimseler için kullanılan bir fıkıh terimidir

Üçüncü bir cinsiyet tanımı gerek Müslüman coğrafyasında gerekse dünyanın farklı medeniyetlerinde tarihten beri vardı. Eşcinsel ilişkiler ha keza... Var olanı yok saymak olmaz. 

Günümüzde siyasal güce ulaşan LGBTİ+ hareketleri diğer birçok toplumsal ve siyasal hareketler gibi kendi içlerindeki aşırılar tarafından hack'lenme tehlikesiyle karşı karşıyalar. 

Dünya genelindeki LGBTİ+ oluşumlarında intikam ve öfkeyle hareket eden aşırı gruplar (aslında 'false flag'çılar demek daha doğrudur), kontrolsüz internet ortamlarındaki çocuk yaştaki gençlere gay/lezbinen/grup sex pornolarını dayatarak kendi "norm"larını inşa ediyorlar. Özellikle şu son 7-8 yılda bu konuda bir hayli yol aldıkları aşikar. Bu durum bir tür sapkın faşizmin nüvesini içinde barındırıyor ve her şeyden önemlisi dünyayı kendi istedikleri biçimde görmek için sistematik çocuk istismarlarını araç olarak kullanıyor. Farklı cinsel yönelimlerin toplumsal hayatta eşit haklara sahip olmasının yolu bu olamaz.

Toplumun algısını manipule eden "rol modeller" LGBTİ+ hareketlerinin eleştiri sahasına girmelidir. 

Sosyal medyada "fenomen" figürler olarak öne çıkan gay ve transların ultra lüks hayatlar da toplumda eşit haklarla onurlu yaşam arayışındaki LGBTİ+ hareketlerini hack'leme vasıtasına dönüşmüştür. Bunlar kapitalist sistemin tuzakları olarak görülmeli ve asıl hak arayışının önünü tıkayan engeller olarak değerlendirilmelidir.

Hemen her şeyin çeşitlendirilerek pazar malzemesine dönüştüğü kapitalist sistemden ve tüketim toplumundan bağımsız bir hareket düşünülemez.

Tüketmekteki temel dürtü arzuyu realize etmektir. Arzuyu motive eden ekonomik sistemde insan ve toplum edilgen haldedir. Tüketim kültürünün uyarlandığı alanlardan biri de cinselliktir (büyük bir piyasası olan pornografi sektörü vs). İnsanlar arasındaki her tür yakınlığı cinsel arzuyla tanımlayan ve bu arzunun realize edileceği nihai yeri de cinselliğin bir türü olarak kodlayan, hedonist, sığ insan modeli mevcut ekonomik sistem içerisinde üretilmektedir. 

HÜNSÂ

الخنثى

Sözlükte “kırılmak, kırılıp bükülmek” mânasına gelen hanes kökünden “kadınsı davranışlar gösteren erkek” anlamında bir sıfat olup İslâm hukukunda, doğuştan hem erkeklik hem de dişilik organına sahip bulunan veya erkek mi kadın mı olduğu tesbit edilemeyen kişiyi ifade eder. İnsanlarda çok ender rastlanan bu yapısal bozukluk veya çift cinsiyetlilik (er dişilik) vücutta hem er bezleri hem de yumurtalıkların bulunması, dış üreme organlarının her iki cinse ait özellikler taşıması, hatta hücrelerin bazısında erkek bazısında dişi kromozom çiftlerinin görülmesi şeklinde ortaya çıkar. 

Başta ibadetler ve ahvâl-i şahsiyye olmak üzere fıkhın birçok alanında erkek ve kadınlar için farklı dinî ve hukukî hükümler sevk edildiğinden fıkıh literatüründe çift cinsiyetli veya cinsiyeti belirsiz kimsenin tanımı ve tâbi olacağı hükümler konusu ayrıntılı bir şekilde ele alınır... bir kimsenin biyolojik olarak hem kadınlık hem de erkeklik özelliği taşıması veya cinsiyetinin belirsiz olması farklı bir durum olup çok ender rastlanan bu tür 'yapısal bozukluk' İslâmî gelenekte tabii karşılanmış ve tâbi olacağı dinî ve hukukî hükmü belirleyebilmek için bazı kriterler kullanılması ve bazı uyarımların yapılması yoluna gidilmiştir.

Fıkıh literatüründe hünsâ iki gruba ayrılarak incelenir. Birincisi, erkeklikle dişilik belirtilerine birlikte sahip olmakla beraber biri diğerine baskın olan, yani erkek veya kadın olduğuna kolayca hükmedilen ve “hünsâ-i gayr-i müşkil” olarak adlandırılan kimsedir. Bunlar hakkında belirgin olan cinsiyetin hükümleri uygulanır. İkincisi, hangi cinsten olduğuna kolayca hükmedilemeyecek tarzda erkeklik ve dişilik organına birlikte sahip olan veya bu organlardan hiçbirini taşımayan kimse olup buna da “hünsâ-i müşkil” denilir. Hünsâ denilince genelde bu ikinci gruba giren kimseler kastedilir. Bunların “müşkil” olarak nitelendirilmesi de cinsiyetini ve dolayısıyla haklarında uygulanacak hükmü belirlemenin zorluğunu ifade içindir.

Hünsâ-i müşkile erkek veya kadın cinsinden hangisinin hükmünün uygulanacağını tesbit için fakihlerce önerilen veya tartışmaya açılan kriterler onların bilgi ve tecrübe birikimlerinin ürünü olan, ayrıca hünsânın cinsiyetini değil ona uygulanacak hükmü belirlemeyi hedefleyen pratik çözümler olarak görülmelidir. 

Hünsânın mirastaki hissesine gelince, Hanefî mezhebine göre erkek veya kadın olarak hangi durumda daha az pay alıyorsa kendisine o kadar pay verilir; çünkü hak iktisabında ihtimalle değil kesin delille hareket edilmesi esastır. Aynı şekilde bir hale göre vâris oluyor, diğerine göre olamıyorsa pay alamaz. 

Hünsânın diyeti konusunda da çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Hanefî, Mâlikî ve Hanbelîler’e göre hünsâ öldürülüp diyetle hükmolunduğu zaman erkek ve kadın diyetlerinin ortalaması ödenir, Şâfiî mezhebine göre ise kadın diyeti ödenir. 

[Kaynak: İslam Ansiklopedisi]



Bu blogdaki popüler yayınlar

Akran ve siber zorbalıklarıyla çocukları kullanarak evlerin içine sızıyorlar

Film yapımcısı gibi çalışan kurgu ekipleri ve troll ağları

Hz Musa'yı Isıran Köpek