Bireyler neden dezenformasyona inanır?
[Başak Bozkurt'un yazısından / Birikim Dergisi]
"Günümüzde dezenformasyon, siyasi tartışmaları şekillendirmek, kamuoyunun ilgisini başka yöne çekmek ve kafa karışıklığı yaratarak karar verme sürecini etkilemek gibi çeşitli amaçlarla giderek daha fazla aktör tarafından kullanılmaktadır (Gorrell vd., 2019: 1).
Son zamanlarda yapılan araştırmaların da ortaya koyduğu gibi Türkiye’deki dezenformasyon ekosisteminde siyasi dezenformasyonun varlığı özellikle dikkat çekmektedir.
Oxford İnternet Enstitüsü’nden bir grup araştırmacı (Bradshaw vd., 2021), Türkiye’de hükümetin, siyasetçilerin, siyasi partilerin, özel firmaların, influencerların ve vatandaşların da yer aldığı organize dezenformasyon kampanyaların varlığından söz etmektedir.
Pek çok araştırmacı bireylerin dezenformasyon yaymalarında ve dezenformasyona inanmalarında iki mekanizma olduğunun altını çiziyor: Onaylama yanlılığı (confirmation bias) ve güdülenmiş muhakeme (motivated reasoning) (Bennett & Livingston, 2020: 5–6; Kunda, 1990; Nickerson, 1998; Shin & Thorson, 2017).
Onaylama yanlılığı, bireylerin inandıkları şeylerle uyumlu olan bilgileri kabul etme ve inanmadıkları şeylerle çelişen bilgileri reddetme eğiliminde olması anlamına geliyor. Güdülenmiş muhakeme ise gerçeği aramak yerine mevcut düşüncelerini destekleyen açıklamaları ve kanıtları dikkate almak olarak açıklanabilir.
Bu iki mekanizma bireyleri dezenformasyon karşısında savunmasız kılıyor. Çünkü mevcut önyargılarıyla uyumlu bir yanlış bilgi söz konusu olduğunda bireyler bu bilgiyi kolaylıkla kabul etme eğiliminde oluyorlar ve tarafsız bir şekilde doğru bilginin ne olduğunu sorgulamaktan kaçınıyorlar.
Araştırmalar bireylerin dezenformasyona inandıklarında, fikirlerini değiştirmenin oldukça güç olduğunu ortaya koymaktadır (Nyhan & Reifler, 2010).