Her ülke kendi layığını seçer. Türkiye 2002 Kasım'ından bu yana tercihini kendini muhafazakar demokrat olarak tanımlayan AKP'den yana kullandı. AKP yıprandı. Usulsüzlükler, yolsuzluklar, hukuksuzluklar, ahlaki çürüme parti içinde ve dışında ayyuka çıktı. Eş, dost, akraba kayırma devletin hemen her kademesinde kurumsallaştı. Bu durumdan memnun olan milyonlarca AK Partili seçmen sandıkta tercihini yine Erdoğan'dan yana kullandı. Kendi yaşam biçimini temsil eden bir lidere duydukları teveccühün yanı sıra devletin imkanlarından özel koşullarla nemalanan organize bir siyasetin örtük ortaklığı, 11 milyonun üzerinde resmi parti üyeliği, Ak Parti seçmeninin davranışında etkili oldu. Başarı şurada yatıyordu; Herkese bu pastadan eşitsiz biçimde de olsa bir pay dağıtılıyordu.
DİJİTAL ÇAĞIN NİMETLERİNİ ORGANİZE SUÇ YAPILANMASI GİBİ KULLANAN BİR ÜLKE YÖNETİMİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ
Toplumun bir kesimini öteki kesimler karşısında düşman gibi örgütlemek olsa olsa yurdunu sevmeyen, menfaatlerini devletin ve toplumun bekasının üzerinde tutan, benden sonrası tufandır diyen bir zihhinetin eseridir. Kadrolaşmanın boyutunu ve sebep olduğu tehlikeyi 15 Temmuz 2016 gecesi tüm dünya gördü. Yıllarca Bylock ile saliseler içerisinde devletin imkanlarını hırsızlıkla, ahlaksızlıkla, iftiralarla çeteleşen cemaat üyeleri için kullandılar. Dijital dünyadaki baş döndürücü gelişmelerle birlikte yapay zeka programlarıyla, çoklu konum tespitleriyle, istihbaratın terörle mücadelede kullanması gereken casus yazılımların adi düzeneklerde kullanılmasıyla, kurgu masaları ve dijital manipulasyonlarla BİZLERE neler yapıldığını belki de bundan 10 sene sonra üniversitelerde tez çalışması olarak ya da araştırmacı gazetecilerin yazı dizileri şeklinde görüyor olacağız.
Siyaset toplumu bilişsel ve ahlaki olarak yukarıya taşımakla mükellef bir kurumdur. Bunun tam aksi istikamette toplumu organize bir yolsuzluğun ortağı yaparak gücünü tahkim eden siyasi anlayışlar tarihin çöplüğüne gömülmek zorundadır. FETÖ olmazdan evvel iktidarın en büyük örtük ortağı bir cemaatinin, sıradan yurttaşı suç ortağı yaparak kurduğu imparatorluğun devamından medet umanlar, kendi inançlarını ve ahlaki değerlerini sorgulamalıdırlar.
Türkiye, körfez ülkeleri gibi petrol zengini bir ülke değil. Hazinenin kaynakları bakkaldan çikolata satın alan çocuklar dahil bütün tüketicilerden, üreticilerden, çalışanlardan, harçlardan kesilen vergilerle oluşuyor. Beytülmalden ve devletin daha başka imkanlarından 11 küsur milyon kayıtlı Ak Partili olarak ayrıcalık talep etmek dinen ve ahlaken kendilerine yakışıyorsa buyursunlar devam etsinler. Yetimin hakkı, hak yeme konusunda mezhebi geniş olanların kendi çocuklarından çıkmaz umarım. Örtük ödeneklerden istihbaratçı/muhbir maaşı bağlananlar buna dahil!
Devlet yönetiminde keyfiyetin ve adam kayırmacılığın son bulması için denge denetleme mekanizmalarının ivedilikle kurulmasına ihtiyaç var. Bunu fazlasıyla yıpranmış ve kendi kitlesini adeta suçlarına ortak etmiş bir yönetimin yapması mümkün değil. Değişim şart.
MHP Lideri Bahçeli'nin deyişiyle söylersek, Haçlı Bakiyesi Küresel Emperyalizmin sıcak para girişiyle ekonomik büyüme kaydeden ve borçla gelen büyümeden en büyük payı bir avuç ultra zengin kesime aktaranlar ülkeyi uçurumun eşiğine getirdiler. Sosyal yargımları ve deprem konutlarını siyasetin sopası gibi kullananların yurtseverliği sorunludur.