Kur korumalı döviz mevduatının sürdürülebilirliği ve ülke insanına maliyeti nedir?

Dolarizasyondaki artışın nedenleri?

Yüksek enflasyonla boğuşan ülkelerde elde yerli para tutmanın maliyeti oldukça yüksektir. Bundan dolayı kişiler kendilerini enflasyonun aşındırıcı etkisinden korumak için elde yabancı para tutmayı daha çok tercih ederler.

AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılında dolarizasyon oranı yüzde 57 idi. Yani bankalardaki her 100 TL’lik mevduatın 57 TL’si yabancı para, 43 TL’si Türk Lirasıydı. 2010 yılına gelindiğinde dolarizasyon oranı %29.7 seviyesine geriledi. Ancak takip eden yıllarda dolarizasyon tekrar yükselişe geçerek 2020 yılında AKP'nin ilk yıllarındaki seviyelere ulaştı. 

Ekonomist Mahfi Eğilmez'in ifadesiyle: "Özetle söylemek gerekirse AKP iktidarı 20 yıllık yönetim süresinde başlarda çözer gibi olduğu dolarizasyon sorununu sonradan çok daha yüksek bir düzeye çıkarmış bulunuyor."

Bugün Haçlı Bakiyesi Küresel Emparyalizmle kavgalı görün iktidar bileşenleri, aynı Haçlı Bakiyelerinden yıllar boyu döviz girişi sağladı. Merkez Bankası bol dövizle piyasayı sürekli olarak fonladığından döviz olması gerekenden çok daha ucuz hale geldi. Yani kur spekülatif biçimde yıllarca bastırıldı. Başta enerji olmak üzere zaten dışa bağımlı bir ülkeyken, baskılanan kur politikasıyla ithalat ucuz ve cazip hale geldi. Dönemin Bakanlarından Ali Babacan'ın önemli uyarılarına rağmen AKP yönetimi yanlış ekonomi politikalarını sürdürdü. Neoliberalizme uyumlu politikalarla iç üretime yönelik önlemler alınmadı. Borçla büyüme bu süreçte gerçekleşti. Cari açık hükümetin ekonomi politikalarının doğal bir sonucu olarak kronikleşti. Küresel emperyalizmin değişen para/faiz politikaları, Amerikan Merkez Bankasının (FED) son bir yılda faizleri % 0,25'ten % 5,25 seviyesine yükseltmesi, bizim gibi dışa bağımlı ülkelerde ağır bir tabloya yol açtı. Faturasını 86 milyon insan hep birlikte ödüyoruz.