Kürtlere evcil hayvan muamelesi yapan köhnemiş devlet aklıyla baş edemiyoruz
Devleti yönetenler, Kurtuluş Savaşı yıllarında ve hatta Osmanı İmparatorluğu dönemindeki Kürt algısında, bu toplumun sahip olduğu derinlikten çok uzak bir yerde durmaktadır. Atatürk ve diğer Kurtuluş Savaşı kadroları tarihe not düşülen yazılı belgelerle*** mücadeleyi Türk-Kürt birliğinde görülmüştür. Türk ve Kürtlerin bir millet halinde ortak bir meclis ve hükümet kurmaları hedeflenmiştir. Ancak TBMM'nin kuruluşundan sonraki süreçte, her geçen yıl bu görüşten uzaklaşan sömürgeci faşizen bir zihniyet devletin tümüne hakim olmuştur.
"Bu coğrafyadaki her türlü hak talebi maalesef ki şiddetle bastırıldı. Devlet politikasında hiçbir değişme olmadı. Bu, bizim varlığımıza karşı yapılmış bir operasyon. Kürtlerin varlığına karşı yapılmış bir operasyondan söz ediyoruz. Var olma hakkımızdan hoşlanmıyorlar. Kürt hukukçu olmamızdan, Kürt sanatçı olmamızdan, Kürt öğretmen olmamızdan, Kürt siyasetçi olmamızdan, Kürt sendikacı olmamızdan, Kürt doktor olmamızdan rahatsızlar. Bizim var oluşumuz onları rahatsız ediyor."
İHD Genel Başkanı Eren Keskin
Gazeteci Jinda Zekioğlu - Devlet Kürtlerin hiçbir başarısını cezasız bırakmıyor. Vekil oluyor cezaevine mahkûm ediyor, siyaset yapmak istiyor yargılama istemiyle sürgüne mahkûm ediyor, dağa çıkıyor terörist oluyor. Belediye seçimlerine de kayyım ile ceza kesmeye bağışıklık kazandı. Kürtlerin kayyıma karşı tavrı ne olmalıdır sizce? Devletle mücadele yöntemi ne olmalıdır?
"Hamal Kürt" kitabının yazarı Kürt Sosyolog Mücahit Bilici - Kürtlerin herhangi bir şekilde Kürt olarak ön plana çıkması devlete batıyor. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti devleti Kürtlerin görünmezliği üzerine kurulmuştur. Bakınız burada Kürtlerden beklenen yokluk değil görünmezliktir. Var olabilirsin, Cumhurbaşkanı bile olabilirsin ama Kürt olamazsın, olmamalısın. Bu yüzden devlet mecbur kalmadıkça yok etmez. Ama görünmez kılmak için her şeyi yapar. Görünmezleştiği zaman Kürtlerin son tahlilde asimile olacağına inanır ve haklıdır. Görünmezliğin, insaniyet noktasında yokluk olduğunu ise Kürtler henüz algılayabilmiş değil. Kürtler devlet açısından arada bir yaramazlık ve hatta terör estiren evcil bir hayvan, hadi bilemediniz en fazla evcil bir insan mesabesindedir.
(***) Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Temsil Heyeti adına Mustafa Kemal Atatürk, İstanbul Hükümeti adına Salih Paşa'nın imzaladığı Amasya Görüşmeleri’nde VATAN 'Türk ve Kürtlerin oturduğu arazi' diye tanımlanmıştır. Misak-ı Millî’de de 'Türk ve Kürt unsurların oturduğu vatan kesimi', 'Kardeş milletlerin hududu millîsi', 'Türklerin ve Kürtlerin oturduğu yerler', 'Türklerin ve Kürtlerin müşterek vatanı" diye belirtilmiştir.'