Büyük oranda başarıya ulaşan "Türklük Sözleşmesi" ve yüz yıldır buna direnen Kürtler
Cumuriyetle birlikte inşa edilen "Türklük Sözleşmesi" muazzam bir başarı kaydetti. Sözleşmeyi olanaksızlaştıran tek unsur Kürtler oldu.
Cumhuriyetin 100 yılı Kürdü kendi anayurdunda Türk yapmaya yetmedi. Kulağının üzerine yatarak süreyi uzatmak isteyen derin devlet aklı, dünün kıvanç kaynağı olan asimilasyon ve baskı politikalarının, günümüz dünyasında utanç kaynağı olduğunu kabullenemedi. Bu utancı/ayıbı geniş halk kitlelerini manipule ederek kamufle etme çabasını sürdürdü.
Müesses nizam, Kürtleri legal siyasetin dışına itmek ve illegaliteyle bütünleştirmek için tüm mekanizmalarını teyakkuza geçiriyor. Bunların yetmediği yerde olağanüstü hallere, militarist yöntemlere başvuruyor. Böylelikle hem Kürtleri bastırıyor hem de "Türklük Sözleşmesinin" hiyerarşik düzeninden ve imtiyazlarından faydalanan kitlesini konsolide ediyor. İktidar cepesindekiler bu günahı*** topluma da pay ederek meseleden kârlı çıkmayı sürdürüyor.
"... bildiğimiz gibi 1923’ten sonra Müslümanlık Sözleşmesi daraltıldı, yani Kürtlere ve diğer Müslüman halklara Türkleşme zorunluluğu getirildi. İşte asıl direniş de o zaman başladı. Direniş açıkça coğrafi bir boyut da içerdiği için, sözleşmeye uymayan coğrafya bir sömürge gibi görülmeye, hatta öyle adlandırılmaya ve öyle yönetilmeye başlandı denebilir. Son yüzyılda Kürt bölgesi, dilsel ve belki daha önemlisi duygusal/psişik asimilasyonda başarısız olunduğu ölçüde, fiziki şiddetle ve olağanüstü halle elde tutuldu. Tabii doğrudan şiddete daha dolaylı şiddet türleri, örneğin aralıksız bir kültürel ve psikolojik şiddet de eşlik etti." [Kürt Araştırmaları'ndan Fırat Aydınkaya'nın Barış Ünlü ile yaptığı röportajın tamamı]
(***) Türkiye petrol veya doğalgaz zengini bir ülke değil. Halktan toplanan vergilerle ayakta duruyor. Dolayısıyla etnik veya mezhepsel ayrımcılık, açık/örtük imtiyazlar beytü'l mâldan haksız kazanç manasına gelir. Bu durum hukuka ne inanca sığar. Aleviler ve Kürtler doğaldır ki bu tür bir TÜRKLÜK SÖZLEŞMESİNDE apoletli ve cübbeli vesayet tarafından hakkı gasp edilen en büyük halk kesimidir.
