Suriye’deki Alevileri hedef alan katliamlara ilişkin güncel rapor
Rapor: Suriye’deki Alevilerin Durumuna Dair
Radikal İslamcı-Cihatçı Hayat Tahrir eş-Şam (HTŞ) Örgütünün İktidarı Ele Geçirmesi Sonrası Durum
Aralık 2024 – Ocak 2025 (Durum: 14 Ocak 2025 itibarıyla)
“Suriye’deki alarm verici insani kriz karşısında, uluslararası toplumu ve ilgili kurumları, insan acılarını hafifletmek için kararlılık ve hassasiyetle hareket etmeye çağırıyoruz. Mevcut koşullar, özellikle Alevileri hedef alan soykırım niteliğindeki eylemler ve planlı katliamlarla şekillenmiş olup, acil önlemler alınmasını zorunlu kılmaktadır.”
Dini Fetvalar ve Alevilerin Marjinalleşmesindeki Rolü
Tarihsel fetvaların tam metinleri kaynaklarda her zaman tam olarak belgelenmemiştir. Ancak, radikal İslamcı/selefi âlimlerin Alevilere yönelik tutumunu açıklayan bazı temel ifadeler mevcuttur. 14. yüzyılda hanbeli mezhebinin önde gelen temsilcilerinden olan İbn Teymiyye, Arap Alevilerini sapkın ve kâfir olarak nitelendiren birçok fatva kaleme almıştır. Onları İslam’dan tehlikeli bir sapma olarak görmüş ve onlara karşı önlemler alınmasını savunmuştur. İbn Teymiyye, temel eserlerinden birinde şu şekilde ifade etmiştir:
“Bu grup (Aleviler), Yahudi ve Hristiyanlardan daha büyük kâfirlerdir; evet, birçok müşrikten daha büyük kâfirlerdir ve Muhammed’in toplumu (ümmeti) için verdikleri zarar, savaş halinde olduğumuz (Tatarlar, kâfir Avrupalılar ve diğerleri gibi) kâfirlerin verdiği zarardan daha büyüktür.”
İbn Teymiyye’nin bu görüşleri, teolojik ve hukuki hükümlerinin yer aldığı “Mecmû’u’l-Fetâvâ” (Fetvalar Koleksiyonu) adlı eserinde kayıt altına alınmıştır. Bu eser, günümüzde de birçok muhafazakâr henbeli ve radikal İslamcı akım için temel referans kaynağı olmaya devam etmektedir.
Alevi Kadınlara Yönelik Şiddet
Alevi toplumunun kadınları, yalnızca fiziksel saldırılara maruz kalmakla kalmayıp, aynı zamanda onları insanlıktan çıkarmayı ve toplumu sembolik olarak hedef almayı amaçlayan cinsel şiddetin kurbanı olmaktadır. Raporlara göre, Alevi kadınlar birçok durumda savaş şiddetinin bir “ganimeti” olarak istismar edilmekte ve bu durum fiziksel acıyı psikolojik yıkımla birleştiren acımasız bir araç olarak kullanılmaktadır.
Fehim Taştekin'in Suriye'deki Alevilere yönelik baskılara ve ağır hak ihlallerine ilişkin çarpıcı bilgiler paylaştığı "Suriyeli Aleviler: Ölüme bir nefes ötede" başlıklı yazısı ayrıca okunmalı.