Welcome to Ela's Republic Şinpū Tokubetsu Kōgek

Otel odalarında, randevu evlerinde geçirilen uzatmalı öğle tatilleri, Gayrettepe fantazileri ... Böyle iyi kamufle olmuş hasta ruhlu insanlardan kolay kolay kurtulamazsızın. Öyle düp"düz" sıradan aldatma da değildir bunlarınki.  Bahar'ın Timur'u ne ki. He r önüne gelenle düşüp kalkacak kadar tıynetsizdirler. Birbirlerini kim kime dum duma orji partilerinden tanırlar. Bu tip yalancı, manipulatör, sapkın adamlardan boşanıp kurtulduğunuzu zannedersiniz ama çamurlarını size sıçratmaktan asla vazgeçmezler.  Ortak evladı dahi tehlikeye atacak basiretsizlite insan modelleri. Üstelik birken iki olurlar. Film yapımcısı gibi çalışan kurgu ekipleri ve taşeron trollere devrettikleri nitelikli iftiralarla hayatınızı cehenneme çevirmeye ant içerler  ve maalesef  çevrenizden satın aldıkları insanlarla bunu büyük orana da başarırlar. 

Diyarbakır'da 419 siyasi parti, demokratik kitle örgütü, Rojava'nın statüsünün tanınması için çağrı yaptı.  Açıklama metninde şu ifadelere yer verildi:  " Genel olarak Ortadoğu'da, özelde de Suriye'de yaşanan gelişmeler bir kez daha göstermiştir ki; farklılıkların inkarına dayalı tek ulus yaratma projelerinin ayakta kalma şansı yoktur.  Suriye'deki çözümün yegane yolu, bütün halkların yaşadıkları coğrafyada kendilerini yönetebilme hakkından geçmektedir.  Kendi Kürt meselesini 100 yıldır çözemeyen Türkiye, bugün Rojava'da inşa edilen demokratik yönetim modelini ortadan kaldırmak istemektedir .  Bu politikaların ne Türkiye'de ne Suriye'de ne de başka bir yerde Kürt sorununun çözümüne fayda sağlamadığı yaşanarak görülmüştür. Tam aksine; Kürt sorununun uluslararası bir hal almasına neden olmuştur....  Çağrımız şudur 'Bölgede yaşayan halkların statüsüz yaşamaya tahammülü kalmamıştır. Özelde Kürt sorununun demokratik çözümü, Ortadoğu'da da barışı ...

Rapor: Suriye’deki Alevilerin Durumuna Dair Radikal İslamcı-Cihatçı Hayat Tahrir eş-Şam (HTŞ) Örgütünün İktidarı Ele Geçirmesi Sonrası Durum    Aralık 2024 – Ocak 2025 (Durum: 14 Ocak 2025 itibarıyla) “Suriye’deki alarm verici insani kriz karşısında, uluslararası toplumu ve ilgili kurumları, insan acılarını hafifletmek için kararlılık ve hassasiyetle hareket etmeye çağırıyoruz. Mevcut koşullar, özellikle Alevileri hedef alan soykırım niteliğindeki eylemler ve planlı katliamlarla şekillenmiş olup, acil önlemler alınmasını zorunlu kılmaktadır.” Dini Fetvalar ve Alevilerin Marjinalleşmesindeki Rolü Tarihsel fetvaların tam metinleri kaynaklarda her zaman tam olarak belgelenmemiştir. Ancak, radikal İslamcı/selefi âlimlerin Alevilere yönelik tutumunu açıklayan bazı temel ifadeler mevcuttur. 14. yüzyılda hanbeli mezhebinin önde gelen temsilcilerinden olan İbn Teymiyye, Arap Alevilerini sapkın ve kâfir olarak nitelendiren birçok fatva kaleme almıştır. Onları İslam’dan tehlikeli b...

Kendi yakın tarihi konusunda amneziye uğratılan tek millet biz Aleviler ya da Kürtler değiliz. Ne yaman çelişkidir ki müesses nizamın tekçi ulus devlet modelinin ayrıcalıklı haklarla inşa ettiği hakim Türk kimliği daha ağır bir amneziden muzdarip. Öyle ki zihinsel sığlık ve buna eşlik eden ahlaki/bilişsel zayıflık entelektüel çevrelerde bile kendisini gösteriyor. Bu konforlu amnezi hali biz Alevilere ve Kürtlere çok pahalıya mal oluyor.

"Herkesle görüşüyoruz ama Hüdapar ile bir görüşme programımız yok" Bunlar bugün KRT canlı yayında Dem'li Gülistan Kılıç Koçyiğit'in mealen söyledikleri sözler.... DEM ya iddia ettiği gibi tam bir Türkiye partisi olup herkese eşit mesafede durmayı bilmeli ya da özüne dönüp oy aldığı, çoğunluğu Kürtlerden oluşan kitlenin sesi olmalı. Devlet bile "Bebek Katili" Öcalan'la masaya oturuyor ve umut hakkından söz edebiliyor. Türk ırkçılığının merkez partisi MHP, DEM'lilerle el sıkışıyor. DEM Parti ise Hüdapar'ı yok sayıyor. Devletin DEM ve öncülü partilere karşı bugüne kadar sergilediği üstenci tavrın bir benzerini DEM, Hüdapar'a gösteriyor.  Kendi mahallesindeki sorunları aynı masada diyalog ve siyaset yoluyla çözemeyen, asgari müştereklere kapı aralayamayan, daha da ileri giderek muhatabını yok sayan bir siyasi oluşumun Türkiye'yi demokratikleşmekten bahsetmesi gerçeği yansıtmıyor.  On üç yıldır kendi yurtlarında öz savunmayla "onurlu bi...

Hemoroid farkındalık haftası etkinlikleri münasebetiyle hastalığı yakından tanıyalım.  Hemoroid, içeride yatan asıl rahatsızlıkların bir sonucu, yani semptomudur. Stresli yaşam koşulları ve sağlıksız gıdalar sindirim sistemimizi olumsuz etkiler. Hemoroid ise zurnanın zırt dediği yerdir. Anlık hemoroid ataklarında alınacak kas gevşeticiler palyatif çözümler sunar. Oysa bu atakları doğal yöntemlerle aşmanın ne kadar kolay olduğunu çoğu kişi bilmez.  Ekteki grafikte görülen uygun duruş pozisyonlarıyla hemoroid ataklarının nasıl 2-3 dakika içerisinde ortadan kalktığını göreceksiniz. Sağlıcakla kalın.

  TEPEDEN TIRNAĞA BİR "HAYSİYETSİZLEŞME" SALGINI YAŞANIYOR  via alismetamorphosis.blogspot MAHKEME BAŞKANI: N'OLACAK Kİ, OLUR BÖYLE ŞEYLER "Kayıt dışı hayli yüksek gelir, farklı bankalarda hesaplar, çok yüksek harcamalar, maddi gelirde ani artış". Bunlar basit bir nafaka artırımı ve manevi tazminat talebiyle açtığım, davalı karşı davacı eski eşimin avukatı Serpil Alçın imzasıyla Anadolu 19. Aile mahkemesi dosyasına giren ağır iftiralar. Mahkeme Başkanı, iki yıl sekiz duruşma boyunca her defasında bu ağır itham ve iftiralara ilişkin soruşturmanın devamına hükmetti. Benim Emniyete bildirdiğim kayıtlı asgari geçim kalemlerim ortadaydı. Yine de iftiraların gerçek olmasını arzu eden bir iradenin ısrarıyla ve türlü bahanelerle soruşturma uzadı. İftiralar boşa çıktı tabii olarak . Mahkeme başkanına; " Bu ağır iftiralar için bir işlem yapmayacak mısınız? " diye sordum her zamanki naifliğimle ve yüzüme karşı " Yoo, olur böyle şeyler " mealinde bir...

Yalanın ve iftiranın olağan karşılandığı toplumlarda, iyi ve doğru ile kötü ve yanlış yer değiştirir.  Daha beter olanı da yalandan ve iftiralardan nemanalanların örgütlenmesi neticesinde kötü ve yanlış olanın muteber hale gelmesidir. Bugün yaşanan tam da budur! via alismetamorphosis.blogspot AZİZ NESİN'İN HİKAYELERİNE KONU OLAN TRAJİ-KOMİK HALLERİ YAŞIRORUZ HÂLÂ Bir insanı kimseye tek kuruş borcu yokken kurumsal manada borçlu göstermek haysiyete yönelik bir kabahattir. Almanya Anayasasının ilk maddesini boşuna "İnsan onuruna dokunulamaz" yapmamış adamlar. Türkiye'de ise haysiyetsizlik olağan hale geldiği için neyin onur ve haysiyete saldırı nitelikte olabileceği hakkında genel bir kanı da yok toplumda, maalesef İcra dosyası dört yıldır kalkmış olan yirmi altı yıllık banka müşterisini hâlâ icralıkmış gibi göstermek, aleyhimdeki itibarsızlaştırma düzeneklerine ve davalarımın soruşturmalarını manipule edenlerin Emniyet ve Yargı başta olmak üzere kurumlardaki uzantıların...

via alismetamorphosis.blogspot Makine öğrenmesine dayanan ilk modeller - "Ön yargı otomasyonu" Yapay zeka titizlik gerektiriyor - "Veri konusunda titiz olmak, veri hazırlığında ise önyargı taşıyıp taşımadığından emin olmak önemli. Üniversitelerde çözüm odaklı etik derslerin verilmesi gerekir. Şirketler içinde ise etik sorunları fark eden insanlar yetiştirilmesini sağlayabiliriz." "Gerek kamuda gerekse özel sektörde basit ya da karmaşık karar verme mekanizmaları için algoritmaların, makine öğrenmesinin ve yapay zekanın kullanımı her geçen gün artıyor... Makine öğrenmesine dayanan modeller ise insanlar tarafından oluşturulmuş, dolayısıyla da yine ön yargılı olma olasılığı yüksek veri kümeleri ile eğitiliyor. Bu veri kümeleri ile eğitilen modellerin vardığı sonuçların veri kümesine içkin ön yargıyı taşımama olasılığı yok. Ancak algoritmalara içkin bu ön yargılar çoğunlukla yeterince önemsenmiyor. Karar verme süreçlerinin otomasyonunun iş yükünü azaltması en uyduru...

via alismetmamorphosis.blogspot 2016 Güz döneminde Özgür Üniversite'nin kıymetli seminerlerinden bazılarına kaydımı yaptırmıştım. Felsefeci Yazar Cengiz Gündoğdu'nun önceki dönemde başlattığı Faucault'nun "Doğruyu Söylemek" kitabının okumaları yapılıyordu.  Sosyal ve fiziki çevreme, gittiğim her yere  aleyhimdeki  nitelikli iftiraların  servis edildiğini bariz şekilde fark ettiğim ilk zamanlardı.   Sonrasında bu iş paramiliter siber çeteler marifetiyle  otomasyona bağlandı.  Yılların hayat tecrübesine sahip Cengiz Gündoğdu bile aleyhimdeki yalan ve iftiralarla manipule edilmişti. Bir derste  önü arkası olmadan beni işaret ederek, "Diyojen olmak zordur" deyivermişti. O an diyememiştim, "Madem vaziyet budur, gölge etmeyin başka ihsan istemem!".  Beni dijital takibe alan çetenin ortalığa servis ettiği kurgu ve hikayeler birilerine ilham vermiş olacak ki seminerde "özgün çağrışımlarla" Emil Zola'nın Nana'sı konuşulmaya başlandı. F...

 Real Footage caught on camera in a historical region in Central Anatolia.  Cappadocia...   Background music...

2016'ya kadar "normal" görüntü veren manzaranın arka planında ne tür filmlerin döndüğü sonradan çıkıyor ortaya. Bunlardan ilki, 2014 Mart ayında Alis'in henüz ayrıldığı eşi Fatih Kemal Altaylı'nın maddi manevi teşvikiyle Kapadokya gezisine gitmesiyle başlıyor. Olayın  "kocayı evden atar atmaz erkeklerin koynuna girdi"  demek için hazırlanmış bir tezgah olduğu sonradan anlaşılıyor. Evliyken evlerine misafir olan  Liceli Ulaş'ın tavsiyesiyle gidilen Kapadokya'da, Alis'i bir gün evinde ağırlayan, iki gün boyunca Kapadokya'yı gezdiren kişinin (Mustafa) uygunsuz herhangi bir davranışı olmuyor. Aksine Alis'e  karşı oldukça saygılı bir misafirperverlik sergiliyor. Sonradan Mustafa'nın Ulaş tarafından yanlış yönlendirilmeye çalışılan biri olduğu anlaşılıyor. Kurulan profesyonel tezgahlarda zaten Alis'in biriyle bir şeyler yaşamasına gerek kalmıyor; Zira yıllarca kadının arkasından  her tür manipulatif bilgi ve belgeler üretilerek  tr...

Hatalı bilgi zemininde inşa edilen kişisel kanaatlerin getirisinin çok olduğu bir coğrafyada gerçeklerin hiçbir önemi yoktur, ta ki gerçekler kabak çiçeği gibi gün ışığına çıkana kadar.  Niyeyse ilk fırsatta konu komşuyu, eş, dost, akrabayı karalama işi insanların iştahını kabartıyor. Her yalanın ve kötülüğün kılıfını da bulmuşlar: "Kandırıldık." Ülke coğrafyasında yedisinden yetmişine herkes "kandırıldım" politikasıyla yaşıyor. Çünkü, anlıyoruz ki, bu insanlar hiç kimse bilmediği sürece yalanı, iftirayı, manipulasyonu, gaslighting'i yaşam biçimi haline getirmişler. Bundan daha yoz bir toplum olabilir mi?

İçinde yaşadığımız 'tutarsızlıklar ve çelişkiler dünyası'nda, 'doğru'nun ve "iyi'nin hiçkimsenin tekelinde olmadığını bilirsek, mutlak ve sonsuz bir doğruluğun ve mutlak ve sonsuz bir iyiliğin olmadığını da görürüz. Zamanda ve mekanda, gerçeğe ve bir anlamda da "hakikate" bu ön kabul olmaksızın ulaşmamız mümkün değil.  Somut tek bir örnekten yola çıkarak kafaları karıştıralım: İnsanlığa karşı suç işlemek konusunda hiçbir şart ve koşulda geri adım atmayan İsrail Devleti'nin Kudüs'teki kutsal mekanları nasıl koruduğuna bakın, bir de Müslüman toplumunun inanç merkezi Mekke'deki Kabe'nin durumuna.  Kabe, gökdelenlerin gölgesinde adeta bir noktaya dönüşmüş. Öte yandan Kudüs'teki kutsal mekanlar neredeyse bin yıldır aynı görünüyor. İsrailli Yahudiler gökdelen dikmeyi mi bilmiyorlar?  * Dünyanın en radikal iki inanç grubu olan Vahhabiler mi yoksa Yahudiler mi kutsallarına daha çok saygılı?  * Hangi toplum eylem/söylem tutarlılığına daha ...

Kürt soydaşlar aynı masada oturmakla kalmamalı, binlerce yıllık Kürt yurdunda ortak bir akılla uluslararası statüye sahip olabileceklerini de göstermelidir.   Kürtler Orta Doğu coğrafyasında dünyaya entegre olmaya aday tek millettir.  Totaliter dinci faşizmle Kürtleri birleştirme çabası: Kan uyuşmazlığı HTŞ önderliğinde radikal İslami bir Suriye inşasında Kürtere yer yoktur. Esat döneminde de gerçek anlamda işleyen bir Suriye üniter devletinden bahsedilemezdi. Bugüne gelindiğinde, inşa edilmek istenen yeni Suriye'de bunun şartları tamamen ortadan kalkmış durumdadır.  Kürtler herkesle iyi komşuluk ilişkileri geliştirebilecek kadim bir millettir. Umarım bunun kıymeti bilinir.  Fotoğraf: Mazlum Abdi ve Mesud Barzani görüşmesinden bir kare

 

via alismetamorphosis.blokspot : "Soydaşlarımız olan Kürtlerin eski Suriye ve Irak topraklarında uluslararası statü sahibi olmalarının önündeki en büyük engel Türkler mi? Sanırım öyle."

Konfedersayondan yapılan açılama : Milyonlarca kamu emekçisi ve emeklisinin yaşam şartlarını her geçen gün daha da katlanılmaz kılan;  * vergide adaletsizliğe,  * TÜİK’in siyasal manipülasyona dayalı rakamlarına,  * gerçek grevli toplu sözleşme yasası ile emekçilerle masaya oturmak varken, tüm ipleri siyasi iktidarın eline veren sahte sendika yasasına,  * bizleri kayıt dışı çalıştırma mantığına mahkum eden, ek ve yan ödemelerimizin taban ve emekli aylıklarımıza dahil edilmediği ve bu sebeple emekli aylıklarımızda yüzde 55’e varan kayıplarımıza karşı;  13 Ocak Pazartesi günü, üretimden gelen gücümüzü kullanarak, tüm iş yerlerimizde iş bırakıyor ve siyasi iktidarı uyarıyoruz.  

Kutlu Ötügen sizi bekliyor hadi gidin, gidin, gidinnn... Hem buraların tadı tuzu da kalmadı, ENAG gerçek enflasyonun ve kira artışlarının %75-80'lere dayandığını söylüyor. Gidin bedava kıl çadırlarda yaşayın mis gibi. At eti yer kımız içer mis gibi yaşar gidersiniz. 

Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunan ceza hukukçusu Dr. Dilek Ekmekçi 'nin, 10 Ocak Cuma günü İstanbul Çağlayan Adliyesi 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde duruşması var. Umuyorum bir an önce özgürlüğüne ve annesine kavuşur. Dilek Ekmekçi, devlet+mafya+siyaset ilişkilerinde "derin" bazı kriminal süreçleri kamuya açık mecralarda yüksek sesle sorgulayan biri isim. Meselenin Ekmekçi açısından duygusal bir boyutu da var. Zira tüm olaylar evlatlık verilmeden önce kaldığı devlet yetiştirme yurtlarıyla bağlantılı olarak gelişiyor. Ekmekçi'nin, biyolojik ailesini araştırırken çok çarpıcı gerçeklerle karşılaşması, devlet yurtlarındaki çocukların çeteler tarafından kullanıldığına dair bulgulara ulaşması, ülkedeki uyuşturucu trafiğiyle hemşerilik çıkar ağlarının ve siyasi güç odaklarının bağlantıları gibi tehlikeli konuları cesaretle sorgulamaktaki ısrarı belli ki birilerini çok öfkelendirdi. İsimler ve şahıslar yerine olaylar ve olgular üzerinde yoğunlaşsaydı be...

Tabii ki kendimim derim. 

Ekonomi her şeydir. Yüksek enflasyon insanların alım gücünü azaltmakla kalmaz, toplumu bir arada tutan güven hissini de silip süpürür. Yeni araştırma ortaya çıkardı: Fakirlik arttıkça güvenilirlik azalıyor* Yüksek enflasyonla birlikte alım gücünün hızla düşmesi, yoksulluğun giderek daha yaygın hale gelmesi, gelir dağılımındaki adaletsizlik, ağır vergi yükünün sabit ücretli emekçinin ve emeklinin sırtına yüklenmesi, derken buna bir de serbest piyasa fırsatçılığının eklenmesi insanları çileden çıkarıyor.  "Eskiden Türk olmaktan gurur duyardım ama artık Türk olduğum için utanıyorum" Bu sözleri bugün markette alış-veriş yaparken duydum. Kasada ayak üstü yapılan sohpetin asıl konusu pahalılık değildi. Kadınlardan biri aynı ürünü iki farklı fırından iki misli fiyat farkıyla aldığından yakınırken, diğeri de aynı ürünü iki farklı tuhafiyeden üç misli fiyat farkıyla aldığından yakınıyordu. Pahalılık zaten tek başına büyük bir sorunken bir de buna eklenen fırsatçığı sindiremiyorlardı....

"İnsanlığa karşı suçlar; imha, cinayet, köleleştirme, işkence, hapis, tecavüz, zorla kürtaj ve diğer cinsel şiddet, siyasi, dini, ırksal ve cinsiyete dayalı zulüm, nüfusun zorla taşınması, kişilerin zorla kaybedilmesi ve bilerek uzun süreli açlığa neden olma gibi insanlık dışı eylemleri içermektedir." Suriye'deki kökten dinci silahlı grupların İdlip merkezli yönetim pratiğinin şeriat hükümleriyle yapıldığını biliyoruz. Bu tür coğrafyalarda kız çocuklarına yönelik taciz ve tecavüzlerden önce erkek çocuklarına bir yönelim yaygındır. Kızlar zaten çocukluk yaşlarında ve hatta ergenlik çağına girmeden evlendirilir. Ve bunların hemen hepsinin müsebbibi toplumdaki yetişkin erkeklerdir.  KİMİNLE YOLA ÇIKTIĞINIZ VE KİME HAMİLİK YAPTIĞINIZ SİZE BÜYÜK BİR SORUMLULUK YÜKLER Türkiye devletini yönetenlerin Suriye'deki kökten dinci silahlı gruplara hamilik yapmasının tehlikleri vardır.  Yürütülen siyasetin; benzer örneklerini gerici toplumlarda gördüğümüz oğlancılık ve küçük kız çoc...

 

6 ay süren Polonez direnişi kazanımla sonuçlandı Sendikaya üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin 6 aylık direnişi kazanımla sonuçlandı. Patron, işçilerin taleplerini kabul etti. Çatalca Adliyesi'nin önündeki direniş çadırının bugün, fabrika önündeki çadırın ise yarın kaldırılacağı ve kutlama yapılacağı bildirildi. DİRENİŞ ÇADIRI KALDIRILACAK Bakanlık'taki toplantıda uzlaşı sağlanırken, Çatalca Adliyesi önünde direnen işçiler adına açıklama yapıldı. Yapılan açıklamada, " İşçi arkadaşlarımız kıdem tazminatlarını alacak. İhbar sürelerini alacak. Boşta geçen 6 aylık süreyi alacaklar. Kıdemine göre sendikal tazminatı alacaklar " denildi. Tekgıda-İş Sendikası 'nın fabrikadaki örgütlülüğünün korunacağı açıklandı. Öte yandan bugün itibarıyla adliye önündeki direniş çadırının kaldırılacağı belirtilirken, yarın da saat 13.00'te fabrika önündeki çadırın kaldırılacağı bildirildi. [ Haber ]

Apartman whatsapp grubuna ilk defa 2011'den bu yana uygunsuz işlerin döndüğü paravan kontratlı dairelerle ilgili bir uyarı mesajı attım. Evlerini kiraya verenlerin kontrattaki kişilerle evi kullananların farklı olabileceği, evin kullanım amacı ve eve girip çıkanlar konusunda dikkatli olmaları gerektiğini yazdım.  Kendisini avukat olarak tanıtan bir apt. sakini niyeyse bu mesajıma en ufak bir mantığı olamayan ve gerçeği yansıtmayan çıkışlar yaptı. Mesajımı da grup yöneticilerine sildirmek istedi. Kraldan çok kralcılık yaptığı ve kendisinin itham altında kaldığını yazdığı için o da potansiyel bir şüpheli olarak kayda geçti. Zira ne tür bir itham altında kaldığına ilişkin soruya da bir yanıt vermedi.  AYRICA Suçu bildirmeme suçunu, suçu ve suçluyu övme suçlarını, olası bir suçu önleme girişimini engelleme çabasının suç olduğunu bilmiyor olması Barolar Birliği adına utanç verici bir durum. Velhasılı kelam, suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçunu s...