Sağ ve sol paramilitarizmin tezgahına gelen Alevi oluşumlar ve Kürtler

Cemaat/hemşerilik/siyasi yandaşlık ilişkileriyle toplum tabanında ve kurumsal yapılanmalarda inşa edilen "Devlet Networkü" kendi başına kriminal bir vaka iken BİZLER adaleti nerede arayacağız?

Ahlaki ve bilişsel kapasitesi düşük insanların sığ önyargılarıyla şekillenen kurumsal bir zihniyetin hakimiyeti altındayız. Hedefe koydukları toplum kesimlerini bölüp parçalamak için sorunlu birkaç kişiyi ve hayat tecrübesi olmayan üç-beş genci satın almaları yetiyor. İşleri bu kadar kolay! Zira bağlantısal tüm verilerimiz, anlık veri akışları da dahil olmak üzere paramiliter güçlerin elinde.

Yıllar yılı maruz kaldığımız saldırı düzenekleri vesilesiyle, sağ ve sol paramilitarizme eklemlenen cemaat/hemşerilik/siyasi parti güç odaklarına çalışan kişi ve adreslerin zihin haritalarına da vakıf olduk: Bilinçaltlarına hakim olan, bastırdıkları ne kadar sapkın eğilim varsa (ensest, pedofili, zina, fuhuş, cinsel her tür obsesyon), bunları bizler aleyhindeki kurgu ve hikayelerde kullanıyorlar. Bizleri paramiliter siber kurgu masalarında istedikleri kılığa sokup ortalığa servis etme işini otomasyona bağlıyorlar. Ne kültürümüzü biliyorlar, ne insanlıktan haberdarlar ne de en ufak bir vicdan kırıntısı taşıyorlar. 

* Bir el itibarsızlaştırma düzeneğini kuruyor,

* bir el yasaları tam aksi yönde suiistimal ederek dava ve soruşturmaları başlatıyor, eş zamanlı olarak Yargı ve Emniyetteki uzantılarını harekete geçiriyor,

* mahkemeler maddi manevi yılgınlığa uğratmanın, haklı ve mağduru kriminalize etmenin aparatı yapılıyor,

* destek aranacak ilk yer olan aile üyeleri, kurulan networklerle ve manipulatif bilgi ve belgenin servis edildiği algoritmalarla engelleniyor.

* hedefteki kişi veya grubun sosyal ve fiziki çevresinden bulunan ya da yerleştirilen kişilerle tezgahlar sağlama bağlanıyor.

(Bunlar şu son yirmi-yirmi beş yıldır Adnan Oktar'cıların, Fetö'cülerin coğrafyamıza zerk ettiği saldırı yöntemleridir)

via alismetamorphosis@blogspot

Yıllardır maruz kaldığım kara propagandayla mücadeleye kendimi o denli kaptırmışım ki söz hakkı verilmeden yargısız infaz edildiğimi çok sonraları fark ettim. Babam da hayatta olmayınca meğer beni kolayca gözden çıkaran basiretsiz aile büyüklerimin*** insafına kalmışım. 

(***) Babam yıllar evvel büyük ablamın evliliğinde yaşadığı sorunlar yüzünden damadını vurdu ve cezaevinde yattı. Annem muhtemelen bu defa benim evliliğimin bakiyesi sorunlar yüzünden erkek kardeşlerime zarar gelmesinden çekindiği için aleyhimdeki yalanlara ortak oldu. Oysa bu kadar aşağı seviyelere düşmesine gerek yoktu. Ben zaten ne evlilik kararıma ne de boşanma süreçlerine kimseyi dahil etmemiştim. Babamın olayından sonra ailemiz dağılmıştı. Annem ve kardeşlerimle yıllarca görüşmedim. Evleneceğimi kendilerine nikahtan bir gün önce haber verdim. Boşandığımı ise psikolog ablamın dışında ailede bilen yoktu. Sessiz sedasız anlaşmalı bir boşanmayla kurtulduğumu zannettiğim sinsi bir manipulatör olan eski eşim F.Kemal Altaylı'nın, TMSF'den uzatmalı sevgilisi ve şimdiki eşi TMSF avukatlarından Nagihan Gür Altaylı'yla birlikte kurdukları tezgahlarda sosyal ve siyasal güç ilişkilerinin yanı sıra ailemdeki bu iletişimsizliği de "işlevsel" hale getirdikdiklerini öğrendim. Annem ve kardeşlerim benim mahvımdan medet uman bu iftiracılarla aynı saflarda bana karşı hareket ederek haklı davama en büyük gölgeyi düşürdüler.  

Hayatımız Türkiye'de işlerin nasıl yürüdüğünü gösteren lab sahasına döndü: Bknz 

Alevi Kürtler olarak sahipsiz kalmış, parçalanmış bir toplumuz. KURUMSAL güç odakları kent yaşamıyla birlikte akrabalık ilişkilerinde artan bu kopukluğu sistemin araçlarıyla kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyorlar. En başta ailem ve yakınlarım, yanlış yola sapanları toplumdan dışlayarak cezalandıran kadim geleneğimizi menfaatleri doğrultusunda suiistimal eden bu güç odaklarının oyununa geldiler.

Devlet içinde devlet olmuş paralel yapılanmalar yıllardır deepfake teknolojisiyle aleyhimizde imaj mühendisliği yapıyorlar: İstihbaratın terörle mücadele için kullanma izni olan casus yazılımları adi tezgah ve kumpaslarda kullanıyorlar, ürettikleri manipulatif bilgi ve belgelerle bizleri istedikleri kılığa sokup ortalığa servis ederek insanlığa karşı suç işliyorlar. 

Yıllardır kamuya açık Blog yazılarımda konuya ilişkin somut bilgileri paylaşıyorum. Ne var ki Emniyet ve Yargı birimleri üç maymunu oynayarak bu suça ortak olmakla kalmıyor, haklı ve mağduru maddi manevi yılgınlığa uğratmaya ve yargı eliyle kriminalize etmeye programlı kurum içi düzeneklerde etkin bir faaliyet yürütüyor: Bkzn.

2000'li yıllardan bu yana bizlere musallat edilen, 15 Temmuz 2016 darbe kalkışmasından sonra da kirli tezgah ve saldırılarına kaldıkları yerden devam eden canlı hücreler, devlet kurumlarında ve farklı siyasi oluşumlarda renklendirme usulüyle varlıklarını sürdürüyorlar. 

Otomasyona bağladıkları nitelikli iftira düzenekleriyle itibar suikastı yapıyorlar 

Telefon ve internet bağlantılarım uzun zamandır paramiliter siber çetelerin takibi altında. Yıllardır dijital hilelerle istedikleri ekleme-çıkarmayı ve kurguyu yapan siber kumanda masalarıyla çalışıyorlar. Paramiliter çetelerin kurumlardaki uzantılarıyla nasıl bir güç sinerjisi oluşturduğunu maruz kaldığım sistematik itibarsızlaştırma düzeneklerinin Emniyet ve Yargıdaki uzantılarından anlamak işten değil. 2017'den bu yana devam eden dava ve soruşturmaların seyri bunun en somut kanıtı.

Aleyhimdeki kara propagandayı başlatan Yozgatlı Gür'ler ve Samsun Çarşambalı Altaylı'lar sırtlarını yasladıkları siyasi güç odaklarına güvenerek durumdan daha fazla kârla çıkmanın hesabını yaptılar ve ağır iftiraları dava dosyalarına geçirecek kadar ileri gittiler. YARGI ve EMNİYET birimleri de onlara çalıştı: Bknz - Suçun Maddi Delillerinin Üretilmesi - Nitelikli İftira Suçu (TCK - 267). 

Hasbelkader hayattayım 

Bana yönelik kurumsal destekli itibarsızlaştırma saldırılarında hikayesi önceden yazılmış şaibeli bir ölümle ya da kurdukları tezgahlarla olası bir nefret saldırısı neticesinde ortadan kaldırılmamın hesabını yaptılar. İtibarsızlaştırma düzenekleriyle sınırlı kalmayıp cana kast ettiklerini düşündüren somut olaylar orta yerde duruyor. 2020 Haziran'ında evimde aniden yaşadığım kaynağı hâlâ muamma kimyasal zehirlenmenin bu düzeneklerden bağımsız olmadığını düşünüyorum. 

Beni dijital takibe alanlar yıllarca ellerini kollarını sallayarak evime girip çıkmışlar

Her şey aklıma gelirdi ancak konut dokunulmazlığımı ihlal edecekleri aklımın ucundan geçmezdi. 2019'da ortaya çıkan kanıtlardan konut dokunulmazlığımın çocuk istismarcısı çeteler tarafından ihlal edildiğini öğrendim. Oysa 2018 Şubat'ında binada yaşanan şüpheli durumlar üzerine mahalle karakoluna gidip soruşturma talebinde bulunmuştum. Konuyla ilgilenen memurun  talebimi işleme koymadığını anlamam uzun sürmedi. Zira şikayete konu olan uygunsuz olaylar azalacağı yerde artışa geçti. 

2019'da sosyal medyada önüme düşen görüntülerden çocuk istismarcısı sapkın çetelerin evime girip çıktığını, uygunsuz içerikler üreterek ortalığa servis ettiklerini öğrenmenin şokunu yaşadım. 2018'deki soruşturma talebim hesaba katılırsa bu işin içinde Emniyetle bağlantılı birilerinin olduğunu tahmin etmek zor değildi. 

Beni maddi manevi yılgınlığa uğratmak için Emniyet ve Yargıdaki uzantılarıyla itibarsızlaştırma çetelerini eş zamanlı ve koordineli biçimde kullandıkları ortada. Bu durum evimizde, binamızda, mahallemizde huzurumuzu kaçıran çetelerin ve kurumlardaki işbirlikçilerinin gücünü göstermeye yetiyor. 








Bu blogdaki popüler yayınlar

Akran ve siber zorbalıklarıyla çocukları kullanarak evlerin içine sızıyorlar

Film yapımcısı gibi çalışan kurgu ekipleri ve troll ağları