Welcome to Ela's Republic Şinpū Tokubetsu Kōgek

SAĞ VE SOL PARAMİLİTER SİBER KUMANDA MASALARININ ÇAPRAZ SALDIRILARINA MARUZ KALDIĞIMIZ BİR DEVLET ÇATISI ALTINDA GÜVENDE DEĞİLİZ.   ÖRTÜK FİŞLEMELER TARİHİN HİÇBİR DÖNEMİNDE OLMAYAN YENİ TEKNOLOJİLERLE OTOMASYONA BAĞLANMIŞ DURUMDA. via alismetamorphosis@blogspot DEVLETİN GÖREVİ MAĞDURİYET YARATMAK DEĞİLDİR  DEVLETİN GÖREVİ MAĞDURİYETLERİ GİDERMEK VE BAŞTA ÇOCUKLAR VE KADINLAR OLMAK ÜZERE TOPLUMUN GÜVENLİĞİ SAĞLAMAKTIR Yapay Zeka destekli Emniyet/İstihbarat soruşturmalarında algoritmadaki hatalara ek olarak art niyetli dikkat çeldirmelerin devreye girmesiyle sistematik itibarsızlaştırma saldırıları başladı. " Ön yargı otomasyonu "na dönüşen kurumsal veri bankalarına girilen her bir hatalı bilgi  yapay zeka programlarının kullanıldığı  Emniyet/İstihbarat soruşturmalarını manipule ediyor.  Basit bir davanın  İNTERPOL  soruşturma aşamasına gelmesinin  arka planında bu sistemin art niyetli kişilerce manipule edilmesi yatıyor. Profesyonel d ikkat çeldir...

Ben dahil kimsenin ahını almanızı tavsiye etmem... On küsur yıldır benimle uğraşan taşeron troller   sağ ve sol paramilitarizmin  kumanda masalarının en kirli ayak işlerinde kullanıldılar. İçinde debelendikleri troll piyasasında en başta kendilerini yaktılar. Hiç hesaba katmadıkları gerçekler yüzünden birilerine avcılık yaparken kendileri av oldular. Bu işler böyle... Bana gelirsek ben on lar sayesinde ne idüğü meçhul yalancı bir manipulatörle ömrümü tüketmekten on beş yıl zararla kurtuldum.  Her şerde bir hayır var derler.   Gözüme inen perdenin kalkmasına vesile oldular. Bu durum muhtelemen kötülükten başka şey istemeyen ergen taşeron trollerin hesaba katmadığı istisnai bir durumdu. Arz/taleple çalışan itibarsızlaştırma pazarında beni hedef göstererek b u işlerden maddi manevi çıkar gözetenler - ki bunların en başında TMSF avukatlarından Nagihan Gür Altaylı geliyor - aleyhimdeki sefil  yalan ve iftiralardan çıkar elde etmiş olabilirler. Olmayan kuyruğuma t...

Tontonlarla Ponponların İktidar Savaşı - Reloaded / MS 2025 - Türkiye

  via alismetamorphosis.blogspot Hiç tanımadığım insanların hakları için mücadele eden biri olarak bana ve evladıma yapılanlara sessiz kalmak olmazdı. Kazıdıkça ortaya ardı ardına sıralanan zincirleme hak ihlalleri çıktı.  Son 5-6 yıldır elimi attığım her işin altından istisnasız çok kötü kokular geliyor.  Sosyal ve fiziki çevremden satın alınmış kişilerle itibarsızlaştırma düzenekleri kurdular. Bana ve dolayısıyla evladıma zarar verenlerle, telafisi imkansız yıllarımıza sebep olanlarla elbette görülecek hesabım var.   TMSF Yozgat kontenjanından avukat  Nagihan Gür Altaylı' nın psikolojik istismarını engellemek için oğlum Cem lehine altı aylık tedbir kararı:   İstanbul Anadolu 9. Aile Mahkemesi Esas No: 2017/102 - Karar No: 2017/104. Oğlum lehine hakkında altı ay uzaklaştırma kararı verilen babasının eşi, TMSF Yozgat kontenjanından avukat Nagihan Gür Altaylı ile oğlumun altı aydan sonraki ilk teması bütün filmi başa sarmaya yetmişti. Hafta sonralı bab...

via alismetamorphosis.blogspot Blog yazılarımın dışında şahsi olarak tanınmamı gerektirecek herhangi bir durum olmamasına rağmen kamusal alanda birbirine benzer izaha muhtaç olaylar ardı ardına gelmeye başladı. Zaman içerisinde benzer süreçleri kayıt altına  aldığımda ortaya şüpheye yer bırakmayan profesyonel manipulasyon düzeneleri çıktı.  Maruz kaldığım saldırıların derinliğini ve çapını hesaba kattığımda bu işin büyük bir pazarının olduğunu söyleyebilirim.  İtibarsızlaştırma saldırılarının ilk nüveleri on yıl kadar evvel görünmeye başladı. Adım attığım her yerde manipulasyonun gücünü görmek işten değildi. Yasa dışı dijital takiplerde anlık/çoklu konum tespitleriyle ve eş zamanlı olarak mesajlaşma gruplarını yöneten programlarla gittiğiniz her yere sizi zan altında bırakan uygunsuz içerikleri servis ediyorlar: mahalledeki pazar esnafından randevu aldığınız doktora, davaların ve soruşturmaların yürütüldüğü Emniyet ve Yargı birimlerine, hemen her yere.  Bu işten madd...

İnsanlara laboratuvar faresi muamelesi yapan sağ ve sol paramiliter siber kumanda masalarıyla imtihan edildik. Yasa ve ahlak dışı bir düzenekte gasp üzerine kurulan piyasadan nemalanmak için sıraya girmeyen kalmamış! via alismetamorphosis.blogspot Yakın çevrem dahil çoğu insan psiko-siber algı oyunlarıyla zihinlerinde inşa edilen zanları/sanrıları destekleyen yalan ve iftiralara inanmayı tercih etti. Üstelik - hiç değilse - şu son sekiz yıldır defalarca kez kamuya açık Blog yazılarımda somut gerçekleri ortaya sermeme rağmen!  İçine çekildikleri bataklığın derinliği ve çapı hakkında en ufak bir fikri olmayan insanlara nitelikli iftiralarda rol verildi. Özel hayatlarında şantaj malzemesi yapılan kimi açıkların üzerinin kapatılması karşılığında aleyhimdeki adi yalanlara ortaklık edenler oldu.  Aile yakınlarımın gerçeği görmemekteki dirençlerinin diyeti seksenine merdiven dayamış büyüklerimizin dahi adi çetelerin tuzağına düşürülmesi olmamalıydı. Bir topluluğu şu raddeye ancak k...

16 Mart 1988 yılında çoğu kadın ve çocuklardan oluşan 5 bini aşkın Kürt, Irak’ın devrik diktatörü Saddam Hüseyin'in emriyle Halepçe'ye savaş uçaklarıyla düzenlenen bombardımanda kullanılan kimyasal silahlarla katledildi.  Tarihe Halepçe Katliamı olarak geçen bu insanlık dışı saldırı, Saddam Hüseyin liderliğindeki Baas rejiminin Kürt halkına karşı 1986-1989 yılları arasında sistematik olarak sürdürdüğü Enfal Soykırımı’nın en acı ve en son etabıydı.  Katliamda çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere 5 bini aşkın kişi katledildi, 10 binden fazla kişi de yaralandı.  İstatistiklere göre kurbanların yüzde 68'i 18 yaşın altındaydı. Kimyasal saldırının ardından 216 köyden 198'i tamamen yok oldu. Bölgenin hayvancılığı, tarımı ve doğal kaynakları yüzde 100 zarar gördü.  Kimyasal saldırı, 17 Mart 2011'de Irak Parlamentosunda soykırım ilan edildi. Ancak Irak Hükümeti, henüz mağdurlara tazminat ödemedi.

Şeker kız Candy - Bir toplum ne zaman kaybeder? Rakun Kurin - İnsanların ailesine, dostuna, konu komşusuna anlayışı ve merhameti bittiği zaman.

Suriye'deki mazlum Alevilere zorbalık ve katliamdan vazgeçeceğiniz, cinayet orucu da tutabileceğiniz bir Ramazan olması ümidiyle. Eski rejimin lideri Beşar Esat "şiddet tekeli devletin elinde" olduğu için muhaliflerini baskı ve zorbalıkla duruduracağını zannetti. Olanları tüm dünya gördü. Colani liderliğindeki kurucu hükümet daha devlet olmadan Alevileri katlimdan geçirmeyi bir devlet politikası yapıyor. Bunlara Türkiye'den destek çıkan, katliamı alkışlayan bir güruh da var. Biz bunları zihin hanemize kalın harflerle yazıyoruz. Kin ve öfke eken kin ve öfke biçer.

via alismetamorphosis.blogspot İnternetin yaygın hale gelmesiyle birlikte yapay zeka algoritmalarıyla desteklenen sanal hipnoz  ve subliminal yönlendirme araçları yaşamımızın bir parçası haline geldi.  Psiko-siber teknikler gerek firmalar gerekse siber çetelere eklemlenen organize suç yapılanmaları tarafından kontrolsüz biçimde kullanılıyor.   Bilim, insanlığa ve doğaya hizmet ettiği sürece kıymetlidir Bilimsel etik kuralları sorgulayan mekanizmalar bulunmadığından, her şey daha fazla para kazanmaya odaklı yapılıyor.  Psikolojik yönlendirmeler klasik reklam anlayışının ötesine geçerek algoritmalarla otomasyona bağlanıyor. Zihinleri kolay iğdiş edilen çocuklar kontrolsüz psikolojik yönlendirmelerin ve reklam dünyasının hedef kitlesi haline getiriliyor. Çocukların a lgı biçimleri nihai hedeflerine henüz tam vakıf olmadığımız güç odakları tarafından şekillendiriliyor. İnsana salt tüketici mantığıyla bakan şirketlere ya da yasa ve ahlak dışı düzeneklerden devasa ...

Suriye'nin kadim halkı Alevileri kökten dincilerin katliam girişimlerine karşı savunmasız bıraktılar. Ölümler her geçen gün artıyor.  Sosyal medyaya öyle görüntüler düşüyor ki insan olmaktan utanç duymamak mümkün değil. HTŞ liderliğinde kurulan Suriye geçici hükümetini kabul etmeyen Alevilere yönelik askeri operasyonlar katliama dönüşüyor. Yeni hükümete karşı herhangi bir isyan hareketi yokken  de bu insanların evleri, çiftlikleri basıldı. Adam kaçırmalar, yargısız infazlar oldu. Medyaya düşen görüntülerde Şam'a bağlı silahlı askeri birliklerin sivilleri, gencecik insanları gözlerini kırpmadan öldürdüğü, insanların evlerini ateşli silahlarla taradığı görülüyor. Toplu katliamlar, adam kaçırmalar, yargısız infazlar ve onur kırıcı eylemlerindeki ısrarları bu zihniyetin hiçbir zaman muhatap alınamayacak seviyesizlikte olduğunu kanıtlıyor. Aleviler Suriye nüfusunun yaklaşık yüzde 10'unu oluşturuyor. Hatay'ın güneyinde sahil hattının devamındaki Lazkiye, Alevilerin yoğunlaştı...

Nişanyan'ın ne dediği onu ilgilendirir. Gerçeği yansıtmayan, Kürtlerin aleyhine olan söylemleri varsa bunları çürütecek argumalarla karşılık verilir. Cezaevi izni, doğumgünü, dansöz mansöz... Bu tür bel altı vurmalar Kürtlere hiçbir şey kazandırmadığı gibi düşürülmek istenen seviyeyi daha da aşağı çeker. Not1 : Dansöz olayının *birgün lazım olurcu* istihbaratın işi olduğuna dair şüphelerim var. Zira dansöz bir anda ortaya çıkıyor, anında flaşlar patlıyor ve ertesi gün gazetelere manşet oluyor.  Not2 : Kürtler de en az Gazzeliler kadar naifler. Onlar da onar öldüklerinde herkesin  yas tutacağını zannettiler. Ölen çoluk çocuk kimsenin umurunda değil. Bunun ispatı ortada: ABD Gazze'yi Riveria yapmanın, Arap Ligi de 53 milyar dolarlık bütçeyle Gazze'yi kendi inşa etmenin, her iki taraf ta Hindistan'ı Avrupa'ya bağlayacak olan ticaret yolundan ve Akdenizdeki enerji kaynaklarından daha büyük pay kapmanın derdinde.  Velhasılı kelam, birilerinin vicdanını muhasebe ederek mü...

Sistematik manipulasyonlara maruz kalan toplumların ne onuru ne saygınlığı ne de geleceği olur. Gençleri adi çeteler tarafından ara eleman olarak devşirilir. Çocukları istismar edilir. Yaşlıları ona buna madara edilir. Diğer toplum kesimlerinde durum pek de farklı olmamakla birlikte Biz Alevi Kürtler olarak bu haldeyiz! via alismetamorphosis.blogspot ALGI YÖNETİYORLAR.  UCUZ GÜNDEMLERLE, DEZENFORMASYONLA KİŞİLERİ İTİBARSIZLAŞTIRIYORLAR VE EMİN OLUN BUNU BEDAVAYA YAPMIYORLAR 2011'den bu yana para-militer faşist çetelerin bana, aileme ve Alevi Kürt toplumuna yönelik olarak başlattığı sistematik itibarsızlaştırma saldırıları, 2013-2015 tarihlerinde Kürt ve sol/seküler çevrelere ihale edildi. Bu süreçte sağ ve sol çıkar grupları arasında köprü vazifesi gören kilit kişiler kullanıldı. Aşağıdaki hesabın sahibini ve türevlerini tanımıyorum ama emin olduğum bir şey var, algı yönetmeyi bedavaya yapmıyorlar. Çok taraflı oynuyorlar. Sağ paramiliterizmden Sedat Peker gibi isimlerle olan ...

Orta Doğu'da k imseye kendi inancını dayatmayan tek inanç biçimi : Alevilik

Tarihte anatomi ile ilgili ilk yazılı bilgiler Crotonlu Alcmeon’dan kalmıştır. Bu bilgilere göre, hayatının büyük kısmını İskenderiye’de sürdürmüş olan Khalkedonlu Herophilos i nsan kadavrası ve canlı bedenler üzerinde  çalışma yapan ilk bilim insanıdır.  Suçluları deneylerinde kobay olarak kullanan Khalkedonlu Herophilos ve çağdaşı Keoslu Herasistratos (İ.Ö 3.yy), anatomi konusunda kayda değer ilk tıbbi kavramları geliştirmişlerdir. Kullandıkları yöntemler, deneklerini - muhtemelen hâlâ canlıyken - parçalara ayırmayı da içeriyordu. Canlı otopsilerde sinir sistemini inceleyerek duyusal ve motor sinirler arasındaki farkı anlayacak ve nihayet kan dolaşımını keşfedeceklerdi. Oniki parmak bağırsağını ilk kez tanımlayan ve isimlendiren kişi Herophilos'tu. 

1980 askeri darbesiyle birlikte  resmi ve özel hayatta tamamen yasaklanan  Kürtçe 25 Ocak 1991'de serbest bırakıldı [ Kaynak: Marksist.org ] Kürtçenin "yasak" bir dil olması, cumhuriyet tarihiyle birlikte başlayan bir süreç. Osmanlı İmparatorluğu'nda "Kürt" ve "Kürdistan" kavramları resmen kullanılıyordu; Kürt dili üzerinde yasak olmadığı gibi, II. Meşrutiyet döneminde çok sayıda Kürtçe yayın vardı. Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte Kürtler ve Kürtçe inkâr edilmeye başlandı; 1980'e kadar resmen yasak konmasa bile Kürtçe konuşmanın bedeli hapis ve ölüm oldu. Mustafa Kemal, Ocak 1923'te İzmit'te yaptığı bir konuşmada şöyle diyordu: "Kürt meselesi, bizim yani Türklerin menfaatine olarak da kesinlikle söz konusu olamaz. Çünkü bildiğiniz gibi bizim milli sınırlarımız içinde bulunan Kürt unsurlar öylesine yerleşmişlerdir ki pek sınırlı yerlerde yoğun durumdadırlar. Fakat yoğunluklarını kaybede ede ve Türk unsurların içine gire gire öyle...

Devletin imkânlarıyla toplumun ortak değerlerini alaşağı eden kurumsallaşmış cemaat/hemşerilik/siyasi güç odakları ve sosyal hayattaki izdüşümleri via alismetamorphosis.blogspot ÜLKEDE YEŞEREN YENİ TİP NOMENKLATURANIN ÇALIŞMA YÖNTEMİNE  MARUZ KALDIĞIMIZ KEPAZE SALDIRILAR VESİLESİYLE VAKIF OLDUK Hatalı varsayımlarla kurdukları tezgahların tuzla buz olması yerine, meselenin çözümünü yalan ve iftiraların dozunu her defasında daha da artırarak benim mahvımda buldular. Bilinçaltlarına hakim olan ne kadar sapkın eğilim varsa aleyhimdeki düzeneklerde kullandılar.  TMSF personeli Fatih Kemal Altaylı belli ki " BİRİLERİNE " lazımdı. Ancak meseleden maddi manevi maksimum kârla çıkmanın hesabını yapanlar, kurdukları oyun ve tezgahlar tutmayınca, kurumsal arka planı olan nitelikli iftira düzeneklerinden medet umdular. İtibarsızlaştırma saldırılarında arzu ettikleri istihbarat Mayıs 2011'de Kıbrıs'tan geldi. Ne var ki istihbarat yanlıştı. Saldırıyı düzenleyenler  sağcı taşeron çet...

F ikirlerin sürekli müzakere ve mübadele edilebileceği, antik yunan medeniyetinden esinlenen yeni bir "modern" çağ inşa edilebilir mi? metamodernizm kavramı bunun inşası için mi öne sürüldü? Bu çok katmanlı ve derin bir soru. Hem Antik Yunan medeniyetinden esinlenen bir "modern" çağ fikrini hem de metamodernizmin bu bağlamdaki rolünü ele alalım. Antik Yunan’dan Esinlenen Bir Modern Çağ Antik Yunan medeniyeti, özellikle Atina demokrasisi, fikirlerin açıkça tartışıldığı agora (kamusal alan) kültürü ve Sokratik diyalog gibi unsurlarıyla, fikirlerin sürekli müzakere ve mübadele edildiği bir model sunar. Filozoflar (Sokrates, Platon, Aristoteles), retorik ustaları ve yurttaşların katılımı, bu dönemi bir tür "açık fikir pazarı" olarak öne çıkarır. Bu modeli modern bir çağa uyarlama fikri şu şekilde düşünülebilir: Agora’nın Yeniden Canlandırılması : Dijital çağda, sosyal medya ve çevrimiçi platformlar, Antik Yunan agorasının modern bir karşılığı olabilir. Ancak, ...