Temel hakların pazarlık konusu olduğu bir toplumda demokrasiden bahsedemeyiz

Geçen yüzyılda tekçi devletin kıvanç duyduğu baskı ve ayrımcılık politikaları günümüz koşullarında birer utanç karinesine dönüşmüştür. En pespaye insanları bizden üstün tutan sistem sahibine de huzur vermeyecektir

Milliyetçi muhafazakarkarlın yerden yere vurduğu SSCB parçalandıktan sonra her parçada herkes hem kendi anadillerini geliştirip çoğaltmıştı hem de dillerine bir de Rusça'yı eklemişlerdi. Demek ki Türkiye Cumhuriyetiyle aynı çağda istenirse oluyormuş. Ne var ki kendisini Kürt karşıtlığıyla var eden kurucu ideolojiyi masaya yatırmak kimsenin işine gelmiyor.

 "Cumhuriyet" yani halkın iktidarı ile anadilde eğitim yasağı yanyana gelebiliyor, ne kadar ilginç değil mi?!.. 80'li yıllarda Kürtçeye sınırlı serbestlik tanınmış ve Özal döneminde ilk defa Kürtçe müzik kasetleri çalınmaya başlanmıştı. 12 Eylül darbesiyle resmi olarak yasaklamış olsa da Kürtçe kendi anayurdunda başından beri Cumhuriyetin yasaklı diliydi. Annelerimiz kamusal alanda kendi aralarında anadilleriyle konuşurken dahi hiç tanımadığımız adamların uyarıda bulunduğu bir toplum inşa edildi. Böyle bir toplum yapısında onurdan, saygıdan, huzurdan, kardeşlikten bahsedebilir miyiz?!


Bu blogdaki popüler yayınlar

Akran ve siber zorbalıklarıyla çocukları kullanarak evlerin içine sızıyorlar

Film yapımcısı gibi çalışan kurgu ekipleri ve troll ağları

Hz Musa'yı Isıran Köpek