Welcome to Ela's Republic Şinpū Tokubetsu Kōgek

Tuhaf olan tam olarak ne? Yıllardır cemaat/hemşerilik ilişkilerinde adam kayırmayı, liyakatı ortadan kaldıran ahbap/çavuş düzenini tefe koyan biriyim. Ancak kültürün ortak öğelerini, tasada ve sevinçte birlik olma ülküsünü bunlarla karıştırmayacak kadar da buralıyım. Özgür Özel ve Bülent Arınç bildiğim kadarıyla Manisa ili kökenlidir. Aynı cenazede bulunmaları hayatın olağan akışına uygundur. Bunun arkasından başka bir ilişki ağı çıkarsa o zaman da onu konuşuruz. Şu hikayede görünürde tuhaf bir durum yok. Kaldı ki her ikisi de siyasetçi kimliklerinin yanı sıra hakim ulusun ve mezhebin birer temsilcisidir. Yan yana olmaları müesses nizamın kodlarıyla da tam uyumludur. Biri sol diğer sağ siyaset yapsalar da nihayetinde Sünni birer Türktür. Arınç'ın akrabasının cenazesinde Kemal Kılıçdaroğlu olsaydı ve Arınç Kılıçdaroğlu'na minnet mesajında bulunsaydı, işte bunun bir haber değeri olurdu.    AK Partili Bülent Arınç'tan CHP lideri Özgür Özel'e övgüler: "Özgür Özel’i b...

Geniş halk kitlelerinin popüler liderlere aşkı duygulardan ibaret değil. O liderler olmazı olur yaparlar. Halk da buna razıdır. Çıkarlarına hizmet ettiği sürece.... Biz buna ahlaki erozyonun kolektif hali diyoruz.  Ekonomik buhran önce ahlakı çürütür. Tavandan tabana çift yönlü çürümenin canlı şahitliğini yaparken elimizden hiçbir şeyin gelmiyor olması bizlerin trajedisidir. Mesele yalnızca abd'nin İran ambargolarını delen örtük doğalgaz/petrol-altın ticaretiyle sınırlı olsa ben şahsen buna çok da muhalefet etmem. Ancak ticaretin bu boyutunun dahi bürokraside ne denli bir yozlaşmaya yol açtığını "rüşveti önden verilen memur" örneklerinden biliyoruz. Memurla kalsa iyi, koca koca bakanların rüşvet batağına saplandığını gördük. Medya konuyu öylesine geçti, bakanlar istifa ettirildi, unutuldu gitti... 2018'den bu yana dövizdeki değer artışını aşmak (daha doğrusu Türk Lirası'nın hızla değer kaybetmesinin önüne geçmek)  için kaynak yartımında Latin Amerika ve Orta Asya ...

Aksan, farklı bir dili konuşurken hedef dildeki telaffuzunun kendi ana diline benzemesidir. Türkiye'de Lazların konuştuğu Türkçe, Kürtlerin konuştuğu Türkçe gibi aksanlıdır. Çünkü Türkçe, Lazlar ve Kürtler için ikinci dildir.  Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki eğitim hamleleri - asimilasyon politikaları üzerine inşa edilmiş olsa da - zamanının çok ötesinde bir devrim niteliği taşıyordu. İstanbul lehçesini baz alan milli eğitim olmasaydı, bırakın aksanlı Türkçe konuşan Lazları ya da Kürtleri, bir Denizlili Türk köylüsünün bir Çorumlu Türkü ya da bir Trakyalının bir Karslıyı anlaması pek kolay olmazdı. 

Bana sorsalardı ben ne Kürt ne Ermeni ne de Türk olmak isterdim. Ben Norveçli olmak isterdim. Deli miyim Ortadoğulu olayım?! Şaka bir yana ben Kızılbaş Kürdüm. TC E-DEVLET Soy kaydımız 1844 Canne neneme kadar uzanır. Memleketimiz, köyümüz aynı. Büyük zorluklar çekmiş Kızılbaş Kürt dedelerimin, nenelerimin ve onlardan önceki atalarımın başımın üstünde yerleri var. Sistematik asimilasyon politikalarına maruz kalsak da ruhumuzu başkaları gibi satışa çıkarmadık çok şükür. Not - Benim atalarım yüz yıllardır kendi ana yurtlarında yaşarken Balkanlar ve Kafkaslardan bu topraklara tehcir edilen seceresi kayıp devşirmelerin Türk milliyetçiliğiyle kraldan çok kralcılık yapmalarından ziyadesiyle sıkılmış durumdayız!

Kurucu kadronun uyguladığı tekçi politikalar zamanın ruhuyla izah edilebilir. Yasakçılık bir imkandı. Bu imkan meydana çıktığında tercihen * kullanıldı ve kalıcı hale getirildi. Ancak 21.yy'da anadilde eğitim gibi bir toplumun en temel haklarının kriminalize edilmesi kabul edilemez.  Kürtler adına politika yapan Dem Parti ve öncüllerinin en büyük hatası biz Kürtlerin en temel haklarını diğer idealist politikalara sığdırarak marjinalleştirmeleridir. Amiyane tabirle; temel haklarımızı sulandırmalarıdır.  Dem Parti ile MHP üvey de olsalar aynı zihniyete hizmet etmeleri bakımından kardeştir. Dem Partinin "Türkiyelileşme siyaseti" MHP'ye yaramıştır. Zaman Kürtlerin aleyhine işlerken temel haklar sandıktan sandığa seçim konusu olmanın ötesine geçememiştir. Bu da en çok tekçilik bayrağını taşıyan MHP zihniyetinin işine gelmiştir. Türkiye'nin en büyük üçüncü partisi olan Dem Partinin, Kürt halkının temel haklarında en ufak bir kazanım elde edilememesindeki sorumluluğu bü...

 

Devletin pragmatik ve rasyonel bir yapı arz ettiğini aslında hepimiz biliyoruz da... Diplomatik teamüllere bile katlanamayan duygusallık her iki tarafta da mevcut.

Türklerin sabah akşam apple tea içtiklerini zanneden İngiliz turist gibi bakıyorum bu sulandırılmış halay olaylarına...  Fonda cızırtılı bir müzik. Sadece oynayanlar eğleniyor. Eğlenmek güzeldir ama her şeyin suyunu çıkarırken durup bir düşünmeye de ihtiyacımız var.  Not - "Çingene çalar Kürt oynar" lafını ilk defa çok ileri yaşlarımda duyduğumda şaşırmıştım. Zira bizde sadece düğünlerde oynanır. Alhaslıların düğünleri çok güzel olur mesela. Kepezlilerinki de fena değildir. En sevdiğim halay sahnesi düğünün sonlarına doğru, kıyıda köşede kurdukları gizli alkol masasında iyice demlenen büyüklerin halayı olurdu. Kafaları güzelken çok eğlendirirlerdi milleti. Devrilmemek için birbirine yaslandıklarından halayda eğik duvar gibi görünürdü.

İsimleri uyuşturucu ve fuhuş çeteleriyle birlikte anılan nice milliyetçi muhafazakarların, arkalarına dev Türk Bayrağını alarak sosyal medyaya servis ettiği pozları liste halinde buraya dökmek bana düşmemeli. Eğer bayrağın değerini teslim etmek istiyorsanız mücadeleyi önce buradan başlatmalısınız; Kürtlerden değil, kendi evinizin içinden! Garibanların çocuklarına, yetiştirme yurdundaki kızlara nasıl kıydınız da elin pisliklerinin eğlence malzemesi yaptınız, önce bunların hesabını verin. Not -  via alismetamorphosis - Mehmet Şimşek'in "yerel halk" ifadesi, Orhan Pamuk'un simitçiye "poğacacı" diye seslenmesi gibi bir durum. Yıllarca yurtdışında yaşamış bu insanların halkın yanlış anlayacağı ifadeler kullanmasına büyük manalar yükleyerek siyasi propaganda yapan milliyetçiler, aydınlıkçılar, ulusalcılar derin bir acizlik içerisinde olmalılar. Zira neoliberal sömürü politikalarının altına imza atanlar en başta kendileri.  Arka kapılarda her ne olduysa bir anda t...

" Kocam benimle ilgilenmiyor " diyen arkadaşına " Babydoll " al tavsiyesinde bulunan kadının Arap versiyonu... Babydoll'le kurtulacağına inanılan yuvalar cumhuriyeti: Bknz.

- Keşke kalbin kırılsaydı! - Yok keşke senin kalbin kapansaydı, benim kalbim niye kırılacakmış?!

Türkiye'de her pisliğini bayrakla, dev Atatürk posterleriyle ya da dini sembollerle kamufle etmeye çalışan nice kriminal profil var. Adnan Oktar'cıların firari sapkın müridi de onlardan biri. Siyaset, yargı ve iş dünyasında kilit konumda olan kişilere kaset/kumpas/şantaj ağıyla tuzak kurarak ülkeyi UÇKUR SİYASETİNE mahkum eden kirli geleneğin öncüleri FETÖ ve Adnan Oktar'cılardır. Bu kirli gelenek, internet kullanma yaşının düşmesiyle birlikte,  reşit olmamış çocukların  dahil edildiği düzeneklerde, para-militer siber çeteler ve yerellerdeki işbirlikçileriyle sürmektedir. Mevcut değerleri yerlerine yenileri konmaksızın hızla yok eden, gençleri çağa uyarlanmış yeni suç mahallerine sürükleyen derin çürümenin önüne ancak siyaset üstü güçlü, kararlı bir iradeyle ve planlı bilimsel yaklaşımlarla geçilebilir. Eğer ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti, toplumu ayakta tutan ortak bütün değerleri değersizleştiren Paralel/Derin devletin bakiyesi para-militer suç yapılanmalarını alaşağı e...

"Kapitalizmin büyük numarası piyasa; sen öylesine muazzam bir icatsın ki siyasi karar erklerine sağladığın koruyucu kalkan işlevi halkı yerle yeksan ederken, siyasileri abad etmektedir!.. sistem mantığına göre izlenen olağan işleyiştir, çünkü kapitalist dokulu burjuva hükümetlerinin birincil görevi halkı korumak değil, burjuvazi sınıfının yanında olmaktır. Kapitalist devletlerde hükümetler sermayenin, günümüzde de uluslararası sermayenin hizmetindedir. " [ Evrensel ]  

Geçen yüzyılda tekçi devletin kıvanç duyduğu baskı ve ayrımcılık politikaları günümüz koşullarında birer utanç karinesine dönüşmüştür. En pespaye insanları bizden üstün tutan sistem sahibine de huzur vermeyecektir Milliyetçi muhafazakarkarlın yerden yere vurduğu SSCB parçalandıktan sonra her parçada herkes hem kendi anadillerini geliştirip çoğaltmıştı hem de dillerine bir de Rusça'yı eklemişlerdi. Demek ki Türkiye Cumhuriyetiyle aynı çağda istenirse oluyormuş. Ne var ki kendisini Kürt karşıtlığıyla var eden kurucu ideolojiyi masaya yatırmak kimsenin işine gelmiyor.  "Cumhuriyet" yani halkın iktidarı ile anadilde eğitim yasağı yanyana gelebiliyor, ne kadar ilginç değil mi?!.. 80'li yıllarda Kürtçeye sınırlı serbestlik tanınmış ve Özal döneminde ilk defa Kürtçe müzik kasetleri çalınmaya başlanmıştı. 12 Eylül darbesiyle resmi olarak yasaklamış olsa da Kürtçe kendi anayurdunda başından beri Cumhuriyetin yasaklı diliydi. Annelerimiz kamusal alanda kendi aralarında anadill...

 Vardır elbet Allah'ın bi hikmeti...

Hamas'ın temsil ettiği ideoloji kendi halkına binlerce ölüm karşısında insanlık ötesi ve mantık dışı bir metanet aşılamaktır. Gazze İsrail barbarlığı kadar Hamas'ın başarısızlığının da bir resmidir. Kendi halkını zalimlerden koruyamayan hiçbir ideolojinin kendisini toplumuna dayatma lüksü olmamalıdır! Biz bunu kendi topraklarımızda bilfiil yaşdık, yaşıyoruz. Kürdüz, yani Türk değiliz,  ama Kürtlüğü savunur görünen derin devlet projeleriyle özümüzden kopup yok oluyoruz. 2015-2016 iç savaş denemeleriyle yaşanan tarihi bükülmeyi saymazsak; binlerce köyün yakıldığı, faili belli cinayetlerin yaşandığı evreden çağa uyarlanan yeni asimilasyon evresine çoktan geçildi. Dizleri üzerine çöktürülen Kürtlüğün sessiz beyaz ölümünü tecrübe ediyoruz. "Hamas’ın İsrail’e karşı sergilediği barbarlık “eğersiz” ve “amasız”, şiddetle kınanmalıdır. Köylerdeki, kibbutzlardaki ve bir müzik festivalindeki sivillerin öldürülmesi, tecavüze maruz kalması ve kaçırılması Hamas’ın gerçek amacının İsrail ...

* İnsan rasyonel olduğu kadar sınıflar-üstü irrasyonel de bir varlık değil midir? * Marksistler Hikmet Kıvılcımlı'ya inançlı olduğu için burun mu kıvıracak? Sadık Usta ve Dücane Cündioğlu'nun felsefe, dogmatizm, din ve ideolojiler çerçevesindeki tartışmalarına Ufuk Uras da eklendi. * Mehmet Ali Ağca Ufuk Uras'ın liseden sınıf arkadaşıymış? wow yahi.

Tek bir takipçisi dahi olmayan, istatistikleri yerlerde sürünen sayfam kimler tarafından dublike ediliyor bilmiyorum. Aynı durum Alis ve Pares sayfaları için de geçerli. Çok da takılmıyorum bu tür şeylere ama bunu yapan art niyetli kişiler umuyorum sağlam bir osmanlı tokadı yerler. Link aynı ama saatler farklı.

“Nasıl yaşaman gerektiğini, kendini nasıl mutlu edeceğini söyleyen kitap türünden nefret ediyorum. Filozofların bu seviyede size iyi haberleri yok. Felsefenin ilk görevinin ne kadar boktan bir durumda olduğunuzu anlamanızı sağlamak olduğuna inanıyorum! “ - Slavoj Žižek

Parasal ilişkilerin imanı yok    Dünyanın en zenginleri olan Körfez İslam Ülkelerinin Gazze'deki soykırım karşısındaki tutumu bunun en büyük ispatıdır.  "İslamcı politikacı ve yazarlar, Erdoğan yönetiminin, 'katil Netanyahu!' merkezli açıklamalarını, Türkiye’nin 'bölgesel gücü ve tayin edici misyonu'na kanıt göstermelerine karşın, bu güç ve misyon siyonist katliam ve yıkım karşısında yaptırımcı bir özellik göstermemektedir. Bazı İslamcı tarikat yöneticilerinin İsrail ile ticaretin devam etmesi yönünde "fetva' vermelerinde de görüleceği üzere, dinsel inanç farklılıkları parasal ilişkilerin ne engeli ne de onları aşan özelliktedir. 'Paranın dini imanı yoktur' sözü boşa söylenmemiştir. Yahudi karşıtı siyasal İslamcılığın, parasal ilişkiler söz konusu olduğunda sert sözlerden ibaret kaldığı çok nettir." [ Evrensel ] "MEŞRU MÜDAFAA HAKKI" OYUNU!  "Sanki İsrail Gazze’de “savaş etiği”nin gerektirdiği sınırlamaları umursamadan perva...

Fethullah Gülen Cemaatine çalışan paramiliter çetelerden boşalan yerleri 15 Temmuz 2016 'dan sonra yenileri doldurdu. Uyuşturucu trafiği, gasp, kara para aklama, fuhuş, cinayet, işkence ve eziyet suçlarında kaydı bulunan bu çetelerden bir kısmı emniyet operasyonlarıyla çökertildi. Ancak hâlâ irili ufaklı birçok çetenin olduğu biliniyor. Bunlardan Ayhan Bora Kaplan davasın ı takip etmek lazm. Çete üyelerinden en ilginç profillerden biri Serdar Sertçelik. 7 Ekim 2023 tarihinde KKTC'den Ankara'ya dönüşünde havaalanında tutuklandığı bilgisine ulaşıyoruz. Ayhan Bora Kaplan’ın ‘sağ kolu’ olduğu iddia edilen Serdar Sertçelik 'in siber zorbalık, sistematik çocuk istismarları, gasp, uyuşturucu, yağma, tehdit, işkence gibi liste halinde dökülen suçları basına yansıyor. Davalardan İTİRAFÇLIK yaparak sıyrılmaları, yargının inisiyatifinde olamayacak profiller!  Bu adam Kuzey Kıbrıs'a niçin gitti. Orada görüştüğü, iş yaptığı, irtibatta olduğu kişiler kimlerdi? Umuyorum bunları k...

via alismetamorphosis.blogspot Yapay zeka programlarıyla yapılan anlık konum tespitleriyle yıllardır gittiğim her yere beni zan altında bırakan   manipulatif içerikleri   servis ediyorlar. Çoluk çocuk demeden elinde akıllı telefon bulunan hemen herkesin *   dahil edildiği bu tür organize suçları anonim hale getirmek istiyorlar. Oysa manipulasyonları üreten kumanda masalarını tespit ve bertaraf etmek çok da zor değil. Yeterki kurumsal bir irade ve saygınlık olsun. Ne var ki bu işlerin içinde  davalarımın görüldüğü emniyet ve yargı birimleri de var ** .   ( * ) Tek tek bireylerin cezai sorumluluğu yoksa toplum sürüdür. Anonim suçlarda bireylerden ahlaki sorumluluk beklenmez. İnsanlar grup halde paylaşılan içeriklerin doğruluğuna bakmazlar. Anlık geyik ve eğlence konusu olan paylaşımların arka planında birçok insanı tehlikeye atan organize suç yapılanmalarının bulunduğuyla da ilgilenmezler. ( ** ) 2019 yılında Anadolu 19. Aile Mahkemesinde geçen "KAYIT DIŞI ÇOK Y...

Normal şartlarda sosyal medyada yazılan hiçbir şeyin şahsi algılanmaması gerektiğini gayet iyi bilenlerdenim. Ancak 2015'in sonlarında ve özellike 2016 yılı boyunca hiç tanımadığım hesaplardan açıktan/aleni saldırıya geçenler olunca bunları takibe aldım. İzaha muhtaç geri bildirimlerin aynı merkezlerden yönetilen sistematik bir saldırı biçimi olduğunu anlamam birkaç seneme mal oldu:  Bknz.  Trollenen insanların - bunlar arasında trollenen troller de var - genel sorunu şu; kafayı sosyal medyadan kaldıramadıkları için her şeyi şahsi algılıyorlar. Çoklu dijital takiplerden veri depolayan paramiliter çeteler bu algısal kusuru avantaja çeviriyorlar. Psiko-siber düzeneklerle kendi çıkar ağlarından belli kişi ve gruplara kazanç kapısı açıyorlar. Yalan, kumpas, hile ile paralel ekonomilerini inşa ediyorlar. Nefret suçlarına yol açabilecek manipulasyonlara imza atıyorlar. İnsanlar arasına nifak tohumları ektikten sonra geriye çekilip çıkan kargaşayı izliyorlar. Yazarları, bil...

"kendini boşa harcamış olur insan dilediğine erer de sevinç duymazsa yıktığın hayat kendininki olsun daha iyi yıkmakla kazandığın sey kuşkulu bir mutluluksa"

Felsefeci Yazar Sadık Usta ve Felsefeci Yazar Dücane Cündioğlu'nun ele aldığı tartışma güncelliğini koruyor : Bilimsel açıdan Tanrı'nın varlığı henüz ispat edilemediğinden dogmatizm söz konusu olduğunda hiçbir ideoloji dinlerle aynı düzlemde ele alınamaz. Çünkü bilimsel bakış açısına göre tüm inanç sistemleri değişmez bir dogmaya dayanır. O da Tanrı'nın var olduğudur. Bu noktada Dücane Hoca'nın bir miktar kendisiyle çeliştiğini düşünüyorum. Çünkü her zaman inanç ile düşünceyi karşı karşıya getirmenin beyhudeliğinden dem vurur. Yanılıyorsam umarım ileride doğrusunu anlarım. İnanca dayalı olan, yani ispatı bilimsel yöntemlerle mümkün olmayan dogmaları kimi ideolojilerde görmek elbette mümkündür. Ne var ki marksizimi, ekonominin konusu olan bir ideoloji olarak, dogmalar bağlamında dinlerle aynı düzleme oturtmak, materyalist/rasyonel dünya görüşünü görmezden gelmeyi gerekli kılar. Bir ideoloji olarak marksizmde, ütopyalar konusunda dinlerle bir benzerlik kurulabilir. Ancak ...

Tüm ezberleri yeniden sorgulamamız gerekiyor. Gençlerle kurduğumuz iletişimde saygıyı önce bizlerin göstermesi gerekiyor ki aynısını görmemiz mümkün olsun. Herkes her fırsatta genç kızları, delikanlıları saygılı olmamakla itham ediyor. Ancak biraz gözlem yaptığınızda aslında bu durumun çoğu hallerde tam teresi olduğu görülüyor. Gençlerin birer birey olduğu unutan yetişkinler mesafeyi bilmeyen, saygısız, lakayt tavır ve davranışlar sergileyebiliyor. En bilinen örneği gençlerin toplu taşıtlarda yer verip vermemeleriyle ilgili. Rahat bırakın gençleri. Beklediğiniz davranışı sergilemiyorlarsa bunu zorlamanın manası yok. Bugün adamın biri valizleri önlerinde oturan yorgun argın bir grup genci yüksek perdeden nasihat vari laflar ederek ve hatta vücuduyla iteleyerek kendisine yer açtı. Genlerle kurulan iletişimde meselenin sınıfsal boyutu da var. Çalışan emekçi gençlere yönelik kaba ve aşağılayıcı tavırlar çok yaygın. O genç yaşında çalıştırılıyorsa "sahipsizdir" diye mi düşünülüyo...

 

Beş günlük Likya Yolu yürüyüşünden dönen Felsefeci Yazar Sadık Usta, ayağının tozuyla Felsefeci Yazar Dücane Cündioğlu ile "Marksizm dogma mıdır, değil midir" tartışmasının ikinci raundunu başlattı. Usta, marksizm konusunda mahalle baskısına mı uğradı? Nezaketiyle tanınan bir düşünür olan Cündioğlu'nun üslubu neden tartışmanın merkezine taşınmak isteniyor? Marksizmi bir teori olarak düşünsel düzlemde irdelemekten ziyade marksist mahalleyi koruma güdüsüyle mi karşı karşıyayız? Öte yandan Cündioğlu, marksizmi dogmatik olarak görmekte ısrar mı edecek? Diyalektik materyalizm ispata tabiyken dogmatik olduğunu iddia etmenin ispatı nedir? Kendini aşkınlık marksizme içkin değil midir? Hepsi ve daha fazlası. İzleyip göreceğiz. 

* post truth -  Gerçeğe rağmen yalanda direterek yalandan kâr sağlayanların internet ve sosyal medya aracılığıyla ürettikleri her şey bu kavramla açıklanabilir. Buna insan zihninin yanılgılarını kullanan algoritmaları eklediğimizde ortaya kitle imha silahından daha güçlü bir silah çıkıyor. "POST-TRUTH, yalnızca medyanın ya da siyasetin değil, bir bilim olarak tarihin de alanına girebiliyor. Etnik ve mezhepsel düşmanlıkların üretilmesinden, Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı’nı kaybetmesinden Almanların sorumlu tutulmasına (bkz. Almanlar yenilince biz de yenilmiş sayıldık) birçok ulusal meselenin dahi post-truth siyasi manevralarıyla atlatılmaya/aktarılmaya çalışıldığını görüyoruz. Özellikle tarih sahnesine gidildiğinde, Cumhuriyet döneminin ilk isyanlarından başlayarak bugün özellikle Türkiye’deki sağ ideolojinin üstüne kurulduğu birçok değerin post-truth politikanın eseri olduğunu görmek mümkün olabiliyor. Avrupa’daki ve ABD’deki aşırı sağ da özellikle mültecileri bir korku öz...

- Söylenip durma, işini yap!  - Ama Albayım siz de bir el atın şu duruma. - Neymiş "şu durum" dediğin şey? - Albayım insanları kapitalizmin oyuncağına dönüştüren, sado mazolaşan hedonist şehveti bitirelim diyorum. - Benim için no problem. - Mavi Gezegen'de hayatın tadı tuzu kalmaz, onu baştan söyleyeyim Albayım. - Ne gerekiyorsa yap. Benden sana tam inisiyatif. - Albayım ben Şap Enstitüsüne el koymaya gidiyorum, hayırlar ola. - Yolun açık olsun Binbaşı Ela. Tarım ve Gıda Bakanlığını unutma.

Kadrolu trollerle çalışan politika ve sermaye çevreleri ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar, sizi bilginiz ve iradeniz dışında "kullanışlı aparat"a çevirmelerine müsaade etmemelisiniz. Ne var ki bunu fark etmek ve önüne geçmek her zaman mümkün olmayabiliyor. Mesela kimse benim ipimle kuyuya inmez. Niçin? Çünkü bir kere denediler! ***  İnmesinler de zaten. Zira ben birilerinin doğrularını değil kendi sınadığım doğruları savunuyorum. Herhangi bir siyasi parti programıyla veya ideolojiyle tam anlamıyla örtüşmem eşyanın tabiatına aykırı. Sosyal medyada bir anda parlatılan isimlerle değil düşüncelerle, sorgulamayla, sistem yaklaşımıyla olayları değerlendirmeyi öğrenmeliyiz. Toplumun neredeyse her kesimi önemli kararlarda dahi çağın vebası gibi dürtüsel hareket ediyor. Herkes sihirli değnek istiyor ya da bir kurtarıcı bekliyor. Karşı mahalleden doğruyu konuşana "haklısın" demekten korkuyor. Diyene şüphe ile yaklaşıyor. Temel motivasyona dönüşen korku duygusuyla herkes kend...

Suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçunu sistematik olarak işleyen kişi ve kurumlar var İnsanların arkasından atıp tutmak, seviyesiz yalan ve iftiralarla kara propaganda yürütmek, kulaktan dolma dedikodularla ahkam kesmek sığ karakterli onursuz insanların yapacağı iştir. Dürüst insanların olaylar karşısındaki ilk tavrı başta çocuk istismarları olmak üzere ağır hak ihlallerini kapsayan organize suçları ilgili birimlere iletmektir.  Suçu Bildirmeme Suçları TCK 278/279/280  bunun için yazıldı.  Ancak bu defa devletin ilgili birimlerinin liyakat karnesi çıkıyor karşımıza. Her biri farklı çıkar gruplarına çalışan Yargı ve Emniyet birimlerinden onur, şeref ve adalet beklenmeyeceğini, ortaya çıkan  hukuk garabetlerinden  bizzat tecrübe ettim, ediyorum:  * Çocuğun sağlığı ve güvenliği için başvurulan savcılık birimleri çocuk istismarcısı organize çetelerin paralelinde hareket ediyor. * Aile mahkemeleri anneyi ve çocuğu koruması gere...