Çağımıza bir isim koymak gerekirse herşeyin içinin boşaltıldığı bir sahtelik çağı sanırım uygun düşer. Sahteliğin sirayet etmediği alan neredeyse yok gibi. Siz kadın hakları diyorsunuz, oradan çıkıyorlar, çocuk hakları diyorsunuz hemen o alanda istismar çalışmalarına hız veriyorlar. Çağın hastalığı artık bu "False Flag"çılar. Belli merkezlerden yönetilen koordine bir saldırı biçimi. Kaynağını kapitalist sömürü sisteminden alıyor. İnsanı ve insani değerleri emek ve çevre sömürüsü gibi meta haline getiriyor.
Özgürlük, çocuklar söz konusu olduğunda üzerinde uzun uzadıya düşünülmesi gereken bir kavram. Yerellerdeki değerlerle evrensel ve bilimsel kriterlerin ideal dengesini koruyacak üniversite ölçeğinde danışman uzman kadrolara ihtiyaç var. Bu yapılmadığı sürece toplum edilgenliğe ve yok oluşa sürüklenecek.
Bilimsel eğitim teorilerini kapsayan pedagoji yaklaşımları bu topraklarda gereken değeri görmedi. Üniversitelerde araştırma ve geliştirme çalışmaları yerine formasyona indirgenen kağıt üzerindeki bir sertifika programına dönüştü. Kontrolsüz internetin tabana yayıldığı son on yılda devasa bir dış uyaran çocukların hayatında önemli yer işgal etti.
Beden ve ruh sağlığını bütün olarak tehdit edebilen bu kadar önemli bir değişimde gereken düzenlemelerin zamanında yapılmamış olması kurumsal bir iradenin yoksukluğundan kaynaklanıyor. 2000'li yılların sonlarında eğitimde dijitalleşme atılımları, Fatih Projeleri yandaş şirketlerin cebini doldurmaya yaradı. Çocuklar bu kâr hırsına yenik düşen kadrolar eliyle küçük yaşlardan itibaren internet dünyasının sınırsız etkileri karşısında korumasız bırakıldı. Türk Telekom'un özelleştirilmesi güvenlik açıklarının artıran bir faktör oldu.
Ailelerin internetin kullanımı konusunda bilinçlendirilmesi kamusal bir gereklilik iken aileler yalnız bırakıldı. Eğitim kurumlarında gereken bilinç oluşturulmadı. İlgili devlet kurumlarıyla sağlıklı bir koordinasyon sağlanmadı.
İnternet dediğimiz dünya gerçek dünyada olduğu gibi nimetlerle ve tuzaklarla dolu bir evrene dönüştü. Buradan iyileri ya da kötüleri seçmek yetişkin bireyler açısından kolay değilken çocukların bu alanda kaybolması ya da sürüklenmesi işten değil.
Kimi kesim interneti çocukları tüketime yönlendirmesinden yakınıyor. Kimileri kültür emperyalizminin yerellerdeki gelenekleri ve inancı tahrip ettiği için internete tavır alıyor. Çocuğun beden ve ruh sağlığı üzerinde büyük etkisi olan bilgisayar oyunlarının dozu kaçtığında yeni bir bağımlılık türü ortaya çıkıyor. Algoritmalarla dünya çapında güç kazanan farklı lobilerin dayatmaları oluyor. Çocukların cinsel tercihleri maruz kaldıkları pornografik içeriklerle belirlenir hale geliyor.
İnternetin çocuklar üzerindeki etkileri bütüncül bir anlayışla, dünya ile etkileşim halinde ve geleceğe projeksiyon tutarak ele alınmalıdır. "Talim ve Terbiye" gibi yüz yıl öncenin tabirleri yerine, kurumsal yapılan çocukların eğitimini ve gelişimini ilgilendiren tüm alanlarda, üniversitelerde araştırma ve geliştirme çalışmaları yürüten pedagoji alanındaki uzman kadrolarla koordine bir yapı arz etmeli.