Welcome to Ela's Republic Şinpū Tokubetsu Kōgek

Emniyet ve Yargı birimlerine başvurduğunuzda sizi kaale almıyorlar. Savcılık soruşturmalarında ısrar ettiğinizde ise sizi kriminalize etmeye ve maddi manevi yılgınlığa düşürmeye programlı yeni saldırıların düğmesine basıyorlar. Kimi kime şikayet edelim? via alismetamorphosis.blogspot Benimle dinci muhafazakarların veya apoletli statükocuların arasındaki fark şu: Bu iki yozlaşmış güç odağı kendilerinden olmayanların ne kadınlarına ne de çocuklarına acıyorlar. Bizlere savaş hukukunda bile yeri olmayan vahşi yol ve yöntemlerle saldırıyorlar.  İnternet ve telefon sahtekarlıklarında işinde gücündeki insanları tuzağa düşürüyorlar, çoluk çocuğumuza, gençlerimize musallat oluyorlar, yaşlılarımızı kandırıyorlar, kadınları, kızları tehdit eden düzenekler kuruyorlar, hedefe koydukları kişileri -  yıllardır bana yaptıkları gibi - zan altında bırakan tehlikeli manipulasyonlarla saldırıyorlar.  Devletin can ve mal güvenliğini korumak gibi bir görevi olduğu kadar paramiliter çetelerin g...

Yani, "Günlük hayatta  yaygın olarak kullanılan doğru kabul edilmiş yanlış sözler, terk edilmiş doğrulardan yeğdir".  Farzı misal, "ibnelik" (ziyadesiyle karmaşık ve hassas bir örnek olduğunun farkındayım).  DÜRÜST EŞCİNSELLERİ TENZİH EDEREREK devam edelim:   "İbnelik" günlük dilde sıkça kullanılan bir kavramdır. "İBNE" halk arasında güvenilmez, yalancı manalarında kullanılan olumsuz bir sıfattır ve her "ibnelik yapanın" "erkek erkeğe cinsel ilişkiye girdiği" manasını taşımaz. Her eşcinsel erkeğin de "ibne" olduğu söylenemez. Bu noktada "İBNELİK", anlamı itibarıyla galatı meşhurdur... Belki de değildir... Karmaşık dedik ya... Gerçek ibneler kendilerini muazzam derecede kamufle edenlerdir. Birçoğunun homofobik söylemleri dillerinden düşürmediği de bilinen bir gerçektir... Naçizane fikrimi sorarsanız "ibnelik" eyleminin gerçek müsebbibi kişiler gizlice eşcinsel ilişkiler yaşarken hetero evliliklerl...

İnsanların olduğu kadar toplumların da fikrinde ne varsa zikirlerinde de o olur. Muhafazakar kesimin "kadın hassasiyeti" salt dini gerekçelerle açıklanamaz. Bunun altında dışarıya karşı duyulan korku ve kendinden olanı koruma hissi olduğu kadar geçmişten gelen çarpık "fetihçi" anlayışın zihinlerdeki ters izdüşümlerinin de etkisi vardır. Bu korkuların kaynağı "öteki" toplumların kadınlarını ve çocuklarını ganimet olarak gören köhne zihniyettir. Yüzlerce yıl geçse de farklı olanı onların değerleriyle anlamak istemez, buna çaba sarf etmez, ancak kendi gördüğü biçimiyle yorumlar ve öyle muamele eder... Tesettürsüz kadını perdesiz eve benzeten ve "Bunlara her şey müstehaktır" diyen anlayış dünyaya ne barış ne kardeşlik ne de huzur getirir. Çünkü videodaki paylaşımda görüleceği üzere kadının adını bile kamusal alandan sakınanlar, sokaklarda rahatça gezen kadından muhakkak ki rahatsız olurlar. İslamofobi - bir yerde haklı olarak - tam da bu zihniyetten ...

via alismetamrophosis.blogspot Belli toplum kesimlerine yönelik kurumsal arka planı olan tezgahların geçmişi benim tahminimden daha öncesine uzanıyor. Her geçen gün ortaya çıkan yeni bilgi ve kanıtlar, paralel devlet yapılanmasının tekelindeki internet ve telefon hatlarından elde edilen milyonlarca bağlantısal verinin uzun yıllar yasadışı düzeneklerde kullanıldığını gösteriyor. Sadece ülke istihbaratlarının kullanım izini olan casus yazılımlarla sızılan hesaplarda, kişileri zan altında bırakmaya programlı tezgahlar ve otomasyona bağlanan manipulatif bilgi ve belge üretimiyle devasa bir pazarın kurulduğu anlaşılıyor. Bu pazarda karşılıklı çıkara dayanan ilişki ağları öyle girift hale geliyor ki 15 Temmuz darbe kalkışmasının bastırılmasına ve sonraki fetö operasyonlarına rağmen usulsüzlükler ve organize suçlar bir biçimde kaldığı yerden devam ediyor. Bir ayağı yurt dışındaki suç yapılanmalarına uzanan kirli düzeneklerde kadın, çocuk demeden saldırıyorlar. Ben maruz kaldığım organize sald...

 

 

 

- Bittiniz olm siz..! Herkesin aynı bataklıkta canı gönülden kulaç atmasına anca gülüp geçiyoruz... Yapacak bir şey yok. Zira çürüme çok derin... En yakın olduğum birkaç arkalaşım vardı. Onlarla da dört yıldır görüşmüyorum. Evime gelenim gidenim hiç olmaz. Tek başıma yaşıyorum. Uzun yıllardır beni zan altında bırakan bir çetenin itibarsızlaştırma saldırılarının hedefindeyim. Emniyette ve yargıda hatırı sayılır bir güce sahip olduklarını dava ve soruşturmaların akibeti nden biliyorum. Bunlar herkesi dize getirecek malzemeyi buluyorlar. Sanıyorum bir tek bende zorlandılar. Yıllardır ailemi, kardeşlerimi parmağında oynatarak aleyhimde kullanacak kadar profesyonel düzeneklerle saldırıyorlar. Deepfake teknolojisiyle, casus yazılımlarla beni sürekli olarak zan altında bırakacakları seviyesiz işlere imza atıyorlar. Konut dokunulmazlığı ihlalleri en basit suçları. Film yapımcısı mantığıyla, kastingli, prodüksiyonlu kurgu ve hikayelerle herkesi kolayca ikna ediyorlar.  Rezil bir yapılanma. ...

Kurumsal destekli itibarsızlaştırma saldırılarında sadece benim gibi hedefe konulan kişilerin değil o kişilerin temsil ettiği kesimlerin de itibarsızlaştırılması amaçlanıyor. Dönemsel çıkarlar uğruna belli grup ve çevrelere silah gibi yöneltilen sosyal medya troll grupları toplumun geneli için telafisi güç yıkımlara yol açıyor. Bilgisayar ve internet dünyasına doğan Z kuşağı bu anlamda zehirlendi. Özellikle internetin tabana yayıldığı son on yılda toplumu ayakta tutan ortak değerler, yerlerine yenileri konmaksızın hızla alaşağı edildi. Sosyal ve siyasal kutuplaşmalar tahammülsüzlükleri arttırdı. Ölümle sonuçlanan nefret suçları daha sık yaşanır hale geldi. Yükselen önyargı ve nefretin önünün alınması gerekiyor. Bunun için eğitim kurumlarına büyük görevler düşüyor. Akran ve siber zorbalıklarında görülen şiddetin pedagojik yaklaşımlarla aşılması gerekiyor. Kendinden zayıf ve güçsüz olana nasıl davranılması gerektiği hem insani açıdan hem de kişi hak ve özgürlükleri açısından hukuki bağla...

Osmanlı Devleti isyankar dedelerimi bir dönem Horasan taraflarına sürmüş, sonra bir kısmımız geri dönmüş. Bizim Horasan maceramız budur: Gitmişiz birazımız orada kalmış birazımız geri dönmüş.

Köksüz devletler (buna köklü olduğunu iddia edenleri de ekleyin) dönemsel olarak belli gruplara yasalardan ve ahlaki değerlerden azade hareket alanı sağlarlar. Önü açılan kesimler mafyalaşırlar. Devletin örtük güçleri bunu kimsenin kaşı gözü için yapmaz. Astığım astık, kestiğim kestik çeteleşmeler kurumsal yapının göz yumduğu kara para aklama, uyuşturucu trafiğini yönetme, kaset/kumpas işleriyle siyaset/sermaye ve bürokrasiyi dizayn etme işlerini yürütürler.  Mafyalaşan grupların akibet her zaman aynıdır. İmparatorluklarını kurduktan bir zaman sonra işlevleri bitince acı reçeteyi öderler. En irileri canından olmasa da daha alt grupların nasıl koyun gibi boğazlandığını basına yansıyan haberlerden takip ediyoruz. Fail görünümünde kurbanlar... yazık bu insanlara. Şaşalı hayatlara imrenmek insani bir duygudur. Ancak bu gençlere en pis işleri yaptırarak kısa yoldan para kazandıranlar kendi günlük çıkarlarına bakıyorlar. Orta ve uzun vadede  toplumu içten içe çürütüp çökertiyolar. S...

  Let's Funeral -  coffin dance

Böylelerini tespit edip doğurganlık yaşına girmeden kısırlaştıracak teknolojiyi Bill Gates'ten bekliyoruz. 

O DÜĞÜMÜ KİM ÇÖZÜYOR? [ Evrensel'den Yücel Özdemir'in  yazısı ] Kapısında İsveçli Sanatçı Carl Fredrik Reuterswäd’in bronzdan “Non Violence” (Şiddetsizlik) adıyla yaptığı düğümlenmiş tabanca anıtının bulunduğu BM binasında, bu sefer de daha çok şiddet ve savaş konuşuldu. Genel Kurula beklendiği gibi iki önemli konu damgasını vurdu: Ukrayna savaşı ve BM’nin reformdan geçirilmesi. Batılı emperyalist devletlerin temsilcileri ısrarla Ukrayna’nın silahlandırılması çağrısında bulundu. Almanya Başbakanı Scholz, kurulda yaptığı konuşmada bir taraftan “Putin bir emirle savaşı durdurabilir” derken, diğer tarafta Ukrayna’ya her türlü askeri destek çağrısında bulundu. Bu durumda sormak gerekmiyor mu: “Madem savaş Putin’in bir emrine bağlıysa neden politik baskıyı bırakıp savaşı körüklüyorsunuz?” Sermayesinin ve silah tekellerinin kârını düşünen ABD, Fransa, İngiltere ve Almanya rotasını savaşa çevirmiş. Bu nedenle hep birlikte namludaki düğümü çözüp, daha fazla kan ve gözyaşı dökmenin çaba...

Türkçe’nin resmi dil olarak kabul edildiği Kerkük’te Türkçe tabelalar devlet binalarına ve caddelere asılmaya başlandı. Bizde ise anca Kürt illerinde OHAL Valisi Hayri Kocakçıoğlu, jitem, uyuşturucu, Ağar's ve şürekası, faili meçhuller, cezaevleri, işkenceler, asimilasyon... Ama olsun, Kürtlerin ahını sayıları hızla artan  Arap harfli tabelalarla, toplam 300 kelimeyle Türkçe konuşan dindar ve kindar tiktokçu nesil alıyor...

verelim fon müziğini arkadaşlar

 

via alismetamorphosis.blogspot En temel insan hakları ihlallerine yıllardır göz yuman, insan onur ve haysiyetini hedef alan bir kurumsal yapılanma var: Bknz. Düne kadar google'a facebook yazdığımda ilk sıraya sanal arayüzlere çıkıyordu. Bugün düzelmiş görünüyor. İnsanların facebook şifrelerini yıllardır sanal arayüzlerle ele geçiriyorlar. Koskoca ülkede yıllarca bunun önüne geçen bir siber emniyet yapılanmasının olmaması çok üzücü. Benim bu durumu anlamam yakın tarihlere denk düşer. Hesabıma girip beni zan altında bırakanlar her tür sapkın eylemi gerçekleştirmiş olmalılar. Benzerini bir dönem açtığım instagram için de yaptıklarını tahmin etmek güç değil. Bunlara bir de konut dokunulmazlığımı ihlal eden çeteleri eklediler. Cezasızlık zırhı olarak çocukları kullandılar. 2020'de evimde uzandığım yerde kaynağı hâlâ muamma bir kimyasal zehirlenme yaşadım. Aniden ayaklarımdan ve ellerimden vücuduma hücum eden bir uyuşmayla sarsıldım. Gözlerim anında bozuldu. Kendimi pencereye zor att...

BM raporu: Dünyada en fazla uyuşturucu ele geçirilen ülke İran; Türkiye 2. sırada. En fazla uyuşturucunun yakalandığı ülke yüzde 52'lik payla İran oldu. Onu yüzde 10 ile Türkiye ve yüzde 9 ile Pakistan izliyor.[ 24 Haz 2021 ] Diyarbakır Barosu uyuşturucu madde üretimi, ticareti ve tüketimi konusunda artan suç kayıtları üzerine 15 Eylül 2023'te bir rapor yayımladı. Raporda çözüm önerileri şu şekilde sıralandı: - Uyuşturucu sorunu ile mücadele politikalarımızın belirlenmesi, sorunların bilimsel ve akılcı bir yolla çözümü için gerekli stratejik hedeflerin tespit edilmeli. - Uyuşturucu madde kullanımı ve bu sorunla mücadelede çözüm odaklı kamu politikalarının belirlenmesi ve yerel ve ulasal çapta, sivil toplum örgütlerinin sürece etkin katılımı sağlanmalı. - Ulusal ve uluslararası boyutta kaçakçılık, üretim, kullanım, dağıtım ve sokak düzeyinde satışının engellenmesi amacıyla önleyici tedbirler alınmalı. - Bölgesel ve ulusal çapta, madde bağımlılığıyla mücadelede farkındalığın art...

Ağır çalışma koşullarına karşı direnen Trendyol işçileri gözaltına alındı Ağır çalışma koşullarına karşı sendikal örgütlenmeye gittikleri gerekçesiyle işten çıkarılan Trendyol işçileri genel merkez önünde polis müdahalesine maruz kaldı. Hak arayan çok sayıda işçi gözaltına alındı. Trendyol işçileri sendikalaştıkları için işten atılmalarının ardından direnişlerinin 24. gününde Maslak'taki Trendyol Genel Merkezi önünde bir kez daha bir araya geldi. Ağır çalışma koşullarına karşı PTT-Sen ve DGD Sendikası’nda örgütlendikten sonra işten çıkarılan işçiler, depo önündeki direnişi genel merkez önüne taşıyarak görüşme taleplerini ilettiler. [Yurttaş Hakları El Kitabı] Soru: Sendikalı çalışanım. Sendikamız işyerinin ağır çalışma şartlarını protesto etmek için eylem yaptı ve dergisinde işyerinin üst düzey çalışanlarını eleştiren bir karikatür yayımladı. Bu nedenle işimize son verildi. Mahkemeye başvurduk ancak mahkeme bizim haklı nedenle i şten çıkartıldığımıza , yayımlanan karikatürlerin h...

 

Mature grip purosu introsu sanki...

“In all chaos there is a cosmos, in all disorder a secret order.” ―  Carl Gustav Jung

Hızlı moda, yılda 92 milyon ton 'eskimeden eskiyen' kıyafet üretiyor.  Mağazalardaki durmadan yenilenen yeni kıyafetlerin yüzde 30'u hiç satılmıyor. Dahası, kimi ülkelerde satın alınan kıyafetlerin yüzde 50'si bir kez bile giyilmiyor. Eskiler vitrinden kalkıyor. Ve yerine, durmaksızın yenileri geliyor. Peki ama, bütün bu satılmayan ve eskimeden eskiyen kıyafetler raflardan kalkıp nereye gidiyor? Dünyada her yıl yaklaşık 80 milyar yeni kıyafet satılıyor. Ve ortalama bir kişi 15 yıl öncesine göre yüzde 60 daha fazla kıyafet satın alıyor. Ancak bunların çoğu, sadece birkaç kez giyiliyor.   [ T24'ten Zeynep Yıldırım'ın yazısı ]

Karşı karşıya geldikleri anda ortaya çıkacak yüksek gerilim hattını hayal edemiyorum. Kin, nefret, öfke ve şehvet sarmalındaki yüksek ateşleri bir türlü sönmüyor. Umuyorum tez zamanda karşı karşıya gelirler. Tam kafa göz dalacaklarken Hevrin'in klubesine geçerler ve yılların intikamını birbirinden çıkarırlar. Onlar da rahatlar biz de millet olarak bi huzura ereriz...  Osman Taşdemir belliki ahlakı bozuk dengesiz biri. Hevrin tam bir suç makinesi. Emekçi imajıyla bunu düzeltme çabasında. İkisinin arasındaki gerilimin nereden geldiğini gayet iyi biliyorum. Sağ ve sol paramiliter çetelere çalışan ekiplerin hadron çarpışması diyelim şimdilik. Ne kadar seviyesiz iş varsa taşeronluğunu yaptılar.  Osman, Kürdlerin ümmetçi/muhafazakar kesimine yakın bir profil. Hevrin karmaşık. Alevilik Kürtlük kimliklerini öne çıkarsa da belli sermaye çevrelerine çalışan  Bank Asyacı cemaatçi hesapların tezgah ve oyunlarına ayakçılık yaptı. Benim gibi Alevi Kürd birini yine kendi milletimde...

Olmayan da doğuruyor. Tıp çok ilerledi...

Verelim fon müziğini arkadaşlar

Orta Vadeli Program (OVP) - Halktan toplanacak verginin %20'si faize gidecek "Büyük bölümünde faizin baskılandığı ocak-ağustos döneminde, devlet iç ve dış borçlara günde ortalama 1 milyar 646 milyon 503 bin 343,77 lira faiz ödedi... 2024-2026 dönemini kapsayan yeni Orta Vadeli Program (OVP), izleyen üç yılda da kamunun faiz yükünün katlanarak büyümeye devam edeceğini, vergi gelirinde rekor artış hedeflenmesine rağmen, vergi gelirlerinin faize giden bölümünün yüzde 20’yi aşacağını gösteriyor." [ Dünya Gazetesi'nden Naki BAKIR'ın yazısı ] 

Vygotsky “Yakınsak Gelişim Alanı”dan bahseder. Yakınsak Gelişim Alanı, çocuğun tek başına başarabilmesi zor olan, fakat yetişkinlerle veya daha yetkin akranlarıyla etkileşim ile başarılabilen becerileri ifade eder.

 

Devletin Alevi sanatçımıza gösterdiği değer: Feyzullah Çınar  (15 Kasım 1937 - 26 Ekim [1]  1983),  Türk   halk   ozanı . Feyzullah Çınar, 15 Kasım 1937'de  Sivasın   Divriği  ilçesinin  Sincan'ın (Çamşıhı)  bucağına bağlı  Gürpınar ( Çamağa )  Köyü'nde doğdu. 1950 yılında türkü söylemeye başladı. 1966 yılında ilk plağını çıkardı. Yaşamı sürecince; Alevi deyişleri ve toplumcu türkü sözleri nedeniyle hapse de girdi. 1969 yılında Fransa'ya giderek, Alevi-Bektaşi kültürü ve müziği üzerine  Irène Mélikoff  ile birlikte konferanslara katıldı ve konserler verdi. Bu gezi sürecinde  Fransa  Radyo Televizyonu ve  Unesco  tarafından iki adet  uzunçaları  (long-play) yayınlandı. Çınar,  Ankara Belediyesi 'nde temizlik işçisi olarak çalışırken 26 Ekim 1983 tarihinde 45 yaşında öldü. Bilinen bazı türküleri: Siyah saçlarında hatem yüzlerin, Bu yıl bu dağların karı erimez, Geldim şu alemi ıslah ede...

 

Ağustos üç ay sürdü. Ama Eylül'ü üç günde yarıladık. Buna rölativite denir...

Ziz'e, Şero'ya, Xeredin'e, Miro'ya, Niko'ya vs şu ortamı verseler Kürdlük Davası'nı iki günde satarlar. Aynısını ve çok daha fazlasını Ülkücülerde, Turancılarda görüyoruz. Fazlası diyoruz çünkü bu konuda kıdemli olan onlar. Görüyoruz, Kızıl Elma diye yola çıkanların nasıl organize çetelere dönüştüklerini, fuhuş ve uyuşturucuyu gelir kapısına çevirdiklerini, Türki Cumhuriyetlerden getirdikleri kadınları, sahipsiz gördükleri yurt kızlarını nasıl istismar ettiklerini... Her şeyi görüyoruz çok şükür..!

 Duyduğum en clear Kürdçe. 

Bağa mı didin?!

Ancak sol paramilitarizmde şöyle manzaraları göremezsiniz. Onlar ağababalarının korumasında daha sinsice sürdürür varlığını. Goşist kılığındaki sol paramilitarizmle sol hareket ne uzar ne kısalır. Onlar VİP fetöcüleri hatırı sayılır meblağlar karşılığında yurtdışına çıkarmak gibi sosyalist eylemlerle meşguller.   Yıllardır ortaya çıkan bu manzara bile gerçeği görmeye yeterlidir.  İşçi ve emekçilerin yanında olan gerçek sosyalistlerle bunları sakın karıştırmayın. Onlar geleceksiz bırakılmış sağcı kesimlerinin çocukları için de mücadele ederler. Ben de öyleyim. Başta Alevi ve Kürt gençleri olmak üzere Türkiye'de gençleri uyuşturucu ve fuhuş batağına sürükleyenler, NARKO DEVLET olmaktan hicap duymayan statükoculardır. Kendi rahatları için sağcı solcu Türk Kürt fark etmez, milletin çocuğunu kullanır kullanır çöpe atarlar. Onlar için "AVAM TAKIMI" koyun sürüsünden farksızdır.  Yıllardır aynı yol ve yöntemlerle toplumun geniş kesimlerini güderler.  Gelişmelerine, sorg...

  İnsan hakları savunucusu olarak TSK çatısı altında hukukun dışına çıkanların işlediği birçok suça bizzat tanıklık edip, bunları raporlaştırdıklarını söyleyen İHD Genel Başkanı Eren Keskin, işlenen suçların devletin kendi hazırladığı raporlarda da yer aldığını belirtti.

 

İstismarın, işkencenin, tacizin, tecavüzün espirisi olmaz. Sokaktan, internetten ya da akran tuzaklarıyla kandırarak topladıkları evlerde çocuklara işkence eden ruhunu şeytana satmış meczup gruplar var. Sırf bu işi yapan psikopat kadın ve erkeklerle çalışıyorlar. Sosyal medyada serbestçe paylaşılan yüzlerce içerik bulursunuz bunlarla ilgili. Ulus-aşırı siber çeteler üzerinden dünya pedofili piyasasına ya da insanların hayatını yasa dışı reality şovculara malzeme yapan gruplara çalışanlar var. Sizin gözünüzden sakındığınız çocuğunuzu hiç tanımadığınız insanlar tuzağa düşürerek  aşağılayıp istismar edip kullanıyor olabilir. Uyuşturucuya alıştırıp kendisine köle yapmış olabilir. Bunlardan çocuğunuzu en son koruyacağınız yerler maalesef Aile Mahkemeleri ya da Cumhuriyet Savcılarıdır. Zira uyuşturucu, pedofili ve fuhuş çeteleri oralarda fazlasıyla güç sahibiler. Çocuklara zarar verenler elime geçse gerçekten insan olduğumu unutur parça parça ayırırım...

Official Cyber Hate Crimes - Systematic doxxing with deepfake media  Antidemocratic countries show up their discrimiantion politics with institutionalised cyber hate crimes against people among minority groups, opposition parties and even agaist vulnerable kids. #OfficialDoxxing and systematic  child abuse  of paramilitary cyber gangs

  Böbrek-Yürek-Dalak Sote Tarifi İçin Malzemeler Koyunun böbreği, yüreği, dalağı 2 tane kuru soğan 6-7 tane sivri biber 3 tane domates 1 tatlı kaşığı pul biber 1 tatlı kaşığı kekik 1 çay kaşığı karabiber 1 tatlı kaşığı tuz 2-3 yemek kaşığı sıvı yağ Öncelikle yürek böbrek dalak bunların zarlarını soyup güzelce yıkayıp doğruyoruz. Sonra soğanı ve biberi yemeklik doğrayıp sıvı yağ koyduğumuz tavada 6-7 dk kavuruyoruz. Böbreği, yüreği, dalağıda koyup baharatlarınıda atıp kapağını kapatıp kısık ateşte suyunu salıp çekmeye başlayana kadar pişiriyoruz. Suyu azalmaya başladığında domatesin kabuğunu soyup doğrayıp tavaya atıp 5-10 dk daha kısık ateşte pişiriyoruz. Yemeğimizi bulgur pilavı ile servis ettim. Afiyet olsun.

Ellerindeki casus yazılımlarla tanrıcılığa soyunan psikopat zengin piçlerinize sahip olun! Psikolojik rahatsızlıklar yaşayan, dürtü ve öfke kontrolü sorunu olan, ahlaki ve bilişsel gelişimini tamamlayamamış bu gençlerin eline yetki ve imkan veren kişi ve kurumlar ağır hak ihlallerininin suç ortağıdırlar. Çağın paramilitarizmini üstlenen sapkın gruplar  sadece dinci muhafazakarlardan ibaret değil. Bu işlerin ağababaları eskinin statükocusu apoletli vesayetçileridir. İktidarı vedolayısıyla ülkenin sermaye gücünü aralarında paylaştıklarından beri çapraz ateş altında kaldık. İki koldan kirli yol ve yöntemlerle kadın/çocuk gözetmeksizin bizlere adice saldırılıyorlar. Sistematik istismarlara ve ağır hak ihlallerine yol açan organize saldırılar karşısında bir devlet saygınlığından eser yok. Kendi çocuklarının psikopatlıklarını kamufle etmek için sabi sübyanı, sahipsiz yurt çocuklarını kirli düzeneklerde kullananlar kendilerini sonsuza dek güvende zannetmesinler. Şu üç günlük dünyaya zengi...

It is believed that there were hundreds of them because at least nine copies of the “Sleeping Hermaphrodite” have survived. This one, on loan from the National Museum of Rome, dates from the second century A.D. Like the others, it is believed to be a copy of an earlier Greek bronze, now lost. For Romans, evoking Greek culture was another way of showing off.   But it would be a mistake to interpret the popularity of these works as a sign of ancient tolerance, Mr. Picón said. The birth of intersex people was seen as a bad omen; those born with ambiguous genitals were usually killed. [ nytimes ]

Mavi bebek oyunu nedir? Blue Baby/Mavi Bebek Efsanesi adı altında internet ortamında yayılan mavi bebek oyununda çeşitli talimatlarla çocuklara yaşlarının kaldıramayacağı düzeyde bir korku yaşatılıyor. Uluslararası Sosyal Medya Derneği  (USMED)  Başkanı Engin Dinç, Momo ve Mavi Balina oyunundan sonra çocukların psikolojisini bozan Blue baby oyunu ile ilgili ebeveynlere uyarılarda bulunuyor. Çocuklar Sanal Hipnoz Alanına Çekiliyor  Mavi bebek oyunu, blue baby efsanesinden* türetilmiş fiziksel tepkiye bağlı bir oyundur. Banyoda oynanan bu oyunda banyonun ışığını kapatıp ayna karşısında  elinizde bebek varmış gibi sallayarak; ‘baby blue, blue baby’ diyorsunuz. 14-15 defa tekrar edildiğinde; elinizde bir bebek hissetmeye başlıyorsunuz. Elinizdeki görünmez bebek bir süre sonra tırnaklarını kolunuza batırıyor. Eğer bebeği atıp kaçmazsanız annesi ‘bebeğimi bana ver’ diye sesleniyor. Eğer orada durmaya ve bu işlemi yapmaya devam ederseniz delirebilir ve hatta ölebilirsi...