Her toplum kendi geleceğini inşa eden liderlere ihtiyaç duyar. Ancak tarih her zaman bu şansı vermeyebilir.
Mustafa Kemal Atatürk dünya çapında saygın bir liderdir. İmparatorluğun imkanlarıyla iyi bir eğitim almış, zamanın ruhunu idrak edebilmiş, fırsatları değerlendirme konusunda iyi bir liderlik örneği sergilemiştir. Çağdaş batı uygarlıklarında gördüğü örneklerden yola çıkarak, gençleri dünya çapında kendine güvenen, güçlü bireyler haline getirmeyi amaç edinmiştir. Bu projesinde büyük oranda başarılı olmuştur. Cumhuriyet değerlerini halen güçlü biçimde savunan nesiller Atatürk sayesinde vardır.
Biz Kürtlere gelirsek:
Ulus devletlerin inşa sürecinde şansımız yaver gitmedi. Başarısız olduk. Onlarca yıldır Türk-İslam sentezli tekçi devlet faşizmi altında dejenere edildik. Buna direnç gösterdiğimizde zorunlu göçlere, baskı ve yıldırma politikalarına maruz kaldık. Kimimiz anayurdumuzdan sökülüp ömür boyu süren memleket hasretiyle dünyanın dört bir tarafına dağıldık.
Dünya işleri dün olduğu gibi bugün de rasyonel aklın hakimiyetinde yürüyor
Kürt toplumunun onuru ve geleceği için canlarını ortaya koyan dedelerimiz, makyevelist rasyonel aklın gücü karşısında tutunma şansı olmayan gururlarına, dürüst ve mert mizaçlarına yenik düştüler. Ruhları şad olsun. İdam sehpalarında son istekleri, evlatlarından önce kendilerinin asılması olan dedelerimize evlatlarının ölümünü izletenler, dün olduğu gibi bugün de makyevelist ve merhametsiz bir ruhun emrindedirler. Bundan en ufak bir şüphe duymak, hiçbir şey bilmiyor olmaktır.
Bizlerin dejenerasyonunu (soysuzlaştırmayı) hedef alıyorlar
Kendilerine tehdit gördükleri kesimlerden kullanabilecekleri numunelik parçaları kendilerine ayırdıktan sonra geriye kalanları paramiliter yapılanmalar eliyle dejenere ediyorlar. Liyakatsız insanları kadrolara yetleştirip iş güç sahibi yaparlarken bizim gençlerimizi organize çetelerin insafına terk ediyorlar. Aileleri parçalıyorlar. Anneyi evlada, kardeşi kardeşe düşman etmeyi bir devlet geleneği olarak görüyorlar. Laboratuvar faresiymişiz gibi bizlerin üzerinde bilimsel deney yapmayı "Roma Statüsü"nü ayaklar altına almak pahasına normal gören ultra faşist bir "aydın" sınıfları bile var. Bunların kadrajına girip de sağlam kalabilen az sayıdaki insanlardanız.
