Hayatta hemen her şey değişip dönüşmeye mahkumdur; bunun yönünü insanlar belirleyecek...

"HER ŞEY NEYE LAYIKSA ONA DÖNÜŞÜR"

Muhafazakarların veya seküler kesimin, etnik grupların veya ideolojilerin keskin ve kalın çizgilerle sahiplendikleri hemen herşeyin büyüteç altına tutulacağı bir çağa girdik. Zira dünya hiç olmadığı hızda değişip dönüşüyor. Doğru bildiklerimiz yetersiz ve yanlış, yanlış dediklerimiz doğru çıkabiliyor. Her gün yeni bir gerçeğe uyanıyoruz.

Her toplumun kendi kültürünü yaşatması elzemdir. Yoksa Yaşar Kemal'in dediği gibi dünya "Renkli bir çiçek bahçesi" olmaktan çıkar. Ancak kültürel öğeler korunurken, insanlık birikiminin damıtılmasıyla vücut bulan evrensel değerlerle taban tabana ters düşen parçaların kültürden ayıklanması gerekir.

Kötülüğün en sofistike hallerine şahit olduğumuz, gerçek ile yalanın ayırt edilemez hale geldiği dijitalleşen bir dünyada yaşıyoruz. Enformasyonla dezenformasyonun aynı hızla her yere yayıldığı bir zamanda, yalanın ve gerçeğin ayırdına varamayanlar dezenformasyonlara/manipulasyonlara yenik düşüp rezili rüsva olacaklar. 

Kuralları ve algıları gözden geçirmek ve gerekirse yeniden inşa etmek zorundayız.

AYRINTILARINA HENÜZ VAKIF OLMADIĞIMIZ KAYIP ÇOCUK NARİN OLAYININ BİZLERE SÖYLEDİKLERİ NELERDİR?

Pedagojinin henüz giremediği ücra köy evlerine, mahalle aralarına kontrolsüz internet girdi. Eşin, dostun, akrabanın yaşadığı bir köy yeri bile olsa küçük çocukların belli bir yaşa kadar ebeveynlerin ve öğretmenlerin gözetiminde olması 
gerekir. Uygun yaşlara geldiklerinde çocuklara beden mahremiyeti öğretilmelidir. Yetişkinler de çocuklara sevgi gösterme konusunda daha özenli olmalıdır.

Çocuk tahayyülü masumdur. O masumiyete leke süren, ergenlik çağının arzu ve dürtülerini şeytani boyutlara taşımaya niyetlenen kontrolsüz bir güce dönüştü internet. Toplumun en zayıf halkasıdır çocuklar. Ancak sapkın yetişkinler yetmezmiş gibi, büyük çocukların kolay erişebildiği küçük çocuklara yönelik taciz ve eziyetlerin yaygın hale gelmesi bir ülke meselesine dönüşmüş durumdadır. Evlerin içerisinde ağırlıklı olarak ergenlik çağına gelmiş erkek çocuklar konusunda daha uyanık olunması gerekir. Zira internet algoritmalarıyla her tür pornografinin, ağır şiddet görüntülerinin boca edildiği bir gençlikle karşı karşıyayız. 

Zannedilmesin ki Türkiye'yle sınırlı bir durum. İnternetin uygarlığın nimetlerinden önce girdiği her yerde üç aşağı beş yukarı aynı manzara hakim. Gerektiği kadar konuşulmuyor, yazılmıyor, çizilmiyor ama dünyadaki en büyük savaş burada dönüyor. 

Çocukluk travmalarıyla cyborga dönüşen, akran ve siber zorbalıklarına maruz kalan, tonlarca uyuşturucunun servis edildiği, ekonomik buhranın tüm ahlaki ve kültürel değerleri söküp attığı koskoca bir nesilden ne kadar sağlıklı bir toplum çıkabilir... Bu hasar almış yaralı çocuklar geleceğin yetişkinleri olacak. 




Bu blogdaki popüler yayınlar

Akran ve siber zorbalıklarıyla çocukları kullanarak evlerin içine sızıyorlar

Film yapımcısı gibi çalışan kurgu ekipleri ve troll ağları

Hz Musa'yı Isıran Köpek