Dini inancı olmayanlar başta olmak üzere kendileri gibi olmayan hiç kimseye alan açmak istemiyorlar

Önce Boğaziçi, ardından ODTÜ... Aklı öne çıkaran, batı tipi eğitim veren kurumlara müdahale ederek "kendi iyisine" alan kazandırmak, ülkenin akademik ortalamasını ulusal ve uluslararası çapta düşürmekten başka işe yaramıyor. Muhalif akademisyenlere yönelik toplu ihraçlarla ve üniversitenin geleneğine uymayan rektörlerle verilen ayar ülkenin hayrına değil. Siyaset, medya ve sermaye güçlerini farklı görüşleri bastırmak için teyakkuza geçirenler, bu kafayla etnik ve dini faşizmin sarkacından sittin sene çıkamazlar ve kan çukurundan farksız gerici coğrafyanın çekim gücüne kapılırlar... Dünün ceberrut apoletli vesayeti veya bugünün cemaatler koalisyonuyla etnik faşizmin nikahı, hiç fark etmez; Taraflar "öteki" gördüğüne yönelik örtük veya açık saldırılarda kendi kötüsünden razıysa, hele de bunu devletin imkanlarıyla yapıyorsa bu coğrafyaya iyiyi, refahı, huzuru kim getirecek?! İslamofaşizm islamofobiyi tetikliyor. Ama yine de ısrar etmek kendi bilecekleri iş. Sistem şöyle işliyor: Kamplaşmaların çoğaldığı toplumda öne çıkan tartışmalarda durumdan vazife çıkaran memurlar ellerindeki imkanları hemen "öteki" olana karşı silaha çeviriyorlar. Osmanlı zamanında bile bu kadar örgütlü bir fütursuzluk görülmüş şey değil...!  Müslümanların bile kendi içlerinde inanca bakışı, inancını yaşayış ve yorumlayış biçimi birbirinden çok farklı. Bunu görmeyenler tarihi tersine çevirmek için boşuna uğraşıyorlar. Ellerindeki güçle sarhoş olmaları hele hiç yakışmıyor. Kent yaşamını tek tipleştireceklerini hayal ediyorlar.

via Sadık Usta @Sadik0707

Size bir örnekle AKP iktidarının neden değişmesi gerektiğini anlatabilirim. Dün, ODTÜ bünyesinde kurulmuş olan öğrenci kulüpleri tarafından felsefe ve tarih hakkında bir konuşma yapmak üzere davet edilmiştim. Rektörlük, yasal olarak kurulmuş öğrenci kulüplerinin birkaç hafta öncesinden yaptıkları başvuruya son birkaç güne kadar yanıt vermedi. Birkaç gün önce yanıt verdi, fakat bu kez de toplantının duyurusu yapılamadı çünkü toplantının hangi salonda yapılacağı netleşmedi. Toplantının yapılıp yapılmayacağından emin olamadığım için gidiş geliş tren bileti alamadım. İzin çıktığında da bu kez hızlı trende yer kalmamıştı. Salonun konumu nihayet netleşmişti fakat bu kez de dışarıdan katılım için davetiye formunun doldurulması gerekiyordu. Bunlar da tamamlandı fakat bu kez de dün, toplantıdan bir iki saat önce, okulda bir başka etkinlik olacak diye dışardan katılımcıların içeri alınması engellendi ki toplantının konuşmacısı olan ben bile yerleşkeye 1,5 saat alınmayarak kapıda bekletildim. Toplantının düzeni ve konuklarla ilgilenmeleri gereken öğrencilerse, bir saatten fazla telefon trafiğine sokularak adeta bir sinir savaşına sokuldu. Toplantının konuşmacısı olan ben ve toplantıyı dinlemek için dışardan başvuru yapmış 80 civarında katılımcı, kapılarda bir saatten fazla bekletilerek akılalmaz yöntemlerle bezdirildi. Bu atmosferde felsefe üzerine bir konuşma yapılabilir mi? İnsanlar bir felsefe toplantısını dinlemek için yerleşkesi Ankara'nın dışında olan bir üniversitenin kapısında 1,5 saat nasıl bekletilebilir? Haydi beklediniz ama girip giremeyeceğiniz de belirsizken daha fazla kim bekler? Bir üniversite düşünün ki inşaat sahasına veya emniyet müdürlüğüne girer gibi kontrolden geçiriliyorsunuz. Bir saatten fazla kapıda öylesine bekletiliyorsunuz. Bütün bu engellemelere rağmen içeri girebildik fakat bu kez de salondaki ses düzeni, video kayıt cihazının hazırlanmasıyla uğraşarak, dinleyicileri bekletiyorsunuz. Bu okulları yöneten rektörlerin bilim insanı olduğunu düşünebilir misiniz? Bunlar öğretmen mi? Bir şantiye mi yönetiyorsunuz? İktidarın sadık adamlarından biri olsanız, kapıda sizi rektör karşılardı, odasında ikramda bulunur; toplantıyı izler, konuşmaları dinler ve düşünceye ne kadar önem verdiklerini gösterir hava atardı. Hatta devlet televizyonuna çekim bile yaptırırdı. İktidarın sadık akademisyenlerine, tarihçilerine ve felsefecilerine ithaf olunur. Lanet olsun yaptığınız işe!




Bu blogdaki popüler yayınlar

Akran ve siber zorbalıklarıyla çocukları kullanarak evlerin içine sızıyorlar

Film yapımcısı gibi çalışan kurgu ekipleri ve troll ağları

Hz Musa'yı Isıran Köpek