21 Şubat Dünya Anadil Günü

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşundan bu yana Kürtçenin yeni nesillere doğal yoldan günlük yaşamın bir parçası olarak aktarılması baskıcı asimilasyon politikalarıyla engellendi. Kürtçenin eğitim yoluyla öğretilip geliştirilmesi ise bu koşullar altında imkansız hale geldi. Ülkede her geçen gün artan kutuplaşmayla Kürtçe ile terör adeta özdeşti. Osmanlı İmparatorluğu, tekçi ulus devletin çok daha ilerisinde bir kültürel zenginliğe sahipken, Cumhuriyetin en büyük hatası bu coğrafyayı dil ve kültür konusunda çorak bir araziye çevirmiş olmasıdır. Önümüzde birçok konuda başarılı - ve elbette birçok konuda da başarısız - SSCB örneği var. Sosyalist Cumhuriyetlerin kendi öz kimliklerini geliştirip yaşatma olanakları vardı. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği bir gün dağılıp parçalansın diye kurulmadı. Ancak Cumhuriyetler 1991'deki çözülmeden sonra ayrı ve bağımsız birer ülke olarak varlıklarını öz kimlikleriyle sürdürmeyi SSCB'nin kültür politikaları sayesinde başardı. 1917 Ekim Devriminden 1991 yılına kadar uygulanan kültürel, ekonomik ve siyasal politikalar bu coğrafyaların ne anadillerini ne de kültürlerini yok etti. Ancak biz Kürt'ler kendi ana yurdumuzda baskı, asimilasyon, zorunlu göç politikalarıyla onlarca yıl ezildik, yok sayıldık, onurumuzun postallar altında çiğnendiğini defalarca izledik. Bize Türkçe güzellemesi yapanlar bizlere bir kez daha hakaret ettiklerinin bilincinde dahi değillerse bunun tek bir açıklaması var: Güç Sarhoşluğu. 25 Ocak 1991: Kürtçe yasağı resmen kalktı, fakat Kürtçe hâlâ yasak, hâlâ "anlaşılamayan bir dil"...


Bu blogdaki popüler yayınlar

Akran ve siber zorbalıklarıyla çocukları kullanarak evlerin içine sızıyorlar

Film yapımcısı gibi çalışan kurgu ekipleri ve troll ağları

Hz Musa'yı Isıran Köpek