Modernite ile Gelenekçilik Arasında Bocalayan Türkiye Gerçeği

- Modern devlet kodlarını milliyetçi muhafazakar siyasetle harmanlamak ne ölçüde mümkün? Bu işin sonuna mı gelindi?

- (Modern yaşamın simgesi kozmopolit kentleri yıkamayacağımız gerçeğinden hareketle) Demokrat görünümlü milliyetçi muhafazakar siyaset ile kent yaşamının birlikte yürümesinin imkanları var mıdır? Özcesi: Bu meselenin bir orta yolu var mı?

- Değişecekse, bu hangi taraf olmalıdır? Kapitalizmin neoliberal ekonomi politikalarını benimseyenlerin  muhafazakar yaşam kodlarıyla iktidarda kalabilmesi mümkün müdür? Ortaya çıkan muazzam çelişkilere iktidarın herhangi bir meşruiyet argumanı var mıdır?

- Milliyetçi muhafazakar siyasetin kendi tabanında yaşanan dejenerasyonun siyaset alanındaki yansımaları nedir? (kaset/kumpaslar, "pudra şekeri" bağımlılıkları vs)

- Uyuşturu ticaretini ve siyasilere/bürokratlara ayar veren alemleri kimler kumanda ediyor? Bu konu Fetö ve Oktarcı'lardan sonra kimlerin kontrolüne girdi?

Çelişkiler son yirmi yılda çok daha görünür oldu. Gelenekçilerin ekonomide ve ülke politikalarında söz sahibi olması neticesinde ortaya devletin temellerinde zelzele yaratan bir paylaşım savaşı çıktı: "Cemaat Holdingler"in ve dini tarikatların paylaşım savaşının nelere yol açabileceğini 15 Temmuz 2016 gecesi bütün dünya gördü.

Haber Arşivi (2015)

İlahiyatçı yazar Hidayet Şefkatli Tuksal: Madem annelik kariyer, çocuk başına her ay 1500 lira versinler!

"Bakın, ben eşitliğe karşı değilim. Dindar arkadaşlarımla da konuşuyoruz. Hiçbirimiz Türkiye’de sahip olduğumuz haklardan, yani miras, eşitlik, tekeşlilik vs. vazgeçme niyetinde değiliz. Fakat eşitlik söyleminin, sanki dünyada gelinmiş son nokta olduğunu ileri sürmek de yanlış. Bunun üzerine paradigmalar üretildi. Dünyada artık bir sürü başka şey tartışılıyor kadın hareketiyle ilgili olarak. Yani eşitlik meselesi, tek başına tartışılan bir şey değil. Pozitif ayrımcılık, eşitlik yetmediği için gündeme geldi." Röportajın devamı için buraya tıklayınız

11 Ocak 2015