"Olimpos dağının çocukları, Hira dağının evlatlarını asla kabullenemeyecektir." C.Meriç.

[Arşiv - Beylikdüzü'nde CHPli meclis üyesi, 'dini tesis' alanı için ayrılan bölgenin park haline dönüştürülmesini talep etti: "Ezanı duymak isteyen kaset alsın. İbadetlerini de evde yapsınlar" / 11 Ocak 2014] 


Bahse konu öneri, toplumun gerçekliğine uymuyor. Uymak zorunda değil. Hakaret de yok. Sözler DÜŞÜNCE HÜRRİYETİ kapsamında değerlendirilmelidir.

Devlet rasyonel bir kurumdur. Devlete bağlılık din-inanç ekseninde gelişseydi, bunu Anayasada görürdük. Her Türkiye vatandaşı - az ya da çok - ödediği vergiyle devlete vatandaşlık bağıyla bağlıdır. Modern devlet, vatandaşlık üzerine inşa edilir. Elbette ortak duygular ve değerler vardır. Ancak her konuda ortak duygulardan bahsetmek, hayatın gerçeklerine aykırıdır. Bırakın insanlar ne düşünüyorlarsa dile getirsinler. Herkes eteğindeki taşları döksün. Sınırı belirleyen de Anayasal haklar ve nefret söylemini yasaklayan yasalar olsun. 

Sosyal demokrat çevreden birinin görüşlerini, dindar muhafazakar kesimden insanlar beğenmek zorunda değildir. Ancak saygı duymak zorundadır. Çünkü bu görüş hukuken hakaret/nefret söylemi içermiyor. Aksini söylemek, çıkarsama yapmaktır. Çıkarsama yapmak yorumdan ibarettir. Bu sözlerinden dolayı kişiyi hedef alanlar, kendi inançlarına güvenmeyenlerdir. FİKRİMCE, Kent Kanunlarına uygun  ses desibelini ayarlamak ve ezanın kulağa hoş bir seda bırakması için senkronizasyonu düzenlemek, herkesin memnuniyet duyması gereken bir adım olabilir. Önceliğin, ihtiyaca göre düzenlenmesini temel alan Belediyecilikte çocuk parkının kamu yararı olduğunu düşünmek de yerinde bir öneri sayılmalıdır.

Türkiye'de camilerde ezan makamla okunur. İnsanların yüreğine huzur, dinginlik, aidiyet ve güven duygularını canlı tutması amaçlanır. Bir kesimin rahatsızlık duyacağı, birbirine karışan ezanla ilgili meselelerin çözümü kent yaşamını düzenleyen yasalarda mevcuttur. Toplumu bu kadar hassas konularda karşı karşıya getirmemek siyasi iradenin ve medyanın üzerine düşen önemli bir görevdir.

İLAHİYATÇI YAZAR HİDAYET ŞEFKATLİ TUKSAL RÖPORTAJI

Siz, İslam’ı şiddetle bağdaştırabilenlerden misiniz?

-Bağdaştırmak istemeyenlerdenim. İslam ilk doğduğunda, okla, kılıçla bir savaş ortamı vardı. Müslümanlar bir saldırıya maruz kaldılar ve savaştılar. Kuran-ı Kerim’de de hadislerde de bunu görüyoruz. Ama bu yüzden , Müslümanlar savaşçı bir kavim olmak mecburiyetinde değil!

Charlie Hebdo baskınının her hangi bir açıklaması olabilir mi?

-Ben hiçbir açıklamasını bulamıyorum. Neyi çözmüş oldu bu çocuklar? Çocuk bile dememek gerekiyor, neyi çözmüş oldu bu katiller? Hiçbir şeyi! Her şeyi daha kötü hale getirdiler!

“Onlar da Müslümanlığa hakaret etmeselerdi” demek yeterli mi?

-Hayır değil. Bu hakaret meselesi çok bıçak sırtı bir şey. Birçok Müslüman için eleştiri ve hakaret arasında bir ayrım yok. Eleştiri tarzınız biraz onların alışık olmadığı bir tarz ise bunu rahatlıkla hakaret olarak algılayabiliyorlar.

Neden böyle?

-Bilmiyorum. 

İfade özgürlüğüne karşı, büyük eylemler hep siyasi İslam’dan geliyor. Neden?

-Birçok Müslüman da şöyle düşünüyor: Onlar Müslümansa, ben değilim! Ki ben de öyle düşünüyorum. ‘Müslümanlar’ diye genellemek hata yani. Ben böyle bir İslami anlayışı kabul etmiyorum. Ama şu da var: 11 Eylül’ü kimin yaptığını hâlâ bilmiyoruz. Çok ikna edici açıklamalar yapılmadı. Buna karşılık, bir sürü olayda Amerika’nın yaptığı işkenceler, şunlar, bunlar söz konusu. Bir çifte standart da var yani. Bunu da görmek lazım. Müslümanlar bir şey yaptığı zaman, o böyle 100 kere katlanarak büyüyen bir sesle bütün dünyada yankılanıyor! 

Bazı Müslümanlar, bütün dünyanın kendilerine düşman olduğunu mu zannediyor?

-Şöyle: Dünyada şiddete uğraması doğal ve normal kabul edilen insanlar var. Bunların da Müslümanlar olduğuna dair, Müslümanların kafasında bir algı var. Bu da kendi yapacakları şeyleri haklılaştırıyor. 

O dergi, her türlü dine karşı espri yapan bir dergi... Müslümanlara olduğu kadar Hıristiyanlara da yapıyor. Onlar neden daha komplekssiz... 

-Bu biraz sekülerleşme dozuyla alakalı olabilir. Hıristiyan toplumlarında eleştiri ve ifade özgürlüğü meselesi artık oturmuş bir şey.

Siz kurallara uyan bir Müslümansınız... Bu baskına daha fazla mı üzüldünüz? İnancınıza zarar verecek diye...

-Benim inancıma niye zarar versin, yapanların inancına zarar verir! Bazıları, imaj meselesini düşünüyor. Ne imajı? Hiç umurumda değil. Ben o kadar insan hayatını kaybetti diye üzülüyorum!







Bu blogdaki popüler yayınlar

Akran ve siber zorbalıklarıyla çocukları kullanarak evlerin içine sızıyorlar

Hz Musa'yı Isıran Köpek

Film yapımcısı gibi çalışan kurgu ekipleri ve troll ağları