Welcome to Ela's Republic Şinpū Tokubetsu Kōgek

 

 

 

via alismetamorphosis@blogspot Son 5-6 yıldır elimi attığım her işin altından istisnasız çok kötü kokular geliyor 2018'de bir arkadaş meclisinde tanıştığım Pınar adındaki avukat, velayet değişikliği kararına itiraz dilekçemi verdiğimi söylediğimde,  " Bu ülkede velayeti fahişeden bile zor alırlar "  demişti. Bunu duyana kadar velayetin benim için anlamı kağıt üzerindeki bir formaliteden ibaretti. Arkamdan öyle çirkin tezgahlarla çalışmışlar ki bende olan velayet  hiçbir somut gerekçe olmaksızın  Anadolu 11.Aile mahkemesinde karşı tarafa geçti.  Bana  "Bu ülkede velayeti fahişeden bile zor alırlar"  diyen Pınar adındaki avukatın davanın soruşturmasını yapan biri çıkması, ikamet ettiğim yerde yönlendirildiği daire sakinlerinin ise cemaat/hemşerilik çıkar ağlarına çalışan ve  yıllara uzanan nitelikli iftiraların ve dedikoduların baş aktörleri olması çok manidar.   Bundan âlâ PARALEL YAPILANMA mı olur?!   Velayet davasının karar aşaması...

Bildiği ve inandığı doğruları yüksek sesle dile getirmekten vazgeçmeyen Sosyolog İsmail Beşikçi, onurlu bir Türk'tür. Resmi devlet görüşünü karşısına alarak Kürt halkını mahkemede savunuyor /İstanbul -1970 /Ortalama bir zekaya ve ahlaka sahip insanın anlayamayacağı, kabul edemeyeceği tek bir kelim bulamazsınız. Cumhuriyetin bütün olumlu değerleri maalesef "Kürt varlığının yok edilmesi projesi" üzerine inşa edilmek istenmiştir.  Biz Kürtlerin en doğal hakları sistematik olarak gasp edilmiştir, edilmektedir.  "Kafam ezilse de Kürdüm ezilmese de Kürdüm" Türk veya başka bir etnisiteden olmanın özenilecek bir şey olduğunu düşünmüyorum. Kürtlüğümden gayet memnunum. C169 - Indigenous and Tribal Peoples Convention, 1989 (No. 169) /ILO   Preamble The General Conference of the International Labour Organisation, Having been convened at Geneva by the Governing Body of the International Labour Office, and having met in its 76th Session on 7 June 1989, and Noting the interna...

  via alismetamorpohsis.blogspot Sınır ötesi operasyonlarda aralarında çocukların da olduğu sivil kayıplar var. Ana akım medya tek kelime yazmıyor. Şimdi ben bu meseleyle ilgili görüşlerimi yazarsam, faşist para-militer çeteler, anında deepfake çekimlerle beni porn-hup'lara, küçük düşürücü absürt videolara ekleyip konu komşuya, kapıya gelen sucuya, kargocuya, tesisatçıya, liseli gençlerin sosyal medya gruplarına servis ederler. Sapkın siber çetelerle çoluk çocuğumuza zorbalık yapmaya başlarlar.  Sekiz yıldır aynı hikaye.   O yüzden susayım.  Zira  yıllardır aynı yöntemlerle saldırıyorlar . B irileri düğmeye basıyor ve hemen her yerde düzeysiz hal ve tavırlarla karşılaştığınız yeni bir yaşam evresine giriyorsunuz. Zan altında bırakan yayın ve paylaşımları otomasyona bağladıkları için  eve gelen bulaşık makinesi tamircisi bile karşınıza geçip "DELİ KARI" diye hakaret edecek cesareti kendinde buluyor, düne kadar "abla" diyenler bıyık burkmaya başlıyor....

Ne yaman çelişkidir ki Cumhuriyetin ilanından bu yana iktidara gelen en dindar ve muhafazakar hükümet, batının teknolojisini alırken birçok konuda fütursuz davrandı. N e bekliyordunuz ki...   Cehenneme giden yol iyi niyet görüntülü taşlarla döşeli değil midir?... Ülkede henüz bir siber güvenlik programı olmadan on altı yıl evvel e-devlete geçenler, vatandaşın kişisel bilgilerini PARALEL DEVLET YAPILANMASI eliyle uluslarası suç yapılanmalarına açık hale getirdiler. Daha da vahimi çocuklara yönelik tehdit ve tehlikeleri görmezden gelerek tablet ihalelerinden kazanacakları parayı düşündüler, Türk Telekom 'u "iyi fiyata" dünya tekellerine satarken, milyonlarca vatandaşın telefon hattını yabancı istihbarat servislerinin sızma ve müdahalelerine açık hale getirdiler. Rusya'da internet kullanım yaşının on dört olması gerektiği tartışılırken, Türkiye'de ilkokul çocuklarının eline, bir ucu mayın tarlasından farksız internete bağlanan tabletleri verdiler. Soyut işlemler evre...