GPT3

"GPT3, asimetrik ve multi disipliner bir şekilde, hem bilgileri, hem de bilgilerin gelişim sürecindeki etkileşimli yorumları analiz ediyor ve bir adım sonrasını ön görüyor."

IBM, Mr. Watson’u Hannover’e getirmişti. Almanya CeBIT’de IBM’in insanımsı robotu, yapay zeka ile çalışan Watson’un tanıtım gösteriminde oradaydım. Etkileyici bir gösteriydi. Merkel de Erdoğan da başka liderlerle oradaydılar. Tarih 1 Mart 2011. Hatırlarsanız, 11 Mayıs 1997’de Deep Blue adlı bilgisayar, dünya satranç şampiyonu Garry Kasparov’u tartışmalı bir kararla yendi. 14 yıl sonra, artık tartışmasız bir şekilde insan yapay zekalı robot karşısında yenilmişti. Ve biz o gün, bu olayı “kutlamak” için oradaydık!?

Şubat 2020’de Microsoft, 17 milyar parametre ile sonuca giden T-NLG “Turing Natural Language Generation”’i tanıttı. Yarış başlamıştı. İpi göğüsleyen Elon Musk ve Sam Altman ortaklığı ile kurulan OpenAI oldu. OpenAl’ın GPT1’i 110 milyon ayarlanabilir parametre ile hedefe giderken, bu sayı GPT2 1,5 milyar parametre ile koşuyordu, bilgi otoyolunda. Ve GPT3: 175 milyar parametre kullanıyor. 

GPT3, Generative Pre-Training Transformer 3 yani “Üreten Ön İşlemeli Dönüştürücü 3” anlamına geliyor. GPT-3’ü “Tabii Dil İşleme İçin Sinirsel Ağ” olarak tanımlayabiliriz.. GPT3, asimetrik ve multi disipliner bir şekilde, hem bilgileri, hem de bilgilerin gelişim sürecindeki etkileşimli yorumları analiz ediyor ve bir adım sonrasını ön görüyor.. 

Şöyle bir örnek vermek gerekirse, Mevlana’yı modelle derseniz, karşınızda Mevlana var. Ve bu Mevlana, bütün hayatı ve çevresel etkileri ile var. Hangi cümlesini geriye dönük sorgulayarak, Tevrat’tan mı, İncil’den mi, Kur’an-ı Kerim’den mi, Sünnetten mi aldı ya da başka bir kaynaktan mı. Son söylediği noktaya gelirken izlediği kaynak, yol ve yöntemleri kullanarak bugün aynı şeyi söylemesi gerekseydi, onu nasıl ifade ederdi, onu da öngörüyor. Mesela Mevlana ile Eflatun’u karşılaştırıp onlarla bugünkü bir meseleyi tartışabilirsiniz.

Tabii biz şimdilik benim iki hafta önceki bir makalemi tartışmaya devam ediyoruz: Kastımı aşan bir ifade mi kullanıldı ya da kastı aşan bir yorumla başka bir mesaj mı verilmek istendi!. GPT3 ne buyurur aceba bu hususta?. Mesela o kesinlikle benim 48 yıllık yazı hayatımda kullandığım dili de birkaç saniye içinde sorgulayarak sonuca gidecektir. Çünkü GPT3’ün algoritması, internette bulunan ilgili tüm metinleri kapsayan bir arama, tarama yapıyor. (Hatta, bugün benim yazım ve yorumlarıma yapılan yorumları da tarayacaktır ki, bu yorumların %90’a yakını negatif trollere rağmen benim lehimedir), O zaman bu yapay zeka, sanal ortamdan derlediği verileri istatistiksel olarak kullanıyor. İşlediği milyonlarca veriyi tarayarak en makul cevapları bulabiliyor.. 

Aslında GPT3 “bugüne kadar üretilmiş en tehlikeli algoritma”. Tabii, temelde bu teknolojiyi, kimin ne için kullanacağı ile ilgili bir konu bu.

Ben Neurolink ile ilgili bir açıklama bekliyordum. GPT3’ün Neurolink’in bir parçası olarak tanıtılmasını bekliyordum. Neurolink, GPT3, Chip ve Starlink ile 5G teknolojisini birlikte düşünün bakalım ortaya ne çıkıyor.

Bu “yeni normal” dönemde, “Global Great Reset” sonrası “Nesnelerarası Bilgileşim” dönemi başlayacak. Nasıl bilgisayarlar arası veri transferi mümkün oluyorsa, artık bilgisayarla insan arasında veri transferi mümkün olabilecek. Düşüncelerinizi kopyalayabileceğiniz gibi, beyninize bilgi transferi de mümkün olacak. Dahası, insanlarla hayvanlar konuşabileceği gibi, bilgisayarlarla hayvanlar arasında da etkileşimli bir haberleşme mümkün olabilecek. Covid bahanesi ile gündeme gelen “İnsan ve hayvanlara deri altına Chip takma” operasyonu bu projenin bir parçası. Takılacak Chip’in görevi, bağlantı ve data transferi için aynı zamanda bir “Connect Card” özelliği taşıması. Starlink, bu sistemin global networku, 5G ise lokal network görevi yapacak.

Peki bunu ben kime, nasıl anlatayım.

Milli Eğitimimiz, Covid’e karşı eğitimin örgün mü, uzaktan mı yapılmasına karar vermek için haftalardır toplantı yapıyor. Kolejler ne olacak, üniversiteler ne olacak. Ya hu, üniversite mi kalıyor, okul mu! Öğrenmek diye bir şey kalmıyor ki! 

Düşünmek, hayal etmek, ağlamak, mutlu olmak, gülmek, bunlar makinenin yapamayacağı şeyler. Bu makine artık yazılım da yapıyor. Benden hızlı koşabilir, yüksek atlayabilir, benden daha hızlı hesap yapabilir, ama dua edemez. Hikmet üretemez. Hakikat nedir bilmez. Şimdi belki de kesbî olanlardan sıyrılıp, vehbî olanla yolumuza devam etmemiz gerekiyor. Bu süreci fıtrata dönüş için mi, yoksa, bizi biz yapan, tüm alameti farikalarımızdan uzaklaştıran, her şeyden soyutlayarak izole eden, bizi BİREYleştiren, kimliksizleştirerek GENDER haline getirmeye çalışan bir yola mı sapacağız.

Para eski para olmayacak. Ekonomi eski ekonomi olmayacak. Üretim için insana gerek yok artık. Humanoidler geliyor. Bu kadar memuru, işçiyi, öğrenciyi ne yapacağız! Covid’i üretenlerin asıl dertleri ne? Bilmem anlatabiliyor muyum.

“Dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım.” 

Sahi, sağı ile solu ile dindarı, milliyetçisi, liberali, hangi politikacının, bürokratın, akademisyenin derdi bu konular. Ve kim benimle niçin uğraşıyor, takdir sizin.
Ve benim aklım nerede, ayaklarım nereye götürüyor beni. 

Selâm ve dua ile.
 







Bu blogdaki popüler yayınlar

Akran ve siber zorbalıklarıyla çocukları kullanarak evlerin içine sızıyorlar

Hz Musa'yı Isıran Köpek

Film yapımcısı gibi çalışan kurgu ekipleri ve troll ağları