Alevilikte rıza şehri
* Hakk'tan gelen her şey gönül hoşluğuyla karşılanır. Tekamül yolunda Hakk'ın onayını kazanmak amaçlanır.
* Kişinin hayatı boyunca kendisi ile barışık olması ve kendi özüyle hesaplaşması beklenir.
* Kişinin toplumla barışması için eline, beline, diline sahip olması gerekir.
* Alevilikte Hakk-Muhammed-Ali yolu bir rıza kapısı olarak inanca taşınır.
* Amaç yolu kurtarmak değil, doğru yolda kendini bulmaktır.
* Cüzi irade sahibi beşer kendisine şunu ders telakki etmelidir: "Bedenimdeki her hücre, semadaki her yıldız ve kâinattaki her sistem küllî bir irade ile hareket ettiklerine göre, ben de cüz’i irademi o küllî iradeye uygun olarak kullanmalıyım. "
Aşk ile...
“Alevilik yüz bin yıllık insanlık tarihinin hafızasıdır. Bu hafızanın içerisinde insanlığın kurtuluş ütopyası vardır. Kamil insan, kamil toplum modeli ve rıza şehri* Aleviliğin toplumsal algısıdır. Alevi bilgelerin ortaya koymuş olduğu bu ütopya insanlığın kurtuluşunu da önceleyen bir anlayıştır... Ezilenlerin, dışlananların, ötekileştirilenlerin yanında yer alan bir öğreti ve inanç olan Alevilik, egemen inançların her zaman baskısı altında olmuş. Bu nedenle toplumsal ütopyası ve tarihsel boyutu nedeni ile kırımlara uğratılmıştır... Alevilik geçmişler toplamıdır. Tabi ki 1500 yıldır var olan İslami birtakım değerlerin Aleviliğin içine girmesi çok doğaldır. Çünkü var olan her şey başka şeyleri de etkiler... Tekamül yasası zaten tam da bunu içerir. Der ki bir şey varlaştığı zaman anında başka şeyleri de etkiler. Dolayısıyla özneler arası geçiş nedeniyle bugün 1500 yıldır var olan İslami bir takım değerlerin de Aleviliğin içerisine taşındığı bir gerçektir. Ama önemli olan Alevi bilgelerinin Aleviliğe taşımış olduğu İslami değerlerin hangi anlamları yüklediğidir... " - Alevi Yazar Süleyman Zaman /PirHA
* Alevilikte Rıza Şehri
- Birincisi kişinin kendisi ile rızasıdır:
Kişinin kendisini ölçmesi, kendi özü ile yüzleşmesidir. Hiç kimsenin tanıklığı, şikayeti olmaksızın kendi özünü yargılamasıdır. Kusurlarını kendi gözü ile görmesidir. Bu dünyada piri kandırmak olasıdır. Ama Tanrı`yı kandırmak olası değildir. İşte kişinin kendi kendisi ile rızası, kendi özü ile yüzleşmesidir. Seçenek kişinin yine kendisine bırakılmıştır.
- İkincisi kişinin toplumla rızasıdır:
Bu, kişinin içinde bulunduğu toplumdan, toplumun da bu kişiden rızasıdır. Bunun kuralları bellidir. Yolumuzda kişinin eline, diline, beline sahip olması gerekir. Bu üç mühür kişiyi kötülükten uzak tutar. Bir kişi bunlara gem vuramazsa iyi bir talip olamaz, kendini bulamaz. Toplum ondan , o da toplumdan razı olamaz.
- Üçüncü rıza kişinin tarikatla rızasıdır:
Yolumuza giren can, rıza ile girer. Hiç bir zorlama, hiç bir baskı söz konusu değildir. Yolumuza rıza ile giren canın yolumuzun gereklerini yerine getirmesi gerekir.
Yolumuza giriş musahiplikle başlar. Musahipler arasında gerçek anlamda rıza olursa tarikatta rıza olur. Tarikatta rıza olursa toplumda rıza olur. Toplumda rıza olursa kişinin özünde rıza olur. Böylece üç rıza birleşmiş olur. El ele, el Hakk’a ulaşır.
Alevilikteki bütün her şeyin aynı özden geldiğinin bilinci ve inancı ile birliğe (tevhit) ulaşma arzusu, tüm yaratılanlar arasında barışçıl bir umut oluşturmaktadır. İnsan ve doğa arasındaki denge, ancak bunun farkına varan ve bilincinde olan insanın kendi sorumluluğunu üstlenmesi sonucu korunabilir. Ancak buna inanan kişilerde sevme ve koruma duyguları ile bir sorumluluk oluşabilir. Bu duygularla insan, karşılaştıkları zorlukları ve problemleri aşmasını da bilir.