Dünyanın Son Narı
Edebiyatın yaşanmış gerçekleri gün ışığına çıkarmaktaki mahareti, tarih kitaplarının aktardığı ya da taraflı tutumların ve çıkarların hakim olduğu siyasetin dayattığı yapay gerçeklere galip geliyor. İyi ki edebiyat var... "Dünyanın Son Narı"; zamanın geçmiş ve gelecekle birlikte yaşandığı, distopyanın büyüye karıştığı zamansız bir coğrafyada insanların görünmez bağlarla iç içe örülmüş hayatlarını, ölüm ve yaşam arasındaki çizginin belirsiz hale geldiği insan hikayelerini, yaşanmadan biten genç hayatları, şeytanların iplerinin çözüldüğü bir coğrafyanın acı gerçeklerini hem yüzümüze çarparcasına hem de öylesineymişcesine birbirine bağlanan insan hikayeleriyle anlatıyor... Uzağımızdan değil, sınırımızın hemen öte yanından bir kardeşimizin kaleme aldığı bu roman bana "Kaplumbağalar da Uçar" filminin çağrıştırıyor. Kitabın Türkçe çevirisinde bazı cümlelerde anlam kayıpları olsa da heyecanla okunacak bir kitap.