"Yazılarından alıntı yaptığım yazarlara varana kadar beni zan altında bırakan paylaşımlar yaptılar"
Taraflı, bağımlı, sorumsuz yargı kararlarından dolayı organize çetelerin önü hiçbir biçimde alınamıyor. İsim benzerlikleriyle yapılan para akışlarının; deepfake'lerle, eşgal benzerlikleriyle kurulan tezgahların üzerine gitmeyen Emniyet ve Yargı birimleri organize suçlara ortaklık ediyor. Kamu güvenliğini sağlamak ve halk sağlığını korumak adına yıllara uzanan kasıtlı ihmalkarlıkların ve görev ihmallerinin üzerine gidilmesi, kapsamlı bir soruşturmayla suçluların bulunup yargıya önüne çıkarılması gerekiyor. Paralel devlet yapılanmasının bakiyesi cemaat/hemşerilik/siyasi çıkar gruplarının bahse konu organize suçları ört-bas etme girişimlerinin engellenmesi ve bu çıkar gruplarına çalışan resmi ya da sivil kişi ve adreslerin tespit edilerek yargıya taşınması ancak bir devlet saygınlığı ve kurumsal iradeyle mümkündür.
Sadece siyasi bir muhalif olarak temsil ettiğim fikir ve görüşlerin değil; etnik ve inanç kimliklerimin dahil edildiği, anneliğimin ve kadınlığımın hedef alındığı organize düzeneklerle saldırıyorlar. Emniyetteki bağlantılarıyla "polisin sanal devriye yetkisini" kumpaslarda kullandılar. Devlet kurumlarının Bylock türevi personel networklerinin dahil edildiği nefret suçlarına imza attılar.
Casus yazılımlarla ya da yasa dışı fiziki erişimlerle hesaplarımıza sızarak bizleri zan altında bırakan iletişim ve paylaşımlarda bulunuyorlar. Kurgu masalarında dizayn ettikleri her tür manipulatif bilgi ve belgeyi adım attığımız her yere, sosyal ve fiziki çevremizden insanlara servis ediyorlar. Bknz- "Paramiliter siber yapılanmaların düşmanlık hukuku: Yasalar-üstü tecrit ve imha programları"
Dijital takip, anlık çoklu konum tespitleri, manipulatif bilgi ve belgelerle hedef gösterme suçlarının ve daha birçok hak ihlalinin yaşandığı organize saldırılar, kurumsal güç odaklarınca bir tür tecrit ve imha yöntemi olarak uygulanıyor. Hukuk yollu hak arayışlarımda önüme çıkartılan engeller, dava dosyalarına giren, INTERPOL'ün dahil edildiği soruşturmalar (2019'da Anadolu 19.Aile Mahkemesinde görülen davada Hakimin sözlü ifadesidir) orta yerde duruyor.
Avukat Serpil Alçın imzasıyla mahkemeye sunulan davalı karşı dava dilekçesinde "Kayıt dışı gelirimin çok yüksek olduğu" iftirası Anadolu 19.Aile Mahkemesi kayıtlarında geçiyor. Bu ağır itham ve iftiraların üzerine gidilmemiş olması bile tek başına kurumsal sorumsuzluk göstergesidir. Mahkemeler insanların onur ve haysiyetine yönelik ağır iftiralara ev sahipliği yapmaktadır.
Kurumsal akıl, kendi hatalarının açığa çıkması yerine benim sözümü değersizleştirmeyi ve itibarsızlaştırmayı tercih ediyor
Haksız yargı süreçlerini arşivlediğim Blog yazılarım beşinci defadır "hakaret" gerekçeli dava konusu yapılıyor. Arka arkaya açılan davalar, sonu gelmeyen savcılık soruşturmaları, haklı ve mağduru yargı eliyle susturmanın, bastırmanın ve kriminalize etmenin aracına dönüşüyor. Blog yazılarıma açılan "Hakaret" vb gerekçeli davalarla ve bunlara paralel kurumsal destekli nitelikli iftira düzenekleriyle bizleri bitmeyen bir kısır döngüye çekiyorlar.
2009'dan bu yana gerek Facebook'ta açtığım "KAYGISAL ALAN" albümünde gerekse Blogger'ın öncülü Google+ platformunda güncel olaylara ilişkin yorum, haber analizi ve alıntılar yapıyorum. Yazılarından alıntı yaptığım yazarlara varana kadar beni zan altında bırakan yazışma ve paylaşımların yapıldığını, birbirini tekrarlayan izaha muhtaç olaylardan biliyorum. NİTELİKLİ İFTİRA DÜZENEKLERİNİ ve negatif algı yönetimini kamuya açık Blog yazılarımda ifşa etmeme rağmen, bu saldırı biçimini sistematik biçimde sürdürdüler. 2017'de başlayan dava ve soruşturmaların hemen hepsinde bu çetenin manipulasyonlarının izi var. Öyle ki sistematik itibarsızlaştırma saldırılarının KURUMSAL BİR KİMLİKTE OLDUĞUNU SÖYLEMEK yanlış olmaz.
via alismetamorphosis@blogspot
Dijital takiplerde attığınız her adıma kirli zihin haritalarına uyumlu kurgu ve hikayeler üreten, bizi sürekli olarak zan altında bırakmaya programlı yayın ve paylaşımlar yapan siber kumanda masaları ve yerellerdeki/lkurumlardaki işbirlikçileri, yargı kararlarını etkileyecek güçteler. Bunu, 2017 Şubat'ından bu yana devam eden dava ve soruturmaların seyrinden bizzat tecrübe ettim.
Sadece siyasi bir muhalif olarak temsil ettiğim fikir ve görüşlerin değil; etnik ve inanç kimliklerimin dahil edildiği, anneliğimin ve kadınlığımın hedef alındığı organize düzeneklerle saldırıyorlar. Emniyetteki bağlantılarıyla "polisin sanal devriye yetkisini" kumpaslarda kullandılar. Devlet kurumlarının Bylock türevi personel networklerinin dahil edildiği nefret suçlarına imza attılar.
Casus yazılımlarla ya da yasa dışı fiziki erişimlerle hesaplarımıza sızarak bizleri zan altında bırakan iletişim ve paylaşımlarda bulunuyorlar. Kurgu masalarında dizayn ettikleri her tür manipulatif bilgi ve belgeyi adım attığımız her yere, sosyal ve fiziki çevremizden insanlara servis ediyorlar. Bknz- "Paramiliter siber yapılanmaların düşmanlık hukuku: Yasalar-üstü tecrit ve imha programları"
Dijital takip, anlık çoklu konum tespitleri, manipulatif bilgi ve belgelerle hedef gösterme suçlarının ve daha birçok hak ihlalinin yaşandığı organize saldırılar, kurumsal güç odaklarınca bir tür tecrit ve imha yöntemi olarak uygulanıyor. Hukuk yollu hak arayışlarımda önüme çıkartılan engeller, dava dosyalarına giren, INTERPOL'ün dahil edildiği soruşturmalar (2019'da Anadolu 19.Aile Mahkemesinde görülen davada Hakimin sözlü ifadesidir) orta yerde duruyor.
Avukat Serpil Alçın imzasıyla mahkemeye sunulan davalı karşı dava dilekçesinde "Kayıt dışı gelirimin çok yüksek olduğu" iftirası Anadolu 19.Aile Mahkemesi kayıtlarında geçiyor. Bu ağır itham ve iftiraların üzerine gidilmemiş olması bile tek başına kurumsal sorumsuzluk göstergesidir. Mahkemeler insanların onur ve haysiyetine yönelik ağır iftiralara ev sahipliği yapmaktadır.
Kurumsal akıl, kendi hatalarının açığa çıkması yerine benim sözümü değersizleştirmeyi ve itibarsızlaştırmayı tercih ediyor
Haksız yargı süreçlerini arşivlediğim Blog yazılarım beşinci defadır "hakaret" gerekçeli dava konusu yapılıyor. Arka arkaya açılan davalar, sonu gelmeyen savcılık soruşturmaları, haklı ve mağduru yargı eliyle susturmanın, bastırmanın ve kriminalize etmenin aracına dönüşüyor. Blog yazılarıma açılan "Hakaret" vb gerekçeli davalarla ve bunlara paralel kurumsal destekli nitelikli iftira düzenekleriyle bizleri bitmeyen bir kısır döngüye çekiyorlar.
2009'dan bu yana gerek Facebook'ta açtığım "KAYGISAL ALAN" albümünde gerekse Blogger'ın öncülü Google+ platformunda güncel olaylara ilişkin yorum, haber analizi ve alıntılar yapıyorum. Yazılarından alıntı yaptığım yazarlara varana kadar beni zan altında bırakan yazışma ve paylaşımların yapıldığını, birbirini tekrarlayan izaha muhtaç olaylardan biliyorum. NİTELİKLİ İFTİRA DÜZENEKLERİNİ ve negatif algı yönetimini kamuya açık Blog yazılarımda ifşa etmeme rağmen, bu saldırı biçimini sistematik biçimde sürdürdüler. 2017'de başlayan dava ve soruşturmaların hemen hepsinde bu çetenin manipulasyonlarının izi var. Öyle ki sistematik itibarsızlaştırma saldırılarının KURUMSAL BİR KİMLİKTE OLDUĞUNU SÖYLEMEK yanlış olmaz.
