"Kadın son derece belirlenmiş bir kategoridir, başörtülü kadın daha da belirlenmiştir."

"Başörtülü kadınların kamusal alandaki varoluşları 28 Şubat süreciyle netlik kazanan sistematik dışlanma ile neredeyse silinmişti ve AKP bu yara üzerine kurulu kolektif hafızayı siyasette kendine alan açmak için kolonize etti... Siyasi söylem inşa ederken en çok başkasının yarasını kendine dayanak kılan bu partinin kimliği artık karikatürleşmiş olan “mağduriyet hafızası” ile temsil edilmeye başladığı zaman ise, kendi hikayesinden bahis açan her kadın ya bu temsilin içine düştü ya da düşmemek için hikayesini unutmaya razı geldi. Bugün İHH başta olmak üzere pek çok yardım kuruluşunda gönüllü olarak çalışıp mahallelerde ter döken, kendilerini gerçekleştirebilecekleri alanları bizzat yaratan ve çoğaltan, açık öğretim sınavlarında dirsek çürüten, hafta içi torununa bakan, hafta sonları ise uzaktan eğitim derslerini dinleyen, treni çoktan kaçırdığını düşünüp kendini Kuran halkalarına, kermes işçiliğine veya ilmi çalışmalara veren, kovulduğu üniversiteye yıllar sonra dönen ve en ön sırada büyük bir iştiyakla derslere katılan, yasaklar sona erdiğinde 40’lı hatta 50’li yaşlarda olup o güne kadar belirlenmiş “yaşam şansları” bakımından pek de fark yaratmayacak diplomanın peşine düşen kadınlar için tarih, AKP’nin iktidara gelmesi ve başörtüsü yasağının kalkması ile sona ermemiş görünüyor. Kadın son derece belirlenmiş bir kategoridir, başörtülü kadın daha da belirlenmiştir... Sara Ahmed ise toplumsal grupların birbirine duyduğu kötü duyguların iyi duygularla yer değiştirmesinin gerçek bir barışma olarak görülemeyeceğini savunur. Öyleyse, bir barış inşa etme stratejisi olarak okuyabileceğimiz, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kasım 2021’de yaptığı ‘helalleşme’ çağrısına hangi duygular arabuluculuk edebilir?" [Yazının devamı/ 5harfliler.com]







Bu blogdaki popüler yayınlar

Akran ve siber zorbalıklarıyla çocukları kullanarak evlerin içine sızıyorlar

Film yapımcısı gibi çalışan kurgu ekipleri ve troll ağları

Hz Musa'yı Isıran Köpek