" Başörtülü kadınların kamusal alandaki varoluşları 28 Şubat süreciyle netlik kazanan sistematik dışlanma ile neredeyse silinmişti ve AKP bu yara üzerine kurulu kolektif hafızayı siyasette kendine alan açmak için kolonize etti... Siyasi söylem inşa ederken en çok başkasının yarasını kendine dayanak kılan bu partinin kimliği artık karikatürleşmiş olan “mağduriyet hafızası” ile temsil edilmeye başladığı zaman ise, kendi hikayesinden bahis açan her kadın ya bu temsilin içine düştü ya da düşmemek için hikayesini unutmaya razı geldi. Bugün İHH başta olmak üzere pek çok yardım kuruluşunda gönüllü olarak çalışıp mahallelerde ter döken , kendilerini gerçekleştirebilecekleri alanları bizzat yaratan ve çoğaltan, açık öğretim sınavlarında dirsek çürüten, hafta içi torununa bakan, hafta sonları ise uzaktan eğitim derslerini dinleyen, treni çoktan kaçırdığını düşünüp kendini Kuran halkalarına, kermes işçiliğine veya ilmi çalışmalara veren, kovulduğu üniversiteye yıllar sonra dönen ve en ö...